
Jean-Paul Sartre’ın ünlü yapıtı Sözcükler, Türkiye’de ilk kez Bertan Onaran’ın bu çevirisiyle Şubat 1965’te De Yayınevi tarafından yayımlandı. İkinci basımı da gene aynı yayınevince 1969’da yapıldı. Türk okurları böylece Sartre’ı ve Sözcükler’i tanımış oldu. ..
“Kuşaklar çatışmasında, çocuklarla yaşlılar genellikle aynı amaç uğrunda birleşir: birinciler mucizeler yaratır, ikincilerse bu mucizeleri çözümler. “
— Jean Paul Sartre
Merhaba
Jean-Paul Charles Aymard Sartre, Fransız yazar ve düşünür. Felsefi içerikli romanlarının yanı sıra her yönüyle kendine özgü olarak geliştirdiği Varoluşçu felsefesiyle de yer etmiş; bunların yanında varoluşçu Marksizm şekillendirmesi ve siyasetteki etkinlikleriyle 20. yüzyıl’a damgasını vuran düşünürlerden biri olmuştur. Sartre, bir anlatıcı, denemeci, romancı, filozof ve eylemci olarak yalnızca Fransız aydınlarının temsilcisi olmakla kalmamış, özgün bir entelektüel tanımlamasının da temsilcisi olmuştur.
1939 yılında II. Dünya Savaşı başlayınca Fransız ordusuna meteorolog olarak hizmet vermeye başladı. 1940 yılında Almanlar tarafından yakalanıp 9 aylığına hapse atılmasının sonrasında Direniş hareketine katıldı. Sinekler adlı ünlü oyunu bu koşullarda yazıldı ve sahnelendi. Aynı şekilde, Varlık ve Hiçlik adlı kendi felsefesini açıkladığı ünlü yapıtı da bu sırada yazıldı (1943).
1945 yılında öğretmenliği bıraktı ve “Les Temps Modernes” adlı edebi-politik dergiyi çıkarmaya başladı. Kitaplarının neredeyse tümü edebi ve politik sorunları işleyen kuramsal metinler olarak şekillendi. Sartre, savaş sonrası dönemde ise özellikle politik etkinlikleriyle öne çıkmaya başladı. Soğuk savaş dönemi boyunca birçok eleştirisine rağmen Sovyetler Birliği’ni desteklemiş, Fransa’nın Cezayir’e karşı yürüttüğü savaşa karşı çıkmıştır. Çıkardığı dergi, bu bağlamda yoğun bir etkinlik göstermiştir.
Sözcükler, birçoklarınca Jean-Jacques Rousseau’nun ünlü İtiraflar’ıyla kıyaslanmıştır. Sartre’ın 59 yaşında kaleme aldığı ve alışılmış özyaşamöykülerinden apayrı bir nitelik taşıyan bu kitap, bir yazarın kendi çocukluk çağını görülmemiş bir cesaretle yorumlaması açısından bir başyapıttır. Şaşı ve ufak tefek olduğu için yaşıtlarınca dışlanan küçük Sartre’ın “sözcükler”e sığınması ve kendisini dışlayan dünyayı düşlerinde yeniden yaratmaya çalışması, edebiyat ve felsefeyle yaşamı boyunca sürecek aşk ilişkisinin derinliklerdeki ipuçlarını bağrında taşır. Aslında Sartre, Sözcükler’de, çocukluk anılarından yola çıkarak edebiyatın ve dilin insan yaşantısındaki yararını keşfeder ve değerlendirir.
Dünya iyi kurulduğuna göre , bundan daha basit ne olabilir?
Güzelsin diyorlar bana ve ben de buna inanıyorum. Bir süreden beri , sağ gözümde beni tek gözlü ve şaşı kılacak bir leke taşımaktayım, ama henüz bir şey belli değil. Annemin renkli kalemlerle rötüş ettiği yüzlerce fotoğrafım çekilmekte. Bunlardan geriye kalmış olan birinde pembe, sarışın, kıvır kıvır saçlıyım, yanaklarım yuvarlacık ve bakışlarımda , yerleşik düzene karşı nazik bir saygı var; ağız ikiyüzlü bir büyüklenme ile şişkin : değerimi biliyorum.
Gerçek çocukların ağzından çıkar. Daha doğaya pek yakın olan çocuklar , rüzgarın ve denizin yiğenleridir: anlamasını bilenlere, onların mırıl mırıl sözleri geniş ve derin dersler verir.
“Okumanın” ve “yazmanın” yeniden gündeme geldiği bugünlerde, yirmi yıl önceki okurlar gibi, günümüzün okurlarının da Sözcükler’i büyük tatlar alarak okuyacaklarına inanıyorum.
Sözcükler, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgi’yle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın