Yeter Ki İste, Deepak Chopra

Mucizelerin varlığına uyum sağladığımızda hayat bir anda hayal edemeyeceğiniz kadar heyecanlı, şaşırtıcı bir deneyime dönüşecektir. Ama onları görmezden gelirseniz fırsatları kaçırırsınız. Mesele mucizeleri fark edebilmekte! Eğer fark etseydiniz ne yapardınız? Ve bir şekilde kendi mucizelerinizi düzenleyebilme şansınız olsaydı, hangilerini seçerdiniz?

“Tesadüf mutlak alandan gelerek niyetlerimizi ve hayallerimizi hayata geçirmek amacıyla ilerleyeceğimiz yolda bize rehberlik eden mesajlardır.”

— Deepak Chopra

Tesadüfün Sonsuz Gücünü Siz Yönetin

Merhaba

Yazar, eğitimci ve doktor Hindistan’da tıp eğitimi gördü. Transandantal meditasyonla, Ayurveda olarak bilinen ve “hayat bilgisi” anlamına gelen eski Hint şifa geleneğine ilgi dutmaya başladı. Geleneksel tıbbın kendisi için büyüsünü yitirmesinin peşi sıra işinden ayrıldı ve etkili bir Ayurveda uygulayıcı olan Maharishi Mahesh Yogi’yle birlikte Maharishi Ayur-Veda Produkts İnternational’ı kurdu. Burada bir dizi bitkisel vitamin, çay, yağ ve koku üretti.

Bir süre sonra bu uygulamalarına eşlik eden kitaplar yazmaya başladı.

1995’de Chopra Merkezi’ni kurdu. Başkanlığını yaptığı bu merkezde, beden, zihin ve ruh sağlığıyla ilgili eğitim programları uygulmakta.

Yeter Ki İste, kitabı iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm “Sınırsız Potansiyelin Vaatleri”, İkinci Bölüm “Kaderin Yolunu Çizmek“. Bu kitapta tesadüflerin sonsuz gücünden yararlanarak, arzularınızın kendiliğinden gerçekleşmesini sağlamak için gereken temel uygulamalar var. Bu teknikler, özellikle sutralar, dünyanın en eski bilgelik geleneklerinden biri olan Vedanta’dan gelir. Sanskrit’te “veda” kelimesi “bilgi” anlamına gelir. Vedanta tüm bilgilerin zirvesi veya sonudur. Başka bir deyişle, Vedanta Veda’nın öz’üdür.

Eğer mucizelerin olabileceğini bilseydiniz, hangi mucizeleri dilerdiniz?

Mucizeler her gün gerçekleşir.” Ve öyle sandığınız gibi uzak diyarlardaki bir kasabada veya dünyanın ta öte ucundaki kutsal bir mekânda değil, hemen yanı başımızda, günlük yaşantımızın tam da içinde gerçekleşirler. Mucizeler saklandıkları gizli kaynaklarından bir baloncuk misali aniden çıkıverir, etrafımızı envai çeşit fırsatlarla donatır ve sonra da geldikleri gibi birdenbire yok oluverirler. Onlar günlük yaşantımızın kuyrukluyıldızlarıdır adeta. Gökyüzünde ne vakit kayan bir yıldız görsek kendimizi sihirli bir olaya tanık olmuş sayarız. Oysa onları sihirli kılan şey olayın nadiren gerçekleşmesi değil, bizlerin bu olaya nadiren tanık olmamızdır. Aslında atmosfer sürekli kayan yıldızlarla doludur. Ne var ki bizler gün ışığının gözlerimizi kamaştıran etkisiyle onları çıplak gözle seçemeyiz. Kayan bir yıldız gece dahi olsa, ancak berrak bir gökyüzünde doğru noktaya bakıyorsak seçebiliriz.

Her ne kadar mucizeleri sıra dışı olaylar olarak tanımlasak da, mucizeler de aynen kuyrukluyıldızlar gibi her gün algı dünyamızdan hızla gelir geçerler. Bizler ise ya —kendi kaderimizin karşımızda duran mucizelerin ayırdında olabilmek ile olamamak arasındaki hassas dengeye bağlı olduğunu bilemediğimiz için önümüzden geçip giden mucizelere -kayıtsız kalırız ya da tepki veririz. Mucizelerin varlığına odaklandığımızda hayat aniden baş döndüren bir deneyim, hayal ettiğimizden çok daha harikulade ve heyecan verici bir hal alır.

Bir mucizeye tanık olsanız bu durumun farkına varabilir misiniz? Veya farkına vardığınızı düşünürsek nasıl tepki verirsiniz? Ve bir şekilde karşınıza çıkan fırsatlara hükmetme gücünüz olsaydı mucizelerden hangisini seçerdiniz?

Senro Kaderi Yaşamak

Senkro kadere giden yola refaha kavuşmak İçin, daha anlamlı ilişkiler bulmak İçin veya kariyerimizde başarılı olmak İçin çıkabilirsiniz. Senkro kader bunu sizin için yapabilir. Fakat senkro kaderin son amacı bilincinizin sınırlarını genişletmek ve aydınlanmanın kapısını açmaktır. Yolculuğun tadını çıkarın. Her aşama Yeni harikalar, dünyayı yaşama ve algılamada yeni yollar yaratır. Senkro kaderi  bir tür yeniden doğum veya uyanış olarak düşünün. Uyanık halin derin uykudan çok farklı ve heyecanlı olması gibi, altıncı ve yedinci bilinç hallerine uyanmak da yaşayabileceklerinizi genişletir. Senkro kader yoluyla evrenin amaçladığı kişi olabilirsiniz; arzu kadar güçlü, ruh kadar yaratıcı. Tek gereken kozmik dansa katılma isteği ve ruhun mucizelerini arama arzusu.

Bu mucizeler hayatınızın bir parçadır olarak artmaya başladığında senkro kaderin daha derin bir olgunun belirtisi olduğunu fark etmeye başlarsınız. Bu derin olgu kimliğinizde bir değişimdir ve gerçekte kim olduğunuza uyanmaktır. Güç, dış görünüşün ötesini görerek bu şeylere önem vermez, görmezlikten gelir. O istikrarlı sabit bakışını onların ötesinde bulunan Işık’ta tutar. O, bir parçası bulunduğu ışıkla birleşir. O kendini görür. Sizin kendinizin ortaya çıktığı ışığı getirir. Karanlıkta, orada olmayan bir benlik algılarsınız. Güç, sizinle ilgili hakikattir , Zayıflık , Tanrı’nın ışık olmasını kararlaştırdığı yerde karanlığın hüküm sürdüğü , gücün dağılması İçin, sahte olarak tapınılan ve çok sevilen bir puttur. Gerçek siz, kişi değildir bunu anlarsınız. Gerçek siz, kendinizi özdeşleştirdiğiniz insanın, diğer tüm insanların ve var oldukları çevrenin birlikte ortaya çıkıp birlikte geliştirdikleri zeka alanıdır. Artık evrenin ayrı ve farklı partiküller toplamı olduğunu düşünmezsiniz.; evren , kendinizi şu anda özdeşleştirdiğiniz , kişilik ve düşüncelerin, diğer tüm kişilikler ve onların düşüncelerinin , tüm olaylar ve ilişkilerin karşılıklı bağımsız oldukları tutarlı, ayrılamaz bir bütündür. Siz, evrenin tüm şekil ve olgularıyla ortaya çıktığı gizemsiniz. Bu farkındalık ortaya çıktığında, ölüm korkusu dahil tüm korkuların kaybolur, bilgi ölümsüzleştir, kişisel benlikten evrensel benliğe dönüşüm gerçekleşir. Güneşin ışık yaydığı gibi sevgi yayan bir varlık haline gelirsiniz. Sonunda yolculuğunuz başladığınız yere vardınız. 

Yeter Ki İste, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgi’yle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: