
Sevgisiz bir gelişim, ötekinin elinden insanlığı alan bir zorbalığa dönüşüyor.
“Şiddet insan ruhunun en karanlık köşelerinden biri. Hem bireyin kendisine hem de çevresine zarar veren, sökülüp atılması gerekirken yeşertilen nefret tohumunun yol açtığı bir insanlık lekesi.”
— Arno Gruen
Merhaba
Sosyal psikolojinin en yetkin isimlerinden Arno Gruen‘ün son kitabı Demokrasi Mücadelesi, toplumsal şiddetin kaynaklarını bireyler üzerinden inceleyen önemli bir çalışma.
Şiddet yeni bir olgu değil. Şiddet, tahakküm ve mülkiyet temelinde var olduğu için tüm “büyük uygarlıkların” besleyip büyüttükleri şeyin bir parçası. İnsani değerlerin küçümsenmesinin yanı sıra dişil olanın ve çocuklarımızın çocukluğunun küçümsenmesi de buna eşlik ediyor. Gelelim, bu uygarlıkların teknik alanlardaki gelişimi, çok az sayıda insanın dünyayı Tanrı adına yıkıma terk etmesini ve ölümü zafer olarak kutlamasını sağlıyor.
Şiddetin bu ölçüsüzlüğü, kendi anlamımızı yitirme tehlikesine de yol açıyor. Böylelikle içimizdeki boşluk, ya genel duygusuzluk ve depresyonun, ya da daha fazla şiddet üretmenin kaynağı haline geliyor. Çünkü bu iç boşluk pek çok kişide, ancak hayali bir büyüklükle özdeşleşerek kurtulabileceğini umduğu bir anlam yoksunluğu yaratıyor.
Sevgisizlik beynin yapısal gelişimini etkiliyor. Fred H.Gage La Jolla’daki Salk Enstitüsünde sevgi dolu uyarımların gelişmekte olan organizmada beyin hücrelerinin sayısını artırdığını ortaya çıkardı.
Sevgisiz bir gelişim, ötekinin elinden insanlığı alan bir zorbalığa dönüşüyor.
Dünya düşman olarak algılanır, tehlikeli görüldüğünden yeniye güven duyulmaz stres durumunu dengeleyen serotonin azalır, bu da sinirliliğin artmasına ve şiddetin ortaya çıkmasına yol açar.
Yaşanan olumsuz gelişmelerin nedeni itaattir.
Duygudaşlık temelinde sahici bir kimlik geliştirebilen insanlar daha farklı davranırlar.Ama itaat duygudaşlığı bastırıyorsa bu mümkün değildir.
Peki, “Ne yapmalı?”
Şiddet, insan ruhunun en karanlık köşelerinden biri. Hem bireyin kendisine hem de çevresine zarar veren, sökülüp atılması gerekirken yeşertilen nefret tohumunun yol açtığı bir insanlık lekesi. Sosyal psikolojinin en yetkin isimlerinden Arno Gruen’ün son kitabı Demokrasi Mücadelesi, toplumsal şiddetin kaynaklarını bireyler üzerinden inceleyen önemli bir çalışma. Dünya çapında yapılan çeşitli araştırmalara dayanarak vardığı sonuçlar, özellikle milliyetçilik temelli şiddetin nasıl bir salgın olduğunu çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Demokrasi Mücadelesi, her gün gazetelerde, haberlerde, sokaklarda karşımıza çıkan şiddetin, hatta bazen içimizde yükselen öfkenin kaynağına inebilmek, onu anlayabilmek için mutlaka okunması gereken bir kitap.
Demokrasi Mücadelesi, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın