
Bir fizikçinin gözünden Öz, Ruh Madde ve Ruh…
Ruha neden inanıyoruz?
Ruh diye bir şey gerçekten var mıdır?
Varsa, nedir?
Kendilikten farklı bir şey midir?
Maddi dünyanın bir parçası mıdır?
Ruh bedenin ölümünden sonra varlığını sürdürür mü?
Merhaba
Fred Alan Wolf, Evrenin Ruhu’nda din ve felsefenin en eski sorularına kuantum fiziğinin en modern bakış açısıyla yaklaşarak yanıt arıyor. Okuru hem batı hem de doğu düşüncesini kapsayan büyüleyici bir yolculuğa çıkararak Mevlana, Platon, Aristoteles ve St. Thomas’ın ruh kavramına yönelik görüşleri, eski Mısırlıların dokuz ruh türü anlayışı, Kabalizm’deki madde ve enerjiden oluşan karmaşık evrene ruhani düzeni getirmek için gizlice uğraşan ruh düşüncesi ile Budistlerin Yok-Ruh fikri arasındaki farkları inceliyor. Böylece, ruhu fiziksel bedenin bir parçası olarak gören modern düşünceye karşı çıkıp bizi derin bir kavrayış ışığında yaşamaya çağıran, ruhun yeni fiziğini ortaya koyuyor.
Koşullara Bağlı Yaradılış Çemberi
12 Etken şefkatin bizi yaşam ve ölüm çemberinden nasıl kurtarabileceğini yeni bir açıdan görmemizi sağlıyor.
Patticasamuppada evrenin ve tüm canlıların yaradılışından sorumludur.
Bağlantılardan birinin kırılması, tamamının aynı anda yok olmasına yol açar. Dolayısıyla Patticasamuppada’yı bir çember, birbiriyle bağlantılı koşulları da bir duvar saatinin üzerindeki sayılar olarak değerlendirmekte yarar var. Bu kadranda elbette ki iki biri takip edecek, sekiz yediden sonra gelecektir. Akrep ve yelkovan dairesel bir hareket izleyecek, saatlerin birbiri ardına çıkmasını sağlayacaktır.
Buradaki kilit zamanlardan biri yedi yani arzularla, yani bağlanma arasıdır. Arzuları anlayabilmek için öncellerini kavrayabilmemiz gerekir. Arzulardan önce saat altı yani heyecan vardır. Bunda anlaşılmayacak bir yan yok. Peki, heyecana yol açan şey nedir? Heyecanlar beşin, yani etkileşimin ürünüdür. Heyecanın ortaya çıkabilmesi için bir şeyin başka bir şeyle etkileşime girmesi gerekir. Etkileşim içinse dörde, yani bu etkileşimi algılayabilmemizi sağlayan duyulara ihtiyacımız vardır. Duyulara sahip olabilmek içinse üç yani beden ve zihin gereklidir. Bunu, fiziksel ve zihinsel süreçlerin varlığını kapsayan beden zihin olarak adlandıracağım. İlerleyen bölümlerde beden zihinden kısaca benlik olarak söz edeceğim.
Buda’nın sürece bakışı şu şekildedir; Beden, zihin önceli saat iki , yani farkındalıktır. Peki, farkındalığı ortaya çıkaran şey nedir. Yanıt saat birdir, yani iradi eylemler. Peki, irade eylemleri yaratan nedir? Gece yarısı , yani cehalet… Cehalet çok özel bir sözcüktür. Bilmemek anlamına gelmez. İçten içe bilmek ancak bildiklerimizi görmezden gelmek anlamına gelir.
Peki, bu cehaletin nedeni nedir? Buda, cehaletin önceliğinin saat 11 olduğunu , yani yaşlılık , hastalık ve ölüm olduğunu söyler. Bir başka değişle, cehaletimizin önceliği ölümdür. Ölümü yaratan nedir? Saat ondur, yani doğumumuz. Doğum olmasaydı, ölümde olmazdı.
Peki, ölüm neden var? Bunun yanıtı bağımlılığı anlama konusunda da kilit önem taşır. Neden saat dokuz, yani evrenin var oluşu ve maddenin yaratılışıdır. Peki, evrenin maddeye bürünmesinden önce ne vardı? Bunun yanıtı her şey için geçerlidir. Saat sekiz , yani kavrama, ulaşma ve bağlanma. Bu bağlanmanın kökeninde saat yedi, yani arzular vardır. Böylece bütün çemberi görmüş bulunduk. Bu çembere dilediğiniz yerden başlayabilirsiniz.
Şimdi, oluşun saatlerine kuantum fiziği ışığında bakalım.
- Zihinsel formlar iradi eylemlere ve karmaya yol açar
- Farkındalık
- Beden-zihin (alışkanlıkların ikametgahı)
- Duyular
- Temas ve etkileşim
- Heyecan
- Arzular
- Bağlanma
- Var oluş: Maddenin ortaya çıkışı
- Doğum
- Yaşlılık, hastalık ve ölüm
- Cehalet: Yanılsamaların nedeni
Kuantum dünyasına göre, herhangi bir şeyin var olabilmesi için cehalet gereklidir. Boşluğun Polarizasyon düzeyinde gereken cehalet, her konuda gereklidir. Hem altında, hem de üstünde.
Evrenin Ruhu, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgi’yle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın