
Doğru Meslek Üzerine bir yandan işimizle meşgul olurken diğer yandan nasıl onun kölesi olmayabileceğimizin yollarını araştırıyor. Üretme, sahiplenme ve tüketme delisi olmuş bir dünyada, pek azımızın işimiz üzerine düşünmeye zamanı var. İşimiz çevremize zarar veriyor mu? Yeteneklerimizi en ileri düzeyde mi kullanıyoruz yoksa yalnızca yaşamımızı kazanmakla mı ilgileniyoruz? Boş zamanlarımızın gerçekten tadına varıyor muyuz? Krishnamurti hepimiz için yaşamsal birer önem taşıyan bu konularda bilgelik dolu ve etkili bir duruş sergiliyor.
“Her insanın geçimini doğru yoldan sağlamanın ne olduğunu bilmesi gerekmez mi? Eğer bir açgözlü, kıskanç ve güç peşindeysek, o zaman bizim geçimimizi sağlama yollarımız içsel isteklerimize bağlı olacaktır ve böylelikle eninde sonunda savaşla sonuçlanacak yarışmacı, acımasız ve baskı dolu bir dünya doğuracaktır.”
— J. Krishnamurti
Merhaba
Doğru meslek gelenek, hırs ya da açgözlülük tarafindan kabul ettirilmemiş olandır. Eğer herkes doğru ilişki kurmakla ciddi olarak ilgilenirse, tek bir kişiyle değil ama herkesle, o zaman insan doğru mesleği bulur. Doğru meslek yenilenmeyle, kalbin değişmesiyle gelir, yalnızca onu bulmak için alınan akılsal kararlarla ortaya çıkmaz.
Eğer bilincimizin tüm farklı düzeylerinde anlayışın açıklığı varsa bütünlük olanaklıdır. Sevgide ve hırsta, hilede ve açıklıkta, şefkatte ve savaşta bütünleşme olamaz. Meslek ve ilişki birbirlerinden ayrı tutulduğu sürece bitmez tükenmez bir çatışma ve sefalet olacaktır. İkilik kalıbı içinde her tür yenilik gerilemedir; yalnızca onun ötesinde yaratıcı barış bulunur.
Okumayı, yazmayı bilseniz, çeşitli konularda okusanız bile, yine de ortalama insanlar olarak kalıyorsunuz. Ortalama ne demektir biliyor musunuz?
Tepenin yarısına kadar çıkmak, asla zirveye ulaşamamak. Ortalama insan asla kendisinden kusursuzu, en yüksek şeyi istemez. Ama öğrenmek sonsuzdur, gerçekten bir sonu yoktur.
- Peki kimden öğreniyorsunuz?
- Kitaplardan mı?
- Eğitmenlerden mi?
- Ya da belki, parlak zihniniz varsa, seyrederek mi?
Şu ana kadar görünen o ki dışarıdan öğreniyorsunuz: öğreniyor, bilgi biriktiriyor, sonra o bilgiden hareket ediyor, mesleğinizi oluşturuyorsunuz.
Kendinizden öğreniyorsanız bir başka deyişle, kendinizi, önyargılarınızı, belirli varlığınızı, inançlarınızı seyrederek öğreniyorsanız, düşüncenizin inceliklerini, akbalığınızı , duyarlılığınızı izliyorsanız, o zaman kendiniz hem öğreten hem de öğrenen olursunuz.
Oysa ne olduğunuzu öğrenmek çok çok önemlidir, çünkü bu denli bozulmuş, ahlaksız, şiddetin hızla yayıldığı, saldırgan, herkesin kendi başarısının, doyum arayışının peşinden koştuğu bu toplumu yaratan şu andaki halinizdir.
Ne olduğunuzu başkası aracılığıyla değil, kendinizi seyrederek öğrenin: ama kınamadan ” Ben böyleyim. Ben değişmem “, demeden. Kendinizi hiçbir tür tepki, direnç olmadan seyrederseniz, bu seyrediş iş görür; tıpkı bir alev gibi kişinin saçmalıklarını, yanılsamalarını kül eder.
Dolayısıyla öğrenmek önemlidir.
Günümüzde meslek doğru bir şekilde algılanmasa da görevim yeri gelmişken, detaylarıyla anlatmamı gerektirir.
Sizler, kendiniz için doğru mesleği yapıyor musunuz?
Doğru Meslek Üzerine, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın