Milton Erickson, “Sesim seninle her yerde” Telkin Hikayeleri

Milton H. Erickson’un Telkin Hikayeleri- hastalarına ve dünyanın dört bir yanından kendisine gelen öğrencilerine anlattığı hikayeler- dahice ve büyüleyicidir. Onlar, ikna sanatının olağanüstü örnekleridir.

“Hayat size acıyı zaten getirir. Sizin sorumluluğunuz neşeyi yaratmaktır.”

— Milton Erickson

Merhaba

Sidney Rosen, “İlk kez, 1963 yılında Palo Alto’daki Zihinsel Araştırma Merkezi’nde yazar ve editör olarak çalışmaya başladığımda Erickson’un müthiş kullanımlarının farkına vardım” der.

Erickson ‘un tedavi eden ile şair, bilim adamı ile ozanı arasındaki çizgide bulunuluşunun alışılmamış tarzından dolayı, onun yaptıklarını tarif edebilmek zordur.

Milton H.Erickson, çağımızın en etkili hipnoterapisti olarak kabul edilmektedir. Terapisinin bir kısmını telkin hikâyelerinin kullanımı oluşturmaktadır. Şok, sürpriz ve konfüzyon yollarıyla bol miktarda soru, kelime oyunu ve şakayla insanların içinde bulundukları durumu başka bir bakış açısıyla görmelerine yardım etmiştir.

Sydney Rosen, M.D. hipnoterapi ve psikoterapide Eriksoniyen yöntemlerinin dünyaca meşhur bir öğreticisidir. New York Milton H.Erickson Psikoterapi ve Hipnoz Derneği’nin kurucu başkanlığını yapmış ve artık emekli olmuştur.

Milton H.Erickson, telkin hikâyelerinden birinde şöyle yazar:

Ailesinin avlusuna gelen bir at hikayesi. Atın tanıtıcı herhangi bir işareti yoktu. Erickson atı sahiplerine geri vermeyi istedi. Bunu yapmak İçin de ata bindi ve onu yola çıkardı ve atın istediği yolu seçmesine müsaade etti. Yalnızca at yoldan ayrılıp da otlamaya veya bir araziye girmeye kalktığında müdahale etti. Bir kaç mil sonra at bir komşunun avlusuna vardığında, komşusu Erickson’ a “Bu atın buradan geldiğini ve bizim atımız olduğunu nereden biliyorsun? ” diye “Ben bilmiyordum, ama at biliyordu. Tüm yaptığım onu yolda tutmaktı. ” diye yanıtladı. 

Gerçek yolun başlangıcına dönmek genellikle yararlıdır. 

Milton Erickson hayatından, “Yarın Bir Başka Gün” hikayesinde ise şöyle yazar:

“Kırk dönümlük bir araziyi kazıp çapalayarak bir yaz harcadım. Babam toprağı sonbaharda ve ilkbaharda tekrar sürdü ve yulaf ekti. Yulaflar çok iyi büyüdü ve çok iyi bir ürün almayı umduk. Yazın sonuna doğru, bir perşembe akşamı, ürünün nasıl gelişmekte olduğunu görmeye, ne zaman hasat edeceğimizi tespit etmeye gittik. Babam yulafların saplarını inceleyip “Evlat” dedi. “Dönüm başına 300 değil en az 900 kiloluk bir hasat olacak. Ve hafSen sadece içe dönersin, içe dönmek zorunda kalacaksın da: dışarıdaki yolculuk sona erdi. Dış dünyada erişilebilecek her şeye erişildi.

Mutlu Mutlu yürüyüp 35 40 tonluk yulafı ve Bunun ekonomik olarak bizim için ne demek olduğunu düşünüyorduk. Hava atıştırmaya başladı. Bütün bir perşembe gecesi yağdı. Bütün bir cuma günü, bütün bir cumartesi günü, bütün bir pazar günü yağdı ve pazartesi sabah erken saatlerde yağmur dindi. Suyun içinden geçerek araziye vardığımızda arazinin dümdüz olduğunu gördük. Arazi tümüyle düzdü ve ayakta duran bir tane bile yulaf sapı yoktu. 

Babam “Umarım yeterince yulaf olgunlaşmıştır, böylece yeniden sürgün verebilir. Bu şekilde sonbaharda hayvanlar İçin yeterince yeterince yeşil yemimiz olu, gelecek yıl başka bir yıldır” dedi. “

Bu tema yarının bir başka gün olduğu, güneşin yine doğacağı , ne olursa olsun dünyanın sonunun olmayacağı , ne kadar dümdüz olduğunuzu hissederseniz hissedin yeni filizler ve sürgünler olacağını anlatıyor. 

“Hikaye anlatma”da Erickson şüphesiz ki çok eski bir geleneği izliyordu. Çok eski zamanlardan beri hikayeler; kültürel değerleri, töreleri ve ahlaki değerleri aktarmanın tek yolu olarak kullanılmıştır. Tatlı bir şeyin içine yerleştirilmiş acı bir hap çok daha yutulabilir. Direk olarak verilen bir ahlak dersi akıldan çıkabilir, fakat öğüt verme ve yönlendirme, merak uyandıran, eğlenceli ve ilgi çekici bir şekilde anlatılan bir hikayede gizlendiğinde kabul edilebilir hale gelir. Bu amaçla, Erickson hikaye anlatırken; mizahın kullanılması, tıbbi, psikolojik ve antropolojik gerçeklerle ilgili ilginç bilgilerin bulunması gibi birçok etkili hikaye anlatım yöntemi kullanırdı.

Sesim Seninle Her Yerde, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgi’yle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: