“Hayata küskün olmaya yaklaşmışsınızdır; aşağılara savrulduğunuz, ruhunuzun derinliklerinden size nüfuz eden bir hüzün dalgasına yakalanmışsınızdır. Böyle anlarda bir kitaba sarılırsınız; bilirsiniz ki okuyacağınız yazar kendinizi korunaklı, güvende hissetmenizi sağlayacaktır.”
— Raşel Rakella Asal
Merhaba,
Edebiyat dünyasında yeniden bir yolculuğa hazırsanız eğer, Gabo’nun büyülü dünyasından Asal’ın olağanüstü yolculuğuna keşfe çıkıyoruz. Bir yanda Macondo’nun sokaklarında yankılanan büyülü gerçekçilik, diğer yanda yaşamı bir devinim olarak gören çağrı… İki farklı kalemin sesinde ortak bir titreşim var: insanın kendini bilme, yeniden doğma ve hayata tutunma arzusu.
Eser İsmi Nasıl Doğdu?
Yazdıklarımı ağır sakin kafayla parça parça okumaya başladım. Rasgele sayfaları karıştırdım, karşıma Nezihe Meriç’ten almış olduğum bir alıntı çıktı. Hem üç yıldızla işaretlemiştim. Bir dalganın yahut bir bulut kümesinin kendine has coşkusuna yakalanmış gibi oldum. O çerçevelenmiş ve yıldızlanmış alıntı bana muhteşem bir kaynak oldu. Ellerimin arasında ışıldayan bir evren, bir nimet bulmuştum. İşte Çılgın Bir Devinimdir Yaşamak ismi böyle oluştu.” — Raşel Rakella Asal
Zaman karşısında diri kalmanın yolu kendini yenilemekten, dünyaya açık gözlerle bakmaktan, yani okumaktan geçiyor. Bazen hayat ağır gelmeye başlar, sanki başaramamışsınızdır, sanki yenilmişsiniz gibi gelir size, bir kırılganlık…
Yazarın Notu:
Böyle zamanlarda ben de kendimi kitapların güvenli alanında huzurlu hissederim. Yaşadığım her ne olursa olsun, güçlenmiş, yenilenmiş ve şifalanmış olarak hayata geri dönerim.
İçimde biriken duyguları yazmanın iyileştirici gücüyle dönüştürürüm. Tıpkı Virginia Woolf’un “Kendine Ait Bir Oda” eserinde yer alan egzersizler de olduğu gibi. Uzun süre can çekişen Viktorya Çağı bitmiş, modern çağ başlamıştır. İngiliz edebiyatında bu modern çağın başlıca öncülerinden olan Virginia Woolf, hem içerik hem de biçim açısından bu yeni çağa uygun yepyeni bir roman türü yaratmak gerektiğine inanır. 1934 tarihli güncesinde şöyle der:
“Tüm kalıpları kırmaya, duyduğum ve düşündüğüm her şey için yeni bir ifade biçimi bulmaya kendimi zorladım… Sürekli bir çaba gerektiriyor bu…” — Virginia Woolf
Woolf’a göre gerçek, her insana göre değişen, elle tutulamayan, su gibi akan bir şeydi. Asıl önemli olan, o gün ne yaptığını rapor etmek değil; aklından gelip geçen duygularla düşünceleri, anlık izlenimlerle saptamaya çalışmaktı.
Çünkü yaşamın asıl gerçekleri “maddesel” değil, “ruhsal”dı. Asıl gerçekler dış dünyayla değil, insanın iç dünyasıyla ilişkiliydi. Gerçekçi romancılar ise, dış dünyanın önemsiz ayrıntıları üstünde duruyor, bu ıvır zıvır ayrıntıları büyük ustalıkla işliyor; yaşamın ve insanın asıl gerçeğini ele almayı önemsemiyorlar. Woolf’un gözünde gerçek yaşam “binlerce izlenim”den oluşuyordu.
Woolf’un anın içindeki titreşimleri yakalayan sesi, Proust’un belleğin derinliklerinde zamanı yeniden kuran yankısına dönüşür.
Marcel Proust’a göre gerçeklik, dış dünyanın maddesel ayrıntılarında değil; belleğin, duyguların ve içsel deneyimlerin derinliklerinde bulunur. Onun için “gerçek” olan, hatırlamanın ve izlenimlerin dönüştürdüğü ruhsal dünyadır.
Kitapların içeriğine yansıyan her yaşanmışlık, satırlarda kendine yer bulur. Masamdan kalktığımda yenilenmiş hissederim; tıpkı Virginia Woolf’un Dışa Yolculuk (The Voyage Out, 1915) romanında olduğu gibi; “Doğrusu şu ki, insan hiçbir zaman yalnız değildir, hiçbir zaman da yanında biri yoktur.” İçsel yolculuk dış dünyaya açılan bir kapıya dönüşür. O kapıdan her çıkış, aslında yeniden doğuşun sessiz bir kutlamasıdır. Tolstoy’un Anna Karenina’sındaki bireysel çatışmaların ve Zola’nın Germinal’indeki toplumsal mücadelelerin izleriyle gökyüzüne bakar, İlahi olana sunduğu her şey için teşekkür ederim. Bütünün hayrına olsun…
Peki Nedir Gerçek Gerçeklik?
Herkesin kendi dünyasının herkesinkiyle özdeş olmadığını bilmektir gerçeklik… Olayları, durumları, ilişkileri tek bir açıklama kalıbına sığdırmaya yeltenmek, dünyayı daraltmaktır. Öyküsü, romanı, şiiri, denemesiyle duygusal bir dildir edebiyat. Belli bir durumu, davranışı, olayı, gerçek olabilecek bir şeyi tek anlamlı, keskince dile getirmez edebiyat. Bildirmekten çok sezdiren araçlarla işini görür. Kişiselliğe, kişisel değerlendirmelere dayanır edebiyatın dili.
Sanatçının görevi gerçeği mutlak olarak değil, değişkeni vermektir… Her şey devamlı değişkenlik içindedir.
Bellek Uzun Bir Yolculuktur
Çoğu defa çocukluktan başlar. Geçmiş hemen herkes için özlenen ülkedir, yitik cennettir. Bellek çoğu devinimini çocukluktan alır. Pek çok yazar önünde ya da sonunda oraya iner, imgeyi oradan diriltir, sözü oradan başlatır. Acı tatlı anıların çoğu orada tutuludur, tecrübelerin en gizlisi orada saklıdır.
Çılgın Bir Devinimdir Yaşamak Bölümleri
- Virginia Woolf ve Nezihe Meriç’in benzeyen Dünyaları – İki yazarın farklı kültürlerdeki ama ortak duyarlılıklarla örülü kadınlık ve yazarlık deneyimleri açıklanıyor.
- Woolf’un İngiliz edebiyatına en büyük katkısı romanla şiiri birleştirmek olmuştur. Meriç de bilinç akışı ve iç monolog yöntemlerini kullanır.
- Marcel Proust’un Zaman Algısı Üzerinden John Banville’in “Mavi Gitar” Romanını Okumak –
- John Banville’in “yasak aşk” öyküsü gibi okumak mümkünse de Mavi Gitar sahip olma arzusu, insan yüreğinin kırılganlığı, aşk, cinsellik, evlilik ve ihanet üzerine gittikçe derinleşen, hüzün verici bir mizahla örülmüş. Mavi Gitar duygularımızı büyüteç altına yatırıyor.
- Banville ressam veya edebiyatçı olma yol ayrımında, edebiyatçı yanı ağır basar. Ona göre her şeyin yüzeyi ile o şeyin anlamı üzerinde uçurum vardır. Onun için güzellik bir nesnenin yüzeyinde gizlidir.
- Banville “Geçmiş”e olan ilgisi konusunda eleştirmenler onu Marcel Proust’a yakınlaştırıyorlar. Her iki yazar da “zaman”ı nice anın yan yana gelmesiyle oluşan bir kavram olarak ele alır.
- Halbwachs’un “Kolektif Hafıza” Kavramı Üzerinden “Animal Triste”yi Okumak – Toplumsal hafıza kuramıyla bireysel aşk ve kayıp hikâyesini yorumlanır.
- Yazmak Yeniden Yazmaktır “New Boy” – Tracy Chevalier – Shakespeare’in “Othello”sunu yeniden yazan çağdaş bir romanın dönüşümünü incelenir.
- Kafka’nın “Şato” Romanından Saçmalıklar Parodisi Olarak Bürokrasi – Bürokratik düzenin absürtlüğünü Kafka’nın ironik anlatımıyla tartışılır.
- Sovyetler Birliği’nden Sesler “İkinci El Zaman” – Svetlana Aleksiyeviç – Sovyet sonrası bireylerin tanıklıklarıyla tarihsel bir dönemin panoramasıdır.
- Kendini Yenilemeyen Sanat Silinmeye Mahkumdur : “Benim Adım Kırmızı” – Orhan Pamuk’un romanı üzerinden sanatın yenilik ve süreklilik ilişkisi sorgulanır.
- Modern ve postmodern anlat tekniklerini geleneksel değerlerle sentezler.
- “Hayat Bir Kervansaray” Romanında Gündelik Hayatın Yansımaları – Emine Sevgi Özdamar’ın yazar olarak belir özelliklilerinin edebiyata nasıl taşındığı anlatılır.
- Sanatta İmgenin Kullanımı – Görsel ve zihinsel imgelerin sanat eserindeki işlevini tartışmak.
- Yeni Romanın “Nesne Odaklı” Dünyası – Nesnelerin merkezde olduğu anlatı biçimlerini çözümlemektir.
- Marcel Proust Yaşamımızda Nasıl Bir Yer Alır? – Proust’un edebiyatının bireysel ve toplumsal hafızamızdaki etkisini düşünülür.
- W.G. Sebald’ın “Hava Savaşı ve Edebiyat”ı Üzerinden Tarihi Yeniden İnşa Etmek – Edebiyatın savaş sonrası tarih yazımına katkısını irdelenir.
- Düşlerindeki İnsanları Kendine Daha Yakın Hisseden Bir Roman Kahramanı : Emma Bovary – Bovary’nin hayal ile gerçek arasındaki trajik mesafesi ele alınır.
- Kutsaldır Vazife Her Şeyden “Günden Kalanlar” – Kazuo Ishiguro – Görev bilincinin bireysel hayatı nasıl şekillendirdiği incelenir.
- Geleneksel Edebiyatla Bağlarını Koparmış Metinler “Dönsün Koca Dünya”yı Travmatik Yaşantılar Eşliğinde Okumak – Modern anlatının travma ve kopuş üzerinden okunur.
- Evrenin Sessizliğinin Sonsuza Dokunduğu An – Kozmik sessizlik ve insanın varoluşsal yalnızlığı üzerine bir düşünce.
- Erkek Egemen Toplumun Pis Çamaşırları – Patriyarkanın gizlediği sorunları edebiyat üzerinden açığa çıkarılır.
- Emile Zola’nın “Germinal” Romanında İşçi Bilincinin Doğuşu – İşçi sınıfının mücadele ve bilinçlenme süreci roman bağlamında tartışılır.
- Sanat Bir İsyandır; Aynı Zamanda da Her türlü Oyundur – Sanatın hem başkaldırı hem de oyun doğası vurgulanır.
- “Anna Karenina” Romanında Tolstoy’dan Otobiyografik İzler – Tolstoy’un kişisel yaşamının romanına nasıl yansıdığı gösterilir.
- Düşünceler Şöleninden Kısa Notlar – Felsefi ve edebi fragmanlardan oluşan kısa düşünce parçaları yer alır.
- Yüzerlerce Yaşındaki Kastilyalı Don Kişot – Don Kişot’un çağlar ötesi kahramanlığını ve günümüze uzanan etkisi değerlendirilir.
Çılgın bir devinimdir yaşamak; ve biz, Don Kişot misali, kendi yel değirmenlerimizle yüzleşerek insan oluruz.
Çılgın Bir Devinimdir Yaşamak, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Çılgın Bir Devrimdir Yaşamak günümüz için önemli çünkü okuru yalnızca edebiyatla değil, yaşamın kendisiyle yeniden bağ kurmaya çağırıyor. Kitap, farklı yazarların eserlerini karşılaştırmalı biçimde ele alarak hem düşünsel derinlik hem de ruhsal bir sığınak sunuyor.
Eserin Günümüz İçin Önemi Nedir?
- Zaman karşısında diri kalmak: Kitap, çağımızın hızına ve yorgunluğuna karşı “kendini yenilemekten, dünyaya açık gözlerle bakmaktan” söz ediyor. Bu, günümüz insanının tükenmişlik hissine karşı bir panzehir niteliğinde.
- Kitapların güvenli bölgesi: Asal, hüzün ve küskünlük anlarında kitaplara sarılmanın insanı korunaklı hissettirdiğini vurguluyor. Bu yaklaşım, günümüzde artan kaygı ve yalnızlık duygularına karşı edebiyatı bir sığınak olarak konumlandırıyor.
- Metinlerarası yolculuk: Asal, Virginia Woolf’tan Marcel Proust’a, Nezihe Meriç’ten John Banville’e kadar pek çok yazarın eserlerini karşılaştırıyor. Bu, günümüz okuruna farklı kültürler ve dönemler arasında köprü kurma imkânı veriyor.
- Sanatın bütünlüğü: Kitap yalnızca romanları değil, tiyatro ve resim gibi sanat dallarını da ilişkilendiriyor. Bu, günümüzün parçalı kültür ortamında sanatın bütüncül gücünü hatırlatıyor.
- Başucu kitabı niteliği: Eleştirmenler, eserin “bir kaynak kitap” değerinde olduğunu söylüyor. Günümüzde bilgiye hızlı erişim çağında, derinlikli bir rehber olarak öne çıkıyor.
Günümüzle Bağlantı
- Tükenmişlik ve hüzün: Modern yaşamın yoğun temposu, bireyleri sık sık yorgun ve küskün bırakıyor. Kitap, bu anlarda edebiyatın şifa verici gücünü hatırlatıyor.
- Kültürel çeşitlilik: Asal’ın dünya edebiyatını iyi tanıyan bakışı, küreselleşen dünyada farklı sesleri bir arada düşünme imkânı sunuyor.
- Okuma rehberi: Kitap, “hangi ayrıntılara odaklanmalı, nasıl okumalı” sorularına yanıt vererek günümüz okuruna yön gösteriyor
Çılgın Bir Devinimdir Yaşamak, günümüz için önemlidir çünkü edebiyatı yalnızca bir estetik deneyim değil, aynı zamanda ruhsal bir sığınak, kültürel bir köprü ve düşünsel bir rehber olarak sunar. Asal’ın yaklaşımı, modern çağın hızına karşı derinlikli bir okuma ve yaşamı yeniden keşfetme çağrısıdır.
Raşel Rakella Asal
- Doğum ve Eğitim: 1949 yılında İzmir’de doğdu. İzmir Amerikan Kız Koleji’nde aldığı eğitim sırasında yaratıcı yazarlığa ilgisi ortaya çıktı.
- Dil ve Kültür: Fransızca ve İspanyolcayı ileri düzeyde öğrenmek için Lozan, Paris, Besançon ve Royan’da çeşitli dil ve kültür programlarına katıldı. Bu süreçte sanat tarihi ve arkeolojiye dair özel dersler aldı.
- Mesleki Deneyim: Turizm Bakanlığı sınavını kazanarak İngilizce, Fransızca ve İspanyolca dillerinde ülkesel turist rehberliği kokartı aldı. Bu meslek, ona hem kültürler arası bir bakış hem de tarihsel bir derinlik kazandırdı.
- Sanat ve Yazı: Paris’te Louvre Müzesi’nin sanat tarihi seminerlerine katıldı; sanatın farklı disiplinlerini bir arada düşünme alışkanlığı edindi. 1997’de Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda yazarlık ve yazın-felsefe ilişkisi üzerine eğitim aldıBiyografya.
Edebi ve Sanatsal Çalışmaları:
- Romanlar: Cecile adlı romanında Holokost hikâyesini işledi; bu eser, hem tarihsel hem de insani bir yüzleşme niteliği taşıyor.
- Deneme ve Eleştiri: Çılgın Bir Devrimdir Yaşamak kitabında edebiyatı bir yaşam rehberi olarak sunarak, okuru farklı yazarların dünyaları arasında yolculuğa çıkarıyor.
- Sanat Yazıları: 2001’den itibaren sanat üzerine yazdığı makaleleri Yaşamdan Sanata adlı kitabında topladı; bu eser, sanatın toplumsal değişimle ilişkisini irdeleyen bir başvuru kaynağıdır.
Kişisel ve Kültürel Önemi:
- İzmir’de yetişen Asal, kültürel köklerinden beslenerek eserlerinde hem bireysel hem de toplumsal bir hafıza kurdu.
- Onun edebiyatı ve sanat yazıları, yalnızca estetik bir deneyim değil; aynı zamanda toplumsal değişim ve kişisel dönüşüm çağrısıdır.
- Asal, yaşamı bir devrim olarak gören bakışıyla günümüz okuruna, edebiyatın ve sanatın şifa verici gücünü hatırlatıyor.
Raşel Rakella Asal, İzmir’den Paris’e uzanan eğitim ve kültür yolculuğuyla edebiyatı, sanatı ve yaşamı bir araya getiren özgün bir yazardır. Onun biyografisi, yalnızca kişisel bir hikâye değil; aynı zamanda kültürler arası bir köprü ve sanatın dönüştürücü gücünün kanıtıdır.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın