
İnsan Ne İle Yaşar, 1885’de Rus yazar Lev Tolstoy’un yazdığı kısa hikayedir. 1885’de yayınlanan İnsan Ne İle Yaşar ve Diğer Hikayeler adlı kitapta yer alan kısa öykülerden biridir.
“Belki de hayatımızı değiştirecek insan, yolda yürürken sessiz sedasız geçmiştir yanımızdan….”
— Lev Tolstoy
Merhaba
Dünün Dünyası adlı eserinde Stefan Zweig ; “O yaşlı adam gerçeği arayarak kendine nasıl işkence etti!!” Ve gerçekten de, Tolstoy’un evini gezerken sürekli aynı şeyi düşündüm, der. O muazzam yaşlı adam kendine nasıl işkence etmişti! Oturup ölümsüz eserlerini yazdığı masasını ve o masadan kalkıp ayakkabı yapmak için geçtiği o yan odayı gördüm. Bu evden ve kendi kararsızlığından kaçmaya çalışırken indiği merdivenleri, dışarı çıktığı kapıyı gördüm. Tüm savaşların düşmanı olan Tolstoy’un savaş esnasında düşmanları öldürdüğü tüfek de oradaydı. Bu alçak tavanlı, beyaz köşkte Tolstoy’un yaşamının tüm sorunları gözümün önünde canlandı. Ama trajik hava, onun ebedi dinlenme yerine yürürken dağılmıştı. Rusya’da Tolstoy’un mezarından daha güzel ve daha dokunaklı bir şey görmedim.”
İnsan Ne İle Yaşar, Lev Tolstoy kitabı Kunduracı Simon’un hikayesiyle başlar.
Simon kunduracı. İşleri iyi değil, yaptığı ürünlerin de karşılığını zamanında alamıyor. Bir gün Mihael ile karşılaşıyor. Delikanlının durumu oldukça kötü. Evine getirdiğinde eşi söyleniyor. Yiyecek ekmeklerinin olmadığını belirtiyor. Mihael kısa zamanda kendine gelerek, Simon’a işinde yardım etmeye başlıyor. Kısa zamanda işleri öğrenen Mihael, dükkana para kazandırıyor. Bu güzel hikayenin bir kaç cümlesi sizinle.
Mihael ,
“Cezalandırılmıştım ama Tanrı beni bağışladı. Yüzüm bundan dolayı aydınlanıyor. Üç kez gülümsememe gelince, Tanrı beni üç gerçeği öğren diye yollamıştı, öğrendim.
İlki karın bana acıdığında, Bunun için ilk kez gülümsedim. İkincisi, Bey çizme siparişi vermeye geldiğinde, bir daha gülümsedim. Son olarak sa o hanımla çocukları gördüğümde, üçüncü ve son gerçeği de öğrendiğimde…”
Ustası “Tanrı’nın sana verdiği ceza neydi, Micheal. Bir de değindiğin üç gerçek nedir, söyle ben de öğreneyim… ” dedi.
Mihael,
“Tanrım verdiğin görevi yerine getiremedim; kadının , ikiz yavrularının hatırına canını almayayım, çocukların büyüyüp yürüdüklerini göreyim diye yalvarıyor. Bu yüzden, verdiğin görevi yerine getiremedim. Tanrı ‘Git annenin ruhunu teslim etmesini sağla ve üç gerçeği öğren. İnsanın içinde ne var? … İnsana verileni ve verilmeyi öğren… İnsan ne ile yaşar, öğren. Bunları öğrenip tekrar göklere dön.
Yaşadığım olaylardan sonra Tanrı’nın ilk dersini hatırladım: İnsanın içinde ne vardır? İnsanın yüreğine sevginin egemen olduğunu öğrendim.
İnsana sevginin egemen olduğunu biliyordum. Artık ona neyin verilmediğini de anlamıştım. Kendi gereksinimlerinin bilgisi…
Fakat bilmem gerekenler bitmemişti: İnsanın ne ile yaşadığı… Tanrı, son dersi de esinleyinceye kadar beklemeyi sürdürdüm. Tanrı’nın varlığını sezdim.
Melek sözlerine son verince, üstündeki elbiseler yok oldum İnsanın gözünün dayanamayacağı kadar güçlü bir ışıkla kapladı. Sesi o kadar yükseldi ki , göklerden geliyor gibiydi.
Hikayeyi gözden geçirdiğimde insanların hepsinin yaşam içerisinde anlaması gereken süreçler. Hepimiz kendi hikayemizin sonunda ” Tanrı inancıyla ” karşılaşıyoruz, ya da karşılaşacağız. Okuduğum spiritüel, felsefe ya da bilim kitaplarının geldiği noktada burası.
Kendinizi gözden geçirdiğiniz bu üç aşama, sizin hayatınız da nasıldı?
İnsan Ne İle Yaşar, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgi’yle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın