
Lynda Dahl bize, On Bin Fısltı’da bilinçli yaratılışın ardındaki yapıyı anlatıyor, arzuları gerçekleştirmek için pek teknik sunuyor ve yaratılış ve bilincin altındaki metafiziksel çerçeveye dair daha ileri anlayışlar sunan öyküler anlatıyor.
“Yaşamının ve dünyanın sorumluluğu senin ellerinde.
Bu, dış bir etken tarafından üzerine yıkılan bir yük değil.
Sen kendi hayallerini ve kendi fiziksel gerçekliğini oluşturuyorsun.
Sen ne isen, dünya da o. O, yalnızca onu oluşturan içsel benliklerin fiziksel materyalleştirilmiş hali.”
— Seth
Merhaba
Bilinçli yaratılış, bir fiziksel gerçeklikte, onun için oluşturan kurallarla yaşamayı öğrenmektir. Tüm yaratılışı, bilinci destekleyen bir evrensel yapı içinde doğal yaşamak için biraz süslü bir ifade olabilir. Bilinçli yaratılışın tek amacı, yaşamlarımızda neyin mümkün olup neyin mümkün olmadığına dair sınırlayıcı inançlardan kurtulmak ve elimizin altındaki yeni bilgiyle yıldızlara ulaşmaktır. Aslında temelde, isteklerimize ulaşmak için kendi gerçekliğimizde bilinçli hareket etme konusunda uzman olmak demektir.
Bilinçli yaratılışı tarif etmek o kadar da zor değil; onun inceliklerini anlamak biraz daha karmaşık. Yaşamdan istediğimizi bilinçli bir şekilde yaratmak, düşünce sistemini baştan aşağı yenilemeyi, yıllarca gerçek olduğuna inandığımız şeyden 180 derece ters tarafa dönmeyi gerektiriyor. Bizler, olayların bizim dışımızda, şansla, kaderle ya da başka insanların tercihleriyle gerçekleştiği fikrine öyle inandık ki bu inancın geçerliliğini sorgulamadık bile. Oysa bu ciddi anlamda güçlü ve kısıtlayıcı bir varsayımdır. Kendimize verebileceğimiz en nefes kesici armağan, bizim, kendi yaşamları üzerinde tam bir kontrole sahip küçük harfle başlayan tanrılar olduğumuz gerçeğidir. Bu perspektiften bakarsak, koşullarımızı radikal bir biçimde değiştirmemize izin verecek bir düşünce platformu oluşturabiliriz.
Yaşadığımız olaylar konusunda sorumluluk almaya karar verdiğimizde, dünyanın kalıplaşmış düşünce sisteminin ötesine geçeriz. Onların kendi bireysel acizliklerine olan inancı, her gazete okuduğumuzda, televizyon izlediğimizde ya da onların konuşmalarını dinlemediğimizde bizi sarsar. Eğer siz koşulların kurbanı olduğunuz fikrine inanmak istiyorsanız, buyurun. Günümüz dünyasında araçlar sonsuz ve sabittir. Buna da metafiziksel unsurlar da dahil. Bu yüzden, kitabın geri kalanında pek çoğumuzun yapacağı şey, kabullenmeye koşullandırıldığımız inançlara olan hipnozumuzu kırmak ve düşünce şeklimizi değiştirmektir.
On Bin Fısıltı, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın