NAZIM HIKMET, HENÜZ VAKIT VARKEN GÜLÜM

Bu kitap, hem Türk şiirinde büyük bir çığır açmış hem modern dünya şiirinde Türkçeye yer açmış bu büyük şairle tanışmak için güzel bir buluşma yeri olması umuduyla hazırlandı.

Merhaba

Nazım Hikmet, 1941’de yazmaya başladığı İnsan Manzaraları ya da Memleketimden İnsan Manzaraları’nda II. Meşrutiyet’ten bu yana Türkiye’nin toplumsal tarihini yansıtmayı amaçlıyordu. Kendi başına ne şiir, ne öykü, ne roman, ne senaryo, ne oyun, ne tarih olan, ama bütün bu türlerden öğeler içeren bu kitap onun başyapıtı oldu.

Sovyetler Birliği yıllarında yazdığı şiirlerinde üslubunun daha yumuşadığı görülen şair, yurt özlemini, barışa, gelecek güzel günlere olan inancını, aşkı, umudu, umutsuzluğu, ölümü, “insana özgü olan her şeyi” konu alır. 1961’den başlayarak şiirinde yeni bir aşama sayılan “Saman Sarısı”, ”Havana Röj portajı” gibi uzun şiirlerinde düzyazı ve özgür çağrışımlardan yararlanırken, şiirini gerçeküstü kavrayışın imkânlarına açar.

İsmi etrafında birçok polemik ve siyasi tartışma yapılan şair hakkında Cemal Süreya’nın tespiti, bütün bu polemik ve çekişmelere set çekecek niteliktedir: “Şimdilerde Nâzım Hikmet’i değerlendiren iki aşırı uç belirmiş bulunuyor: kimi yazar onu dünyanın en büyük şairi olarak anarken, kimi yazar da sadece siyasal bir bildirinin taşıyıcısı olarak görmek istiyor. Kuşkusuz bu iki ucun ikisi de siyasal bir tavırdan çıkıyor. Hele sosyalizme karşı olanların Nâzım Hikmet’in üstünü çizerken ileri sürdükleri kanıtlar bütünüyle şiir dışı şeyler. Bununla birlikte Nâzım Hikmet’i tapınılacak bir şair olarak görmeyi istemek de, sanırım, önce gerçekçilik açısından, onun anısına hayınlık etmek olacaktır.”

Bu kitap, hem Türk şiirinde büyük bir çığır açmış hem modern dünya şiirinde Türkçeye yer açmış bu büyük şairle tanışmak için güzel bir buluşma yeri olması umuduyla hazırlandı.

TURGUT UYAR, GÖĞE BAKMA DURAĞI

Onun en güzel şiirlerinden Göğe Bakma Durağı başlıklı şiiriyle taçlanmış, bu eser “seçme şiirler’ kitabı, sizi Turgut Uyar’ın Büyük Saat’ine, öylece Turgut Uyar Mucizesi’ne, “Dünyanın En Güzel Arabistanı Cenneti” ne taşıyabilecekse eğer, size-bana ne mutlu!..

Şiir için, büyük harfle yazılan Şiir için bir mucizedir Turgut Uyar. Öylesine ki, onu kuşağının, hatta toprağının şairleriyle değil, başta “Zebûr” yazarı Dâvut peygamber olmak üzere, bir yanıyla T. S. Eliot, pek çok yanıyla E. E. Cummings ve Fernando Pessoa gibi Şiir’in Büyük Ailesi’ne mensup şairlerle karşılaştırmak gerekir. Gelgelelim, “Turgut Uyar Mucizesi”nin açıklanabilmesi yolunda söz konusu bu karşılaştırma da işe yarar ölçüler getirmez bize; adı üstünde çünkü, “mucize”, açıklanabilir bir “şey” değildir, tanık oluruz sadece… ya da “Şiir Dili” denen o müstesna seziş, hissediş ve kavrayıştan yana az da olsa bir nasibimiz varsa eğer, anlayabilmenin sınırlarına yaklaşabiliriz ancak; ki bunu da Tütünler Islak adlı kitabının epigramında “bütün mümkünlerin kıyısında” diyerek gene kendi söyler Turgut Uyar’ın.

“Mucize”nin ilk işareti, ilk kıvılcım, ilk kitap Arz-ı Hal’deki “Yalağuz” başlıklı şiirle, özellikle de söz konusu şiirin “Bektaş mayıs böceği kadar yalnızdı”, “Tamamda da noksanda da (yalnızdı)”, “Papatya gibi yalnızdı, kuşyemi gibi yalnızdl”, “İğneden ipliğe işte Bektaş, yapayalağuzdu” dizeleriyle çakar; ama asıl patlamayı, yaratmış olduğu mucizenin tartışılmazlığını (Türkiyem adlı kitabının Anadolu’yu keşfeden içeriğiyle Turgut Uyayı da bir süreliğine uzaklaştırıp oyaladıktan sonra) Dünyanın En Güzel Arabistanı’yla gerçekleştirir.

Onun en güzel şiirlerinden Göğe Bakma Durağı başlıklı şiiriyle taçlanmış, bu eser “seçme şiirler’ kitabı, sizi Turgut Uyar’ın Büyük Saat’ine, öylece Turgut Uyar Mucizesi’ne, “Dünyanın En Güzel Arabistanı Cenneti” ne taşıyabilecekse eğer, size-bana ne mutlu!..

CEMAL SÜREYA, ÜSTÜ KALSIN

Cemal Süreya’nın şiirlerini okuyunca, iyi bir şiir, iyi bir şair okuduk diyeceksiniz.

Bazı şairler var ki, onlardan birkaç şiir seçersiniz, aklınızda, belleğinizde kalanlar öne çıkar, diğerlerini siz de, okur da unutmuştur.

Onun şiirini, eleştirinin katı süzgecinden geçirmek, kurallar bütününü uygulamak, şiirinin kırılganlığına aykırıdır. Ama bu onun şiirinin zayıflığını göstermez. Hayatıma/hayatımıza/hayatınıza sızabilmiş şairlerden biridir Cemal Süreya.

Şiiri kadar düzyazısı da usta işidir. Acaba onlara düzyazı şiir, eski deyişle mensur şiir denilebilir mi? Şüphesiz evet.

Neyi yazardı, şiirindeki belirgin temalar nelerdi, şiire, daha önemlisi insana, Türkiye’ye nasıl bakardı? Yaşamımızın rengârenk öyküsü şiirle böyle yazılabilirdi ancak.

Aşk mı, toplum mu, güney mi, kuzey mi? Şiirinin önünde geçerliğini yitiren sıradan sorular.

Ne zaman canım şiir okumayı çekse mutlaka bir Cemal Süreya okurum, çünkü benim bütün hallerimi bir dizede anlatmıştır. Minimal sözünü kullanmamalıyım ama şiirin aza indirgeme çalışması olduğunu o iyi bilir, şiirinde fazlalık yoktur.

Cemal Süreya’nın şiirlerini okuyunca, iyi bir şiir, iyi bir şair okuduk diyeceksiniz.

Yaşamak şiir okuyarak mümkündür, onu okurken böyle diyeceksiniz.

Ustalardan Seçme Şiirler, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: