
“Meditasyon akla değil, kalbe aittir. Yani mantıksal değildir, sevgiye daha yakındır.”
— Osho
Meditasyon Nedir?
Osho, Meditasyon İlk Ve Son Özgürlük adlı eserinde şöyle der: “Meditasyon, bir serüvendir ; insan aklının üstlenebildiği en büyük serüven. Tam olarak meditasyon, hiçbir şey yapmamaktadır; eylem yoktur, duygu yoktur. Tam kendinizsinizdir ve bu katıksız bir hazdır. Hiçbir şey yapmadığınız zaman, bu haz nereden gelir? Hiçbir yerden gelmez ya da her yerden gelir. Nedensizdir, çünkü varoluş sevinç denilen unsurdan oluşmaktadır.”
Hiçbir şey yapmadığınız zaman- bedensel ve zihinsel olarak, hiçbir düzeyde- tüm eylemlere son verdiğiniz zaman, sadece kendiniz olduğunuzda, yalnızca var olduğunuzda; meditasyon ortaya çıkar. Bunu yapamazsınız, bunu uygulayamazsınız; yalnızca anlarsınız.






Yasemin Emre
Egzersiz, Bastırılmış Duyguların Serbest Kalmasını, Önü Kesilmiş Yaratıcı Enerjinin Akmasını Sağlayarak, Hayatımı Çarpıcı Bir Biçimde İyileştiriyor…
Yürüyüş Meditasyonu
Yürürken hissettiğimiz fiziksel duyumlar, oturarak yapılan meditasyonlara göre, zor anlarımızda duygusal olarak ayaklarımızın daha bir yere basmasını sağlamaktadır. Bilinçli farkındalıkla yürüme egzersizleri “hareketli meditasyon” olarak da tanımlanmaktadır. Bu egzersizler kişiyi attığı her adımla o anı yaşamaya, farkındalık içine girmeye ve herhangi bir menzile odaklanmadan, sadece yürümek için yürümeye davet eder. Herhangi bir menzilin veya hedefin olmaması, her nefes alışımızda ve verişimiz aynı temayı işler. Her zaman bir yerlere gitmemize ve bir şeyler yapmamıza odaklanan ruh hallerinin dışında başka alternatiflerde vardır. Aynı yol üzerinde basitçe gidip gelmek “gidecek bir yer yok, yapmak gereken bir iş yok, erişilmesi gereken herhangi bir şey yok temasını içerir ve bizim bu deneyimi burada şu an da yaşadığımızı gösterir.
Demirlenin!
Doğal Beslenin… Doğru Nefes Alın… Ve Her Gece Gökyüzüne Bakmayı İhmal Etmeyin… Ağaçlara Sarılın… Toprağa Basın… Vücudunuzdaki Demir’i Arttırın…Topraklanın Ve Demirlenin!
Topraklanmak bize ne fayda sağlar?
Topraklanma/ayakların yere basması” ifadesinin başlıca iki kullanımı vardır. Bir tanesi biraz daha psikolojik bir tanımdır; çevremizde olan bitenlerden haberdar olmak, uyanık olmak, ortak gerçeklikle bağlantıda bulunmak, kopmamak anlamına gelir. Diğeri ise ayaklarımızın altındaki toprak ile enerji anlamında da bağlantıda olmak. Ayaklarımızın sağlamca yere basması ve yeryüzü planı ile bağlantıda olmak.
Daha İyi topraklanmak İçin neler yapabiliriz?
Doğa; Ağaçlarla vakit geçirin, onların yanında olun. Beslenme; İyi beslenin, düzenli beslenin ve bilinçli olarak yemek yiyin. Vejetaryen beslenmeye geçmek; pek çok insan yaşadıkları bilinç değişiminden sonra vejetaryen beslenmeye geçerler. Hayvanlara ve doğaya yönelik duyarlılık artabilir ve bu nedenle beslenmenizi değiştirebilirsiniz. Benim için vejetaryenlik , tıklım tıklım ağıllarda tutulan, zorla beslenen, antibiyotiklerle ve büyüme hormonlarıyla doldurulan, korku ve acı içinde ölen hayvanlardan elde edilen et ürünlerinin tüketimiyle ilgili hastalık ve olumsuzluklara yönelik hızlı bir çözüm oldu. Çünkü hayvansal gıda tükettiğimizde bizim bedenimize de geçmektedir. Çevreyle dost daha sağlıklı seçenekler de bulunmaktadır. Yıllardır seçimimi dost seçeneklerden yana kullanıyorum. Fiziksel ve duygusal beslenme; yeterince gevşeyecek ve tamamen bedenimizde merkezlenecek kadar kendimizi güvende hissettiğimiz, rahatlatıcı, huzur veren yerler; yıpratıcı rahatsız edici, çok miktarda uyaranın bulunduğu, stresli ve çok hızlı devinen yerellere/durumlara göre çok daha topraklayıcı niteliktedir. Kendinizi rahat, huzurlu, gevşeme hissetmediğiniz yerlerden uzak tutun.
Şifa
“Şifacı” sözcüğü bir başkasına bir şey yapmayı, bir başkası üzerinde güç sahibi olmayı, iyileştireni, iyileşenden ayırmayı ima eder. Oysa şifa kutsal bir ilişkiden doğar.
Bedene, zihne ve ruha yardımcı olmak içsel bir süreçtir. Her ne kadar bazen hepimizin dışarıdan yardıma ve yönlendirilmeye ihtiyacı var gibi görünse de şifa içeriden destekli bir eylemdir.
Tüm şifa saf Lutuf’dur…
İçinizdeki İki Milyon Yaşındaki Şifacıyı Uyandırın.
Kendilerini nasıl iyileştireceklerine dair sezgisel bilgi atalarınızın sahip olduğu şeydi ve o bilgi sizin içinizde, derinlerde saklıdır. Carl Jung insan ruhunun kadim bileşeninden, her birimizin içinde yaşayan “iki milyon yaşındaki adam” olarak söz eder.
Başkaları için merhamet ve empatik duyguların gelişimi kalp çakranızın açılması ve yüksek bir bilinç geliştirmeye giden yolda ilk adımdır. Kişilik bu duygulardan yoksun olursa, kalp çakrasında bir blokajın varlığından emin olabilir.
Kalbi Açmak
Kalp, gerçeğe açılan kapısız kapıdır. Kafadan aşağıya, kalbe inmek; böylece tüm sorunlar kaybolur. Kafa yaratmıştır onları. Birdenbire her şey öyle açık ve öyle saydam olur ki, kişi kendisinin nasıl sürekli sorun icat ettiğine şaşırır kalır.
Kalp huzurun kaynağıdır…
Kalp Meditasyonu
Soluğunuzu aldığınız zaman, dünyanın tüm varlıklarının -geçmiş, şimdiki ve gelecekteki- ıstırabını ve acılarını içinize çekin.
Soluğunuzu dışarıya bıraktığınız zamansa sahip olduğunuz tüm sevinci, tüm neşeyi, tüm kutsamayı dışarı salın. Dışarı soluyun, kendinizi varoluşa akıtın. Bu şefkatin yöntemidir; Tüm acıları ve tüm iç kutsamaları dışarı akıtır.
Kalp derhal enerjiyi dönüştürür. Kalp dönüştüren bir güçtür: Istırabı özümseyin, sonsuz mutluluğa dönüşür bu…Sonra da dışarıya salar.
Kendinizle başlayın… İçsel gelişimin temel gizemlerinden biridir bu. İlk mertebede kendinizle yapmadığınız hiçbir şeyi başkalarıyla yapamazsınız.
Yaşam Hayatta Kalmaktan İbaret Değildir, Asıl Mesele Gelişebilmektir…
Böyle anlarda, bir zamanlar güneş olarak kabul ettiğimiz şeyin, büyüyen bir ayın ışığından başka bir şey olmadığını, bir başka parlaklık yoğunluğuyla anlamaya başlarız. Öğrenmek üzereyken, kişinin kendi kalbinin saat yönünde işleyişiyle yüz yüze gelmesinden daha fazla hiçbir şey ebedi bir Sevgi’nin varlığını kanıtlayamaz…
Ben Kimim?
Sormayı sürdürün. Bırakın bu , “Ben Kimim?” oku derine, daha derine işlesin. Hiçbir cevabın verilemeyeceği bir an gelecektir. Doğru andır bu.
İçeriye bak!
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.