
Bu kitap potansiyelinizi sonuna kadar değerlendirerek kendinizin çok daha iyi bir versiyonu olmanızın, gerçekten de kendi önünüzden çekilmenin yollarını gösteriyor. Bu yollardan geçerek sınırlarınızın dışına doğru keyifli, doyumlu, yaratıcı bir yolculuğa çıkabilirsiniz…
“Şu gerçek ki, yaşamınızda daha fazla sevgi ve mutluluğa, daha büyk başarıya, refaha ve yaratıcılığa doğru yol aldığınızda bu “üst sınır problemi” ile karşılaşırsınız. “
— Gay Hendricks
Merhaba
Bilerek veya bilmeyerek herkes kendine bir “üst sınır” belirler. Yapabileceğim budur üst sınırı… Peki, insan kendine koyduğu yapay sınırları aşarsa ne olur?
Bütünlükten Yoksun Olmak
Üst sınırınızı tehdit ettiğiniz , hatta aştığınız her durumda, kendinizi aşağı çekmenin en kolay yollarından biri de bütünlüğünüzü zedeleyecek bir harekette bulunmaktır. En yaygın kullanılan bütünlük ihlalleri yalan söylemek, anlaşmalara uygun hareket etmemek ya da bilgi gizlemektir. Tüm dikkatinizi, üç davranış üzerinde odaklandığınız zaman Üst Sınırınızı aşmak ve Deha Bölgenizde kendinize bir yer edinmek konusunda çok büyük adımlar atabilirsiniz.
İşe öncelikle bütünlük kavramının pratik düzeyde günlük hayatımızın gerçekleri ile ilişkisini anlayarak başlayalım. Pek çok kişi, bütünlük kavramının soyut bir erdem olduğunu düşünür ve bu yaklaşım bir ölçüde doğrudur. Diğer, yandan bütünlük kavramı çok daha somut temellere de dayandırılabilir. Bütünlüğü soyut bir kavram değil, bir fizik konusu olarak ele aldığınızda aslında yerçekimi gibi su götürmez bazı bilimsel güçlerle kol kola hareket ettiğini görürsünüz.
Maneviyat işin içine girmeden çok önce , bütünlük sözcüğü, tam olmak ya da eksiksiz olmak gibi tanımlarla açıklanabilir.
Bütünlük içinde olmak, tam ve eksiksiz olmak demektir. Bütünlük içinde olmamak ise, ihlal ettiğiniz bazı şeylerin eksiksiz olmanızı engellediği ya da hayatınızdaki bazı boşlukların tamamlanmanızı önlediği anlamına gelir.
Bütünlük kavramını bu şekilde fiziksel bir konu olarak değerlendirmek, bu kavramı soyut bir erdem olarak açıklamaktan çok daha pratik bir bakış açısı kazandırabilir. Erdemler, iyi ya da kötü , doğru ya da yanlış bir tartışmaya çok açık bazı yargılar üzerine kuruludur. Fizik ise bir şeyin gerçekleşip gerçekleşmediğine bakar, var olup olmadığına değil. Bütünlük konusuna fizik bakış açısıyla yaklaşmanın günlük hayatımızdaki değerini bir örnekle açıklayalım:
İnsanlar arasındaki iletişimin aslında bir enerji alışverişi olduğunu düşünün. Kendi iç benliğinizle olan iletişiminizle olan iletişiminizi de aynı şekilde değerlendirebilirsiniz. Herhangi bir bütünlük ihlali bu enerji akışını sekteye uğratabilir, aynı küçük bir çakıl taşının bahçedeki hortumun ağzını tıkaması ve suyun akmasını engellemesi gibi.
Bütünlüğe Doğru İlk Adım, Kendi Hikayenizi Keşfedin...
- Hangi durumlarda kendimi bütünlükten uzaklaşmış hissediyorum?
- Beni, kendimi tam ve eksiksiz hissetmekten uzaklaştıran şeyler neler?
- Kendime hangi önemli duygularımın farkına varma iznini vermiyorum?
- Hayatımın hangi alanlarında tüm gerçeği olduğu gibi anlatmıyorum?
- Hayatımın hangi alanlarında sözlerimi tutmadım / tutamıyorum?
- ……….. ile ilişkimde kendimi tam ve eksiksiz hissedebilmek için ne yapmalı, ne söylemeliyim?
Kendi Önünüzden Çekilin, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgi’yle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın