Kendini Bilmek

“Sadece bilge ya da ölçülü bir adam kendini bilir ve ne bilip ne bilmediğini ayırt edebilir… Başka hiç kimse bunu yapamaz.”

Sokrates

Kendini Daha İyi Bilmek

Öz farkındalığa sahip olmak diğer insanların da tıpkı bizimki gibi birer zihne sahip olduklarını idrak etmemizi sağlar. Bunun sayesinde durup kendime, “Bu bana nasıl görünüyor?” sorusu kadar eşit derecede önemli olan “Bu diğer insanlara nasıl görünüyor?” sorusunu da sorabilirim. Diğer insanların zihinleri hakkında düşünemeseydik ve varlıklarını kendimizinkiyle karşılaştıramasaydık edebi romanlar bir anlam ifade etmezdi. Öz farkındalık olmadan, düzenli bir eğitim de olmazdı. Kimin neyi öğrenmesi gerektiğini ve öğretme kapasitemizin olup olmadığını bilemezdik. Yazar Vladimir Nabokov, öz farkındalığın insan ilerlemesi için katalizör görevi gördüğünün fikrini incelikle yakalamıştır:

“Var olmanın farkındalığının farkında olmak. Bir diğer deyişle, sadece ne olduğumu değil; aynı zamanda bildiğimi de biliyorsam, işte o zaman insan türüne aitim demektir. Ardından gerisi de gelir : düşünme gücü, şiir, evrene dair bir vizyon.”

— Vladimir Nabokov

Keskin bir öz farkındalığa sahip olmak geçmişten bu yana bilge ve asil bir amaç olarak görülmüştür. Sokrates, “Sadece bilge ya da ölçülü bir adam kendini bilir ve ne bilip ne bilmediğini ayırt edebilir… Başka hiç kimse bunu yapamaz,”der.

Antik Yunanlar, “kendini bil”, cümlesini önemli bir yazıt olarak Delphi Tapınağı’nın taşlarına kazımıştır. Onlar için, öz farkındalık her zaman devam eden bir süreçti ve ulaşılması gereken bir hedefti. Bu görüş, Orta Çağ dini geleneklerinde yer edinmiştir.

“Tanrı kendini bildiği için, bizler de kendi zihinlerimizi tanımak için zaman harcamalı ve çaba göstermeliyiz. ”

— Saint Thomas Aquinas

Aquinas ve rahipleri sessiz bir şekilde derin düşünerek saatler harcamışlardır. İnanışlarına göre, birlikte yoğun bir şekilde öz düşünüm eylemini gerçekleştirmek Tanrı’nın suretine yükselmenin tek yoluydu.

Öz farkındalığa ulaşmak için çaba gösterme kavramı Budizm gibi Doğu geleneklerinde de kendini gösterir. Aydınlanmanın ruhani hedefi egonun çözülmesidir; böylece, anı yaşayarak daha çok şeffaf ve direkt bilginin zihnimizde yer edinmesine izin veririz. Çin Taozim’in kurucusu Lao Tzu, öz farkındalık kazanmanın en şerefli arayışlarından biri olduğu fikrini “Bilmediğini bilmek en yüksek başarıdır, bilemediğin halde bildiğini düşünmek ise bir hastalıktır,” sözleriyle vurgulamıştır.

Bugün ise, bir sürü internet sitesi, blog ve kişisel gelişim kitabı bize “kendimizi” bulmamızı ve daha çok öz farkındalık sahibi olmamızı öğütlüyor. Hepsinin niyeti iyi. Ancak daha iyi bir öz farkındalığa sahip olmak isterken çoğu zaman öz farkındalığın esasında nasıl işlediğine çok az dikkat ediliyor.

Öz farkındalık bize gelecek için alternatif bakış açıları sağlar. Önümüzdeki yola bakalım…

Ben’i Sorgula
Kategoriler

Bir WordPress.com Sitesidir.

%d blogcu bunu beğendi: