Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsiz üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense, ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım?
— Mina Urgan
Merhaba
Mina Urgan’ın “Bir Dinozorun Anıları” kitabındaki en güçlü ve en çok alıntılanan pasajlardan biridir. Urgan’ın yaşama, ideallere ve özellikle ahlaki duruşa dair tavizsiz tutumunu açıkça yansıtır.
Bu sözler, 1990’ların sonunda yazılmış olmasına rağmen bugün de bireyin sistemle olan ilişkisine dair çok şey söyler. Modern toplumun dayattığı “başarı”, “uyum” ve “tüketim” kavramlarına karşı bir aydının vicdani isyanıdır.
“Bir Dinozorun Anıları” Mina Urgan’ın 1998 yılında yayımlanan otobiyografik eseridir. Hem bir edebiyat profesörü hem de çevirmen olarak tanınan Urgan, bu kitabında hayatını, tanıdığı edebi ve siyasi şahsiyetleri, Türkiye’nin kültürel dönüşümünü ve kendi dünya görüşünü samimi, mizahi ve eleştirel bir dille anlatır.
URGAN‘ın anılarından babasıyla ilgili bölümü okursanız, anıların gerçekliği konusunda bir düşünceye sahip olabilirsiniz:
Anılarıma başlarken, her şeyden önce, gençliğin bir mutluluk, yaşlılığın ise bir mutsuzluk dönemi olduğu mitosunu yıkmak istiyorum. Gençliğin mutluluğu, gençlerin kendileri dışında nerdeyse herkesin inandığı koca bir yalandır.
Anıların beni ilgilendiren yanı sahihliğidir, bir de zalim bir ironi, hem yazara, hem yazarın anlattığı kişilere yönelmiş.
Urgan babasını şöyle anlatıyor:
Babamın şiirlerini okuyunca, fena halde bozuldum. Adalar Şairi diye bilinen Tahsin Nahit hiç de iyi şair değil. Ama ne yapsın ki zavallı delikanlı? İnsan Türk şiirinin en berbat grubuna yani Fecriâti’ye bağlanınca, kötü şairliğe mahkumdur nasıl olsa.
Necip Fazıl ile Ahmet Haşim Portreleri Ustaca Yazılmış
Mina Urgan “Bir Dinozorun Anıları’nda açık yürekli, yalın ve naif bir dille anlatıyor; kendini, çevresindekileri ve bir coğrafyada olan biteni… Halide Edip, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Atatürk ve başka pek çok isimle zenginleşmiş bir ömrü…
Mina Urgan’ın anılarını bazen coşkuyla bazen buruklukla ama hep gülümseyerek okuyacaksınız.
İngiliz edebiyatı duayenimiz Mina Urgan, bu kez anılarıyla, bir yaşama ustası olarak karşımızda.
Oğuz Atay’ı ayaküstü ve o kadar az gördüm ki, onunla ilgili ancak bir tek izlenim edindim; Koskocaman bir kediye benziyordu tıpkı. Çok kocaman ve çok güzel bir kediye öyle benziyordu ki, ona elimi uzatınca “miyaaav” diyeceğini sandım. Miyavlayacağı yerde “tanıştığımıza memnunum” deyince şaşırıp kaldım.
Urgan, Atay’la derinlemesine bir dostluk yaşamamış olsa da, onu bir anlık karşılaşmadan bile unutulmaz ve şiirsel bir benzetmeyle tarif eder.
- Benzetme gücü: Oğuz Atay’ı “koskocaman ve güzel bir kedi”ye benzetmesi, hem Urgan’ın edebi üslubunu hem de Atay’ın içine kapanık, hüzünlü ama derin mizah taşıyan ruhunu güzelce yansıtır.
- Beklenmedik mizah: “Miyavlayacağı yerde ‘Tanıştığımıza memnunum’ deyince şaşırıp kaldım” cümlesi, hem Urgan’ın esprili anlatım tarzına bir örnek, hem de Atay’ın alışılmadık kişiliğine dair imgesel bir izlek sunar.
- Gözlem gücü: Kısa bir karşılaşmadan bu kadar etkili bir izlenim çıkarabilmek, Urgan’ın güçlü gözlem yeteneğini gösterir.
Bu satırlar, kitabın genel havasını da yansıtır: İçtenlik, zekâ dolu ironi ve edebi zarafet…
Mina Urgan’ın anılarını bazen coşkuyla bazen buruklukla ama hep gülümseyerek okuyacaksınız…
Bir Dinazorun Anıları, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Bir Dinazorun Anıları,, Mina Urgan’ın doğumundan itibaren 20. yüzyıl Türkiye’sinde yaşadığı dönüşümleri anlatır. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki İstanbul entelijansiyası, dönemin siyasi gelişmeleri, edebiyat çevreleri ve Urgan’ın kişisel anıları iç içe geçmiştir. Kitapta yer alan bazı dikkat çekici bölümler:
- Çocukluk ve Gençlik Yılları: Urgan, dönemin aydın çevrelerinde geçen çocukluğunu renkli anekdotlarla anlatır.
- Üniversite Hayatı ve Akademik Kariyeri: Edebiyat profesörü olarak yaşadıkları, öğrencileriyle ilişkileri, çeviri çalışmaları ve yazarlığına dair bilgiler verir.
- Dostluklar ve Tanıklıklar: Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Orhan Veli gibi isimlerle olan anılarını paylaşır.
- Siyasi Görüşler: Sosyalist dünya görüşünü açık yüreklilikle savunur ve Türkiye’deki siyaseti cesurca eleştirir.
- Neden Önemlidir?
- Kadın bir aydının gözünden 20. yüzyıl Türkiye’sini anlamak açısından kıymetlidir.
- Mizahi, akıcı ve sade diliyle geniş bir okur kitlesine ulaşmıştır.
- Kitap yayımlandığında büyük ilgi görmüş ve kısa sürede çok satanlar listesine girmiştir.
- Devamı niteliğinde “Bir Dinozorun Gezileri” adlı bir kitap daha yayımlanmıştır.
Mina Urgan Hayatı ve Kariyeri
Mina Urgan, (1 Mayıs 1915, İstanbul- 15 Haziran 2000, İstanbul), Türk İngiliz edebiyatı profesörü, yazar, filolog, çevirmen ve sosyalist siyasetçi.
İngiliz edebiyatının en önemli eserlerini Türk edebiyatına kazandırdı. Thomas Malory, Henry Fielding, Balzac, Aldous Huxley, Graham Greene, William Golding, John Galsworthy ve Shakespeare’in eserlerini çevirmenin yanı sıra yazdığı Bir Dinozorun Anıları ve Bir Dinozorun Gezileri isimli iki kitabıyla da okuyucudan büyük ilgi gördü. Urgan, “Elizabeth Devri Tiyatrosunda Soytarılar” adlı çalışmasıyla doçent ve 1960’ta profesör oldu. Aynı yıl, Türkiye İşçi Partisi’ne girdi ve İngiliz edebiyatı profesörü olarak sürdürdüğü öğretim üyeliğinden 1977 yılında emekli oldu. Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin kurucu üyeliğini yaptı. 15 Haziran 2000 günü, 85 yaşında öldü. Çalıştığı İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü onun anısına her yıl bir öykü yarışması düzenlemektedir.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın