Rüya Gören Evren, Dr.Kuantum Fred Alan Wolf

Rüyanın Altında Yatan Tek Bir Akıl Vardır. 

Merhaba

Tarih boyunca rüyalar ve uyku ilgi çeken bir konu olmuştur. İnsanoğlunun yaşamının nerdeyse üçte birini geçirdiği uyku ve rüyalar üzerine birçok insanüstü ve gizemli anlamlar yüklenmiştir. Eski yunan mitolojisinde uykunun ‘hypnos’ adlı tanrıça tarafından yönetildiğine inanılmıştır. Hypnos ‘Thanatos’ un yani ölüm tanrıçasının kardeşidir. Hypnos’un bir Yunan adasında bir mağarada yaşadığı, bu mağaranın unutkanlık nehrinin suları altında kaldığını anlatan bir efsane vardır. Uykuda görülen rüya ve fantezileri temsil eden oğulları, Morpheus, Phobetor ve Phantasos’tur. Bütün bu mitolojik özellikler uykunun özelliklerinin kişiselleştirilmiş durumudur. Phobetor rüyalarda görülen kâbusların kişileştirilmiş hali, Morpheus rüyada sürükleyen ve unutmayı sağlayan tanrıçadır. Yunan mitolojisi yanısıra eski çağda birçok kültür rüyaları gelecekten haber veren yaşantılar olarak görmüştür.

Rüya, uyku sırasında yaşanan görsel imgeler, sesler ve diğer bedensel duyumlara eşlik eden duygular, düşüncelerden oluşur. Rüyada bütün bu duygu ve düşünceler bir anlatıcı tarafından oluşturulan bir senaryo içinde bir filme aktarılması gibidir. Rüyadaki anlatıcı, senarist ya da yönetmen aslında kişinin kendisinden başkası değildir.

“Rüyalardaki bağlantılar kısmen saçma, kısmen şapşal veya hatta anlamsız baskının rüyalarda hüküm sürdüğü gerçeği ile açıklanır.”

— Sigmund Freud

Bilim dünyasına Freud, ego ve id gibi terimler kazandırmıştır ve bu, onu bir bilinç yapısına yönlendirmiştir. Freud özneye “ego” adını verir. Ego ve Özden aynı şey midir?

Jung, akıl düzenine “eşzamanlılık” denilen, birbirine mekanik veya determinist araçlarla bağlı olarak görünmeyen olayların psişede önemli bir rol oynadığı Yen’i bir bakış açısı kazandırmıştır. Çünkü Jung’ın eşzamanlılık vizyonu, mekanik bir kutuya oturmamıştır ve sıklıkla mistisizm olarak bertaraf edilmiştir. 

Avustralyalı Aborijinler, yaklaşık 150.000 yıl öncesine giden ” rüya gören ruh” un aleminin “hafıza” sına sahip olduklarını iddia ederler . Gerçekliği iki açıdan görürler: Birincisi , ikincil fiziksel dünyadan çok daha yoğun bir birincil evren ve ikincisi, rüya olarak ortaya çıkan fiziksel evren. Bu birincil dünyaya “düş zamanı” adını verirler, onların bakış açısına göre bu, tüm geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği barındırır. Bu alemden akıl, madde ve enerji dünyası, sadece önce değil şimdi bile, devamlı şekilde rüya olarak ortaya çıkar. Bu durum evren veya Tanrı’nın varoluşta deneyimlediğimiz her şeyin rüyasını gördüğünü ve bu rüyanın gerçeklik olarak deneyimlediğimizde örtüştüğünü ileri sürer. 

Modern bilim, rüya alemi hakkında ne biliyor?

Evrim boyunca bizi REM, uyku (REM ;yani hızlı göz hareketi, rüya görmenin meydana geldiğini ima eder) uyumaya muktedir olan büyüyen, gelişen bir beyne sahip fetüsün kendisine kadar götürür. REM uykusu, sonrasında daha fazla beyin gelişimine ve beynin uyaranlara tepki verme kapasitesindeki artışa götürür.

Bu noktadan zaman içinde ileriye doğru hareket ederiz ve rüya görmenin bilinç evriminin laboratuarı olduğunu görürüz. Bunu çeşitli biçimlerde görürüz; Avustralyalı düş zamanı efsaneleri, telepatik rüyalar, lüsid rüyalar, rüyaların bedenle olan ilişkisini araştırmaları, ben ötesi rüyaları da içeren ” büyük rüya” deneyimleri; sanatta, mimarlıkta, ve politik sistemlerde kanıtlandığı üzere görmenin uyanık yaşamla örtüşmesi ve rüyaların kuantum fizikle ilişkisi.

  • Gerçekten tüm her şey rüya görür mü?
  • Hayvanlar, onlar rüya görür mü?
  • Bitkiler rüya görür mü?
  • Peki ya kayalar veya okyanus ? 
  • Tüm gezegen rüya görür mü? 

Rüya Gören Evren, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: