Adem’den Önce, Jack London

Roman yazarı ve gazeteci Jack London, maceraperest kişiliği ve “doğa”ya olan ilgisiyle tanınır. Denizcilik, altın avcılığı gibi işler yaparak hayatının büyük bir kısmı seyahat halinde geçen London’ın yazarlığı, altın avının patladığı 1800’lü yılların sonunda şekillenir. Mücadele içinde geçen yaşamın etkileri yazarın yaşamında derinden hissedilmektedir.

“Onlar bizim atalarımızdır, tarihleri de bizim tarihimiz. Unutmayınız ki günün birinde sallanarak ağaçlardan indiğimiz ve dimdik yürümeye başladığımız ne kadar kesinse ondan çok daha önce bir başka günde sürünerek denizden çıkıp karadaki ilk maceramızı başarıyla göğüslediğimiz de bir o kadar kesindir. “

— Jack London

Merhaba

Amerikan ve dünya edebiyatının çok yönlü, çalışkan yazarlarından Jack London’ın Everybody’s Magazine’de 1906 yılından 1907’ye kadar tefrika halinde yayımlanan, bilimkurgu türüne yakın bir alanda dolaştığı romanlarından olan Adem’den Önce herkesin gördüğü, bir anda boşluğa düşüp uyanılan rüyalardan çıkıyor yola.

Görüntüler! Görüntüler! Görüntüler! İşin aslını öğrenmeden önce hep merak ederdim, geceleri rüyalarıma üşüşen o binlerce görüntü nereden geliyor diye; zira gündüzleri sürdüğüm gerçek yaşantıda benzerlerine bir kez bile rastlamadığım görüntülerdi bunlar. Rüyalarımı tam bir kâbuslar dizisi haline getirerek beni çok geçmeden kendi türümden farklı, doğadışı ve lanetlenmiş bir yaratık olduğuma ikna ederek çocukluğuma işkence etmişlerdi.

Mutluluğu sadece gündüzleri —o da belirli bir ölçüde— tadabiliyordum. Gecelerime ise korkunç bir korku —hem de nasıl bir korku!— egemendi, öyle ki eğer dünya üzerinde benimle aynı zamanda yaşamış hiçbir insanın böylesine derin, anlaşılmaz bir korkuyu çekmediğinden emin olduğumu söylersem durumu hiç de abartmış sayılmam. Zira benim korkum, çok uzaklarda kalmış bir geçmişin korkusu, Genç Dünya’da, hem de o Genç Dünya’nın en genç olduğu zamanlarda duyulmuş coşkun bir korkuydu. Kısacası Orta Pleiston* olarak bilinen çağda yaşayanların çektiği korkuydu benim korkum.

Ne mi demek istiyorum? Görüyorum ki düşlerimin içeriğini size anlatmaya başlamadan önce bir açıklama yapmam şart.

Adem’den Önce rüyalarında tarihöncesi bir çağda yaşayan alter ego’su Kocadiş’in başından geçenleri gören modern bir Amerikalı çocuğun öyküsüdür. O çağda üç ayrı tür insansı bulunmaktadır: Henüz ağaçtan inmemiş, vahşi maymunlara daha yakın Ağaç İnsanları; Kocadiş’in “Halk” olarak adlandırdığı ve kendisinin de ait olduğu, hem ağaçlarda hem de mağaralarda yaşayan tür; bir de bu insansıların en gelişmişi olan, ateş yakıp ok ve yay kullanan Ateş İnsanları.   Eser 20. yüzyıl başlarında evrim meselesini kamuoyunun gündemine taşımasıyla dikkat çeker. London modern anlatıcısının binlerce asırlık bir mesafeden baktığı ilkel insanın düşünce yapısını düş gücüyle zenginleştirerek aktarır. Uzak atalarımıza ve içinde yaşadıkları, dur durak bilmeyen bir çatışma ve hayatta kalma mücadelesinin süregeldiği gaddar dünyaya ilişkin karanlık bir tablo çizer. 

Klasikleri Niçin Okumalı?

Okumuş ve sevmiş olanlar için zenginlik anlamına gelen, ama zevkine varabileceği daha iyi koşullarda ilk kez okuma şansını bulanlar için de o denli zenginlik demek olan kitaplara klasik denir.

Adem’den Önce, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: