Kendini Bilmek İçin Kitap!

"Ruhsal enerjide ilk basamak insanın kendini bilmesidir. Kendini bilen insan maneviyatını keşfeder ve yolculuğuna başlar." Lao Tzu

Yürümenin Felsefesi, Frederic Gros

İyi kitaplar, en iyi üniversitelerin yerine geçer...

Yürümek iki mesafe arasında gidip gelmek değil yaratıcı bir eylemdir. 

“Yürüyüşten hakkıyla keyif alabilmek için yalnız olmak gerekir. İki kişi bile olsa yürüyüşe grup halinde çıktıysanız, buna sadece lafta yürüyüş denir, esasında pikniğe çıkmışsınızdır. Yürüyüşe yalnız çıkılmalıdır, çünkü yürürken özgürlük elzemdir, çünkü keyfinize göre durabilmeli devam edebilmeli, istediğiniz yola sapabilmelisinizdir, çünkü ritminizi bizzat kendiniz belirleyebilmelisinizdir.”

— Frederic Gros

Merhaba

Neitzsche‘nin Kara Orman’da yürürken göz çukurlarına dolan mutluluk gözyaşları, Rimbaud‘un tahta ayağıyla açılacağı çöllere dair kurduğu düş, yasaklı Rousseau‘nun Alp’ler deki adımları, Thoreau‘nun Walden’deki gezintisi, Nerval’in dar sokaklardaki ayaklığı ve daha niceleri… Aylaklar, göçebeler, sürgünler, hacılar, kaçaklar, seyyahlar, münzeviler ve mülteciler yürüyorlar. Peki yürümek sadece evle iş arasında gidip gelmek, bir yerlere yetişmek ve koşuşturmak değil de evrenle özel bir ritim, akort ya da hafifleme içinde buluşmak olabilir mi? Yeryüzüyle hemhal olup kendimizi başkalaşmaya açarak yürüyebilir miyiz?

Yürümek Spor Değildir…

Spor teknik, kurallar, puanlama ve rekabet meselesidir, durmadan öğrenmeyi ve çalışmayı gerektirir; duruşları tanımak, doğru hareketleri bir araya getirmektir. Doğaçlama ve yetenek çok sonra gelir.

Spor skor tutmaktır: Hangi sıralamadasın? Zamanlaman ne? Sonuç ne? Tıpkı savaşta olduğu gibi , kazanan ve kaybeden ayrımı burada da mevcuttur. Sporla savaş arasında, savaşta onura, sporda utanca dönüşen bir benzerlik bulunur: rakibe duyulan saygı, düşmana duyulan nefret.

Spor aynı zamanda dayanıklılık kazanmanın, yılmadan denemenin ve disiplinden haz almanın öğrenilmesidir. Ahlaki bir sistem, bir iştir spor.

Elbette maddi bir yönüde vardır; yorumlamalara , gösterilere dayalı bir pazardır. Performanslardan oluşur. Spor marka ve imaj tüketicilerinin üşüştüğü şaşaalı büyük törenlere zemin hazırlar. Para ruhları boşaltmak, tıp ise yapay bedenler inşa etmek için istila eder sporu.

Yürümek spor değildir. Bir ayağı diğerinin önüne atmak çocuk işidir. Yürüyenler karşılaştığı ne bir sıralama vardır ne de puanlama. Yürüyen hangi yoldan geldiğini, en güzel manzaranın hangi patikadan görüldüğünü anlatır, görüşün hangi noktada daha iyi olduğundan bahseder.

Buna rağmen bir aksesuar piyasası yaratılmasından geri kalınmamıştır: devrim niteliğinde ayakkabılar, inanılmaz çoraplar, müthiş sağlam pantolonlar… Alttan alta sporcu ruhu da işe dahil edilir: Yürümüyoruz artık, “trekking yapıyoruz”. Yürüyenleri kayakçı özentisi gibi gösteren ince değnekler bile satılmaktadır. Ama bu iş çok yürümez. Yürümemelidir de.

Ağırdan almak namına şimdiye dek yürümekten daha iyi bir şey bulunamamıştır. Hızlanmak mı istiyorsunuz? O halde yürümeyin , başka bir şey yapın ; tekerleklileri kullanın, kayın uçun! Yürümeyin. Ve unutmayın , yürürken takdire şayan tek şey gökyüzünün parlaklığı, manzaranın görkemidir. Yürümek spor değildir.

Bir kez ayakları üstünde dikildi mi, olduğu yerde kalamaz insan. 

Yürüyüş Felsefesi, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgi’yle okuyunuz…

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: