Edebiyat Nedir?, Jean Paul Sartre

“Varlık ve Hiçlik” adlı felesefe denemesiyle, zamanında pek çok tartışmaya yol açan Jean Paul Sartre, yayınlandığı dönemde Varlık ve Hiçlik kadar yankı uyandıran ve en çok tanınan edebiyat eleştirisi kitabı olan Edebiyat Nedir? ’de şiir, edebiyat, resim, heykel ve müziği aynı sınıfa koyuyor. Öte yandan da gazete, dergi ve filmleri ima ederek edebiyatın ölmekte olduğunu savunuyor.

“Yazar konuşan bir kişi’dir; O gösterir, kanıtlar, buyurur, reddeder, çagırır, yalvarır, söver, inandırır, aşılar. Herhangi bir etki uyandırmıyorsa da ozana dönüşmez: Konuşan ama hiçbir şey söylemeyen bir düzyazı yazandır olsa olsa.”

— Jean Paul Sartre

Merhaba

Jean-PauI Sartre, Edebiyat Nedir? adlı yapıtında yazarlara şu ana soruları yöneltmektir:

“Başkalarına aktarılacak kadar değerli bir şeyiniz var mı?” “Hangi amaç uğruna yazı yazıyorsun?” “Ne gibi bir işe giriştin ve neden bu iş yazmayı gerektiriyor?”

Bu sorular, yazmanın birbirine bağlı, iç içeliği olan birtakım öğelere dayandığını göstermektedir. Bu öğeleri “yazma” terimleriyle şöyle adlandırabiliriz: Konu, amaç, söyleyeceklerimiz söyleme düzeni (plan).

Yaratıcı yazmada olsun, öğretici yazmada olsun başarıIı ve etkili bir yazı yazabilmek için bu öğeleri tanımak zorundayız. Yazımızın bir beğeni düzeyi yaratması, bu öğelerin dengeli bir biçimde kullanılmasına bağlıdır.

Herkesin kendince nedenleri vardır: Kimisi için, sanat bir kaçıştır; kimisi içinse fethetmenin yolu. Ama insan bir keşiş kulübesine de, deliliğe de, ölüme de kaçabilir; silahlarla da fethedebilir. Peki o zaman neden yazıyor, kaçışlarını ve fetihlerini neden yazı aracılığıyla gerçekleştiriyor? Çünkü yazarların çeşitli ereklerinin ardında hepsinde ortak olan daha derin daha dolaysız bir seçim vardır. Biz de bu seçimi aydınlatmaya çalışacağız ve tam da bu yazma seçimi adına yazarlardan güdümlü olmalarının beklenmesinin gerekip gerekmediğini göreceğiz.

Algılarımızın her birine insan gerçekliğinin “açığa çıkarıcı” olduğu bilinci eşlik eder, demek istediğim o ki varlık o bilinç aracılığıyla “var olur” ya da insan şeylerin kendilerini açığa çıkarmasını sağlayan araçtır; dünyada oluşumuz birçok ilişkinin doğmasına neden olur, şu ağacı göğün şu parçasıyla ilişkilendiren biziz; bin yıllar önce ölmüş şu yıldız, şu dördün ve şu karanlık ırmak bir manzaranın birliğinde bizim sayemizde açığa çıkar; kara parçalarını düzenleyen şey arabamızın, uçağımızın hızıdır; edimlerimizin her birinde dünya yeni bir yüzünü gösterir bize. Ama varlık algılayıcısı olduğumuzu bilmemize karşılık, varlık üreticisi olmadığımızı da biliriz.
Sanatsal yaratıcılığın başlıca gerekçelerinden biri kesinlikle dünya karşısında önemli olduğumuzu duyumsama gereksinimidir.

Yaratıcılık ancak okumada tamamlanabildiğine, sanatçı başladığı işi tamamlama görevini bir başkasına bırakmak zorunda olduğuna, yapıtı için kendisinin çok önemli olduğunu yalnızca okurun bilinciyle kavrayabildiğine göre, her, edebi yapıt bir çağrıdır. Yazmak demek benim dil aracılığıyla başlattığım açığa çıkarma işini nesnel varoluşa yönlendirsin diye okura çağrı yapmak demektir. Yazarın neye çağrı yaptığı sorulursa, verilecek yanıt basittir. Estetik nesnenin kendini göstermesine yetecek neden asla kitapta bulunmadığından, kitap yalnızca bu nesnenin üretilmesine yönelik birtakım talepler içerdiğinden, yazarın zihninde de yeterli neden olmadığından ve içinden çıkamadığı öznelliği nesnelliğe yönelişin nedenini açıklayamadığından, sanat yapıtının ortaya çıkışı önceki Verilerle açıklanamayacak yeni bir olaydır. Bu yönlendirilen yaratıcılık da mutlak bir başlangıç olduğuna göre, okurun en katıksız haliyle özgürlüğü onu gerçeğe dönüştürür. Böylece, yazar yaptığı işin üretimine katkı sağlasın diye okurun özgürlüğüne başvurur.

Edebiyat Nedir? 20.yüzyılın en etkili düşünür ve yazarlarından olan Jean Paul Sartre’nin 1940’ların sonlarındaki kültleşmiş kitaplarından. Kuram ve eylem adamı niteliklerini birleştiren, yazar aydın kimliğiyle yaygın bir etki uyandıran Sartre, döneminde tartışmalara yol açan bu kitabında edebiyat kavramını “yazar”, “yazarın görevi” ve “okurun konumu” üzerinden üç ayrı kategoride ele alıyor.

Yazarı, çağının dünyasına sırt çevirmeyen, yaşadığı dönemin gerçeklerinden, çıkmazlarından esinlenerek tavrını ve eylemini belirleyen aydın olarak görüyor. Bireyin kökten özgürlüğünü savunan varoluşçuluğun bu büyük sözcüsü, okurlarını özgürleşme sürecine taşıması gereken aydının görevini “yazarken değiştirmek, yazarken özgürleştirmek” diye tanımlıyor, Edebiyata “güdümlülük” kavramı açısından yaklaşırken Aydınlanma Çağı’nın aydınını övüyor, XIX. yüzyılın burjuva ahlakını dayatan yazarlara ateş püskürüyor. Sartre’ın edebiyatı olduğu kadar yazarı da sorgulayan bu kült metni, “Her insan herkes karşısında her şeyden sorumludur,” diyen Dostoyevski’nin sözlerini doğruluyor.

Sartre’ın bu zihin açıcı kitabı, yeni çevirisiyle tekrar okurlarla buluşuyor.

Edebiyat Nedir?, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

“Edebiyat Nedir?, Jean Paul Sartre” için bir cevap

  1. erhantigli2014 Avatar
    erhantigli2014

    Reblogged this on erhanca.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: