Hayatımızın Bahçesi

Doğrudan kelimelerle ifade edilemeyen bazı çıkarımlar taşır. Tüm tinsel değerler içsel olarak gerçekleştirilmelidir, bunlar matematiksel formüller bir kişiden diğerine geçirebildiği gibi aktarılamazlar.

Sevgili Okur,

Bir Doğu ülkesinin imparatoru, Şarkı Söyleyen Mekânların Evi olarak adlandırdığı bir saray inşa etmişti. Saray bittiğinde, sarayın dünyevi bir cennetin ortasında durması için bahçelerin dikilmesini istemiş.

İmparator, bahçıvanlarından en bilgeli ve en yetenekli olanını getirtmiş ve saray peyzajını düzenlemesini emretmiş. Çok yaşlı ve bilge olan bahçıvan saraydan dışarı çıkıp, yakınlardaki bir yeri seçerek, elementlerden korunmak için, çevrede bulduğu dallardan bir çardak ile kaba bir sandalye inşa etmiş. Yaşlı adam daha sonra sessizce orada oturmuş. Yaz yavaşça geçmiş ve adam sessizce izlemiş. Sonbahar gelmiş ve ağaçların yaprakları renklerini değiştirmiş ve düşmüş. Kuşlar ayrılmış. Bulutlar toplanmış ve sonunda kışın kar yağmış. Yaşlı bahçıvan hâlâ oturuyor ve izliyormuş. Rüzgârlar karları dağıtmış, kayalara karşı savurmuş. Ağaçlar fırtınaların öfkesinin altında eğilmiş. Ancak bahçıvan sadece yün pelerini üzerine geçirmiş ve buhar tüten çaydanlığından içmek için çay koymuş. Sonra bahar zamanı gelmiş. Karlar erimiş ve küçük akarsular dolmuş ve sincaplar deliklerinden çıkmış. Bahar çiçekleri yeşil yapraklarını toprak yamaları ve eriyen karlar üzerinden göndermiş. Bahçıvan mevsimlerin hareketlerini izleyerek oturmuş.

Sonunda yaz tekrar gelmiş. Bir yıl boyunca ağaç dallarından yaptığı sandalyesinde oturan bahçıvan ayağa kalkmış, imparatorun huzuruna çıkmış ve şimdi bahçeyi ekeceğini açıklamış.

Bir yıl sonra dünyevi cennet tamamlanmış. Nadir bitkiler her yerden çiçek açmış. Cins balıklar akarsuda yüzmüş. Egzotik kuşlar ağaçlarda yuvalar yapmış. Küçük türbeler kayaların üzerine yerleştirilmiş, eski taş fenerler yolları sınırlandırmış. Bütün dünyada hiç bu kadar mükemmel bir bahçe olmamıştı.

Her şey hazır olduğunda bahçıvan imparatoru sarayın geniş verandasına götürmüş ve ona şöyle demiş: “Ey Cennetin Oğlu, işim bitti. Her mevsimde ve her yıl geçtikten sonra bu bahçe mükemmelliğini koruyacaktır. Her bitki büyüdükçe dengeli bir bütünlüğün canlı bir parçası haline gelecektir. Yapraklar düştüğünde, yerde desenler oluşturacaklar. Ve dalların arasından karlı dağları göreceksiniz. Akarsular yükseldiğinde, her biri geri kalanıyla mükemmel bir şekilde uyumlu havuzlar ve girdaplar oluşturacaklar. Bu nedenle bir yıl boyunca meditasyonda oturdum. Burada çatışma olamaz. Her geçen mevsim kış, yaz, sonbahar ve ilkbaharda kendi güzelliğini ifade edecektir. Her zaman uyumlu bir güzellik olacaktır.

“Majesteleriniz yıllar içinde ilerledikçe, zevkleriniz değişecek, ancak bahçeler de büyüyecek. Yaşadığınız sürece içlerinde mutluluk bulacaksınız. Ve nihayet geldiğiniz andan itibaren gökyüzüne döndüğünüzde, sizden sonra takip edenler kendinizi bulduğunuz halde bu bahçede kendilerini bulacaklar. Daha büyük bir dünyanın gizemlerini yansıtan minyatür bir dünya inşa ettim. Bu, Cennetin Oğlu, bilge adamın bahçesidir.”

Her insana göre, hikâyedeki efsanevi imparator kişinin KENDİSİDİR. Bahçe, hayatı ve yaşlı bahçıvan yeryüzü cenneti inşa etmesi gereken bilgeliğin temsilidir. Bilgelik yolu açar ve konsantrasyon örneğini verir. Konsantrasyon dediğimiz felsefi dikkatin uygulanması ve disiplini bahçıvanın yıllık meditasyonunda örneklenmiştir. Etrafımızda oluşan bizimle ilgili olan tüm evrensel süreçleri gözlemleyerek ve değerlendirerek, ruhun sürekli değişen mevsimlerinin farkında oluruz yaz sonbahara ve sonbahardan kışa dönüşür, kıştan ilkbahara ve tekrar ilkbahardan yaza geçilir.

Bu değişim gizemi kelimelerle anlaşılamaz, ancak konsantrasyon sırasında içsel olarak tinsel bir deneyim olarak hissedilebilir. Sadece dikkati odaklamak yetmez, aynı zamanda ebedi hakikat olarak bilincin zamanda yumuşak bir şekilde aktığını hissetmeliyiz. Zamanla sonsuzluğa doğru barışçıl, kaçınılmaz olarak büyüyoruz. Acele, gerginlik ve çaba olmamalıdır. Her şeye dikkat etmeli, her şeye değer vermeli, her şeye katılımımızı hissetmeliyiz ve tüm bu deneyimlerden hayatımızın bahçesini bulmalıyız. Bunu yıldan yıla, yaşamdan yaşama yaptığımızda, o zaman anlıyoruz.

Yolun ve sonun bir olduğu Tao, yöntemin sonsuza kadar başarıya aktığını öğretir. Her zaman yaptığımız şeyler olduğumuz şeyin bir parçası haline gelir. İşte bunu anlamak konsantrasyondur. Sadece zihnin kaynaklarını dağıtma eğilimini karşı gelip yoğunlaşmakla kalmayıp, yaşamla olan ilişkimizi daha iyi anlamak için tüm karışıklıkları sürekli akan uyumlu bir düzende birbirine bağlayacak kadar amacımızın birliği güçlü olsun diye.

Tüm sevgimle…