Sevgili Okur,

Ölümcül bir kanserle mücadele etmek hayatınızı ne şekilde etkiler?

Bir süre sonra yakın bir gelecekte ölecekmişim duygusuna kapılıyor olmalı insan. Kanserle Mücadele edenler şu soruyu soruyor: “Hayatta kalabilecek miyim?“

Benim sorum ise: “Bütün bu acıların, çevremizdeki onca ölümün bir anlamı var mı?“

Viktor Frankl, “İnsanın Anlam Arayışı” adlı eserinde şöyle yazar: “Umutsuz bir durumla karşılaştığımız, değiştirilemeyecek bir kaderle yüz yüze geldiğimiz zaman bile, yaşamda bir anlam bulabileceğimizi asla unutmayalım. Çünkü o zaman önemli olan şey, kişisel bir trajediyi bir zafere, kendi zor durumunu insan başarısına dönüştürmek ve sadece insana özgü eşsiz insan potansiyeli olabildiğince göğüslemektir. Artık bir durumu değiştiremeyecek bir noktaya geldiğimiz- örneğin olanaksız bir kanser gibi iyileşme şansı olmayan bir hastalığı düşünün- o zaman kendimizi değiştirme yoluna gideriz.”

John Wooden, “Kendi kişisel örneğinizden daha güçlü bir liderlik aracı yoktur.”der.

Hiç kimse ciddi mücadelelerin olmadığı bir yaşam sürmez. Bazıları daha dramatik ve yaşamı değiştiren türdendir, bazıları ise yaşamınız üzerindeki etkisinin farkına varana kadar önemsiz görünür. Engeller karakterinizin gerçek sınavıdır ve yaşamınızın anlamını yeniden tanımlamanıza teşvik eden dönüştürücü tecrübelerdir. Sonunda geri dönüp tecrübelerinize bakar ve bunlardan kuvvet alırsınız...

Liderlik Yolculuğu kendinizi anlamakla başlar. Öykülerinin üzerinde düşünen liderler, olaylar ve insanlar ile kurdukları iletişimin dünya ile ilgili yaklaşımlarını şekillendirdiğini anlıyorlar.

Liderlik bir iş, bir görev, bir rol veya kurumsal bir grafikteki bir seviye değildir. Liderlik, hayata değer katan bir fark yaratabilmek adına yapılan kutsal bir çağrıdır…

Öncelikle egomuz, kişisel çıkarlarımız, korkularımızın, görünüşümüzün ve başarılarımızın bilincinde miyiz?

Eğer ego, kişisel çıkarlar ve korkular kişiliğimizin efendileriyse, o zaman liderliğimiz de belirli bir şekilde gerçekleşir.

Bize yol gösteren ışığın ya da üzerimizi kaplayan gölgenin bilincinde miyiz?

Lao Tzu, “Emretmeden yönetebiliyorsanız lidersiniz demektir” der. Geleceğin liderleri talimatlar vermek yerine, soru sormayı bilecekler… Bilinçli bir şekilde hareket ederseniz, bu bilinçli bir takım soruları da içerisinde barındırır; bu sorular hem makro hem de mikro düzeyde düşünmeyi gerektirir.

Önce insan nasıl yaşamalıdır, hedefleri neler olmalıdır, mutlu bir yaşam ne demektir, gibi sorularla birey kendisine odaklanmalı ve kendini tanımalıdır…

ATA‘mızın da dediği gibi: “Öyleyse önce siz kendinize kendi benliğinize saygı gösterin. Duygu olarak, düşünce olarak ve eylem olarak her işinizle ve her hareketinizle!”

Doğruyu Bilen, Doğru Davranır…

İnsan doğru davranabilmek için önce doğru düşünmelidir…

Bildiklerinizin sınırlarını algılamalı, bilmediklerinizin farkında olmalısınız. Gerçeği ve doğruları görebilmek için kişi önce bilgisizliğinin farkında olmalıdır, zira gerekli bilgilere ancak bu yolla ulaşabilir. Doğru karar ve davranışların temelini oluşturur.

Liderlik Doğru Olanı Yapmaktır…

Liderlik yeni bir deneyim değildir. Günümüze dek zaman sınırlarını aşan rol model olarak görülmüş birçok “uyanık lider” var. Bu nedenle daha önce yaşamış olan her şeye karşı büyük bir saygı duymalısınız. Ve her birinden öğrenmeniz gereken derslere karşı açık olmalısınız.

Viktor Frankl’ın da dediği gibi: “Dünya kötü bir durumda ve her birimiz elinden geleni yapmadığı sürece her şey daha da kötüye gidecek. Bu nedenle uyanık olalım: iki anlamda uyanık olalım, Auschwitz’den bu yana insanın ne yapabileceğini biliyoruz. Hiroşima’dan bu yana da neyin tehlikede olduğunu biliyoruz…

Tutku ve özveriyle çalıştığım alanda; yaşamımızda bizlere yardımcı olabilecek görüşleri elimden geldiğince kısaltmaya çalıştım. Birlikte kısa bir süre için geliştiricilerin denizine açılarak izlerini takip edelim.

Sevgiyle okuyunuz..