
Kendinize ait küçük bir zaman diliminde yaşıyorsunuz ancak o zaman dilimi, yalnızca kendi yaşamınız değil, sizinkiyle eş zamanlı olarak devam eden tüm yaşamların özetidir… Ne olduğunuz ise tarihin bir ifadesidir…
“Bilinçli olarak düşünen bir insanın kafatasından beyninin içine bakabilseydik ve en uygun heyecanlanma yeri berrak olsaydı, durmadan şekil ve biçim değiştiren ve karanlıkla çevrelenmiş, az ya da çok derin, hemisferin kalan kısmını sarmalayan büyüleyici bir şekilde dalgalanan sınırları ile parlak bir noktanın beyin yüzeyindeki oyunlarını görürdük. “
— Ivan Pavlov
Merhaba
İnsan Olma, konuşma, anlayış, insan ilişkilerinin anlamını hatırlayanlar burada mı?
Bu kitabı hem bir kılavuz hem de bir davetiye olarak kendimizi travma gerçeğiyle yüzleşmeye, en iyi nasıl tedavi edeceğimizi araştırmaya adamak ve toplum olarak kendimizi travmayı önlemeye çalışmak için bir davetiye olması için yazıldı.
Yeni Bir Anlayış
1990’lı yılların başından bu yana beyin görüntüleme araçları, bize travma yaşayan bireylerin beyninde gerçekten neler olduğunu göstermeye başlamıştır. Bunlar, travmadan kaynaklanan hasarı anlamada gerekli kanıtları sağlamış ve tamamen yeni onarma yolları formüle etmeye yönlendirmiştir.
Ayrıca, bu dayanılmaz deneyimlerin en içteki duyumlarımızı ve kimliğimizin özü olan fiziksel gerçeklikle ilişkimizi nasıl etkilediğini de anladık. Travmanın yalnızca geçmiş bir zamanda gerçekleşen bir olmadığını öğrendik; o aynı zamanda zihinde, beyinde ve bedende iz bırakmaktadır. Bu etkinin devam eden sonuçları insan organizmasının şu anda nasıl yaşayacağını da belirler.
Travma, zihin ve beyin üzerinde kökten bir değişim yaratır ve algılarımızın yönetilmesini yeniden düzenler. Yalnızca nasıl düşündüğümüzü ve ne düşündüğümüzü değil aynı zamanda düşünme kapasitemizi de etkiler. Travma kurbanlarına yardım etme de, başlarına gelenleri tanımlayacak kelimeleri bulmalarının çok anlamlı olduğunu keşfettik ancak bu genelde yeterli değildir. Yaşadıklarını öyküleştirerek anlatma davranışı, her an tacize ya da saldırıya uğramaya hazır bir şekilde tetikte bekleyen bedenlerin hormonal ve fiziksel tepkisini mutlaka değiştirmez. Gerçek değişimin meydana gelmesi için bedenin tehlikenin geçtiğini öğrenmesi ve şimdiki anın gerçekliğinde yaşaması gereklidir. Travmayı anlama arayışımız bizi, yalnızca zihnin yapısını anlama konusunda değil aynı zamanda kendini iyileştirme süreçleri hakkında da farklı düşünmeye yöneltti.
Travmanın ardından, dünya farklı bir sinir sistemiyle deneyimleniyor. Hayatta kalanın enerjisi, artık yaşamın akışına katılma pahasına ruhsal kaosu bastırmaya odaklanıyor. Katlanılmaz psikolojik tepkilere karşı kontrol edebilme çabası, fibromiyalji, kronik yorgunluk ve diğer otoimmün hastalıkların da arasında bulunduğu çeşitli fiziksel belirtiler olarak sonuçlanabiliyor. Bu da travma tedavisinde neden tüm organizmayı, bedeni, zihni ve beyni bir bütün olarak ele almamız gerektiğini açıklıyor.
“İyileşmenin kökeni… sevgi dolu, uyumlu ve kendine hakim bir kişinin kalbinde, zihninde var olma ve anlaşılma algısında yatmaktadır.”
— Diana Fosha
- Aynı frekansta buluşmak, bağlanma ve uyum nasıl gerçekleşir?
- Nasıl insan oluruz?
- Yaşadığımızı nasıl anlarız?
- Duygu sağırlığı nedir?
- Gerçek olmak nedir?
- Sevginin bununla ne ilgisi var?
- Problemler ne zaman gerçekten çözüme dönüşür?
“Bedenlerimiz, anılar taşıyan metinlerdir ve bu nedenle hatırlamak, reenkarnasyondan farklı değildir.”
— Katie Cannon
Sosyal değişimin en büyük örneklerinin travmayla ilgili çok iyi kişisel bilgileri vardır. İleriyi gören kişilerin yaşam öykülerini okuyun, içgörülerin ve tutkularının yıkımlardan doğduğunu göreceksiniz.
Aynı şey toplumlar için de geçerlidir. En etkili ilerlemeler travma deneyimlerinden sonra ortaya çıkmıştır. Travma artık günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biridir ve buna etkili bir şekilde tepki verebilecek bilgilere sahibiz. Bildiklerimizi uygulamak kendi seçimlerimizdir.
Beden Kayıt Tutar, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatmak için.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın