
Umberto Eco, Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti
Umberto Eco’nun Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti’si tıpkı Italo Calvino’nun Amerika Dersleri gibi, uluslararası saygınlığı yazar ve biliminsanlarının her yıl Harward Üniversitesi’nde sundukları altı konferansın metinlerinden oluşuyor.
“Romanlar bize doğruluk kavramının tartışmaya açılamayacağı bir dünyada Yaşamın getirdiği rahatlatıcı duyguyu veriyor., oysa gerçek dünya çok daha yanıltıcı bir yer gibi görünüyor.”
— Umberto Eco
Merhaba
Öykünün nasıl sona erdiğini bilmek için, genellikle bir kez okumak yeterlidir. Örnek yazarı okumak için birçok kez okumak gerekir, belli öyküleri ise sonsuza dek okumak. Örnek okur ancak örnek yazarı keşfettiğinde ve O’nun kendisinden istediklerini anladığında (ya da yalnızca anlamaya başladığında) tam anlamıyla örnek okur haline gelecektir.
Okuma sırasında başımıza gelenleri anlamaksızın yeniden okumamızı isteyen bir yazar buluruz karşımızda.
Umberto Eco, Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti, kuramcıdan çok iyi bir okur kimliğiyle çıkıyor karşımıza.
Hızın büyük bir anlatısal erdem olduğunu belli belirsiz seziyor, ancak kafka gibi öyküsüne “Bir sabah tedirgin düşlerden uyanan Gregor Samsa, dev bir böceğe dönüşmüş buldu kendini” benzeri bir girişle başlayamazdı.
Okurları hemen ona Gregor Samsa‘nın niçin ve nasıl bir böceğe dönüştüğünü ve önceki gün ne yemiş olduğunu sorarlardı. Öte yandan, Alfred Kazin, Thomas Mann‘ın bir zamanlar Kafka‘nın bir romanını Einstein‘a ödünç verdiğini ve Einstein‘ın kitabı geri getirdiğinde, “Okuyamadım bu kitabı. İnsan beyni bu derece karmaşık değil!” dediğini anlatıyor.
Belki de öyküde belli bir yavaşlığın olmamasından yakınan Einstein bir yana okur her zaman metnin hızıyla işbirliği içine giremeyebilir .
“Okur anlatı ormanında makul seçimler yapmalıdır” derken ne kastediliyor?
Kırmızı Şapkalı Kız masalından Nerval’in Sylvie’sine Dumas’nın Üç Silahşörler’inden Tolstoy’un Savaş ve Barış’ına, Kafka’nın Dönüşüm’ünden Agatha Christie’nin polisiyelerine, bir anlatı ormanının gizleri arasındaki gezintide okurlarına yol arkadaşlığı yapıyor.
Kurmaca anlatıların bizi neden bu kadar büyülediğini anlamak kolaydır. Gerek dünyayı algılamak, gerek geçmişi yeniden kurmak için yararlandığımız o sınırsız yeteneği kullanma olanağı sunmaktadır bize. Çocuk oyun oynayarak yaşamayı öğrenir, çünkü yetişkin bir insanın içinde bulunacağı durumları taklit etmektedir. Biz yetişkinler de kurmaca anlatılar aracılığıyla gerek şimdinin gerek geçmişin deneyimine biçim verme yeteneğimizi geliştiriyoruz.
Okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…
erhan tığlı için bir cevap yazın Cevabı iptal et