ZIHINDEN MADDEYE, DAWSON CHURCH

ZİHİNDEN MADDEYE kitabı, yaratmak için bireysel sorumluluklarını üstlenen insan türünün, bütün dünyayı değiştirecek potansiyele sahip olduğunun altını çiziyor.

“Farkındalığın uyanışı yavaş yavaş uykudan uyanıp günlük realitenin gittikçe daha çok farkında olmak gibi bir şey. Yani sadece uyanmakta olduğumuz bir günlük realite!”

— Maxwell Cade, Uyanmış Zihin

Merhaba

Aklınızda ne var ve onunla nasıl bir maddesel dünya yaratabilirsiniz?

Kendi hayatınızda ve çevrenizdekilerin hayatlarında sağlık, bereket, mutluluk ve esenlik yaratma kapasitesine sahip olan muhteşem bir beyniniz ve bilinciniz var. Bilinciniz tahmin edebileceğinizden çok daha güçlü.

Çoğumuz, zihnimizin maddeyi yaratabildiğini fark edemediğimiz gibi, yeteneğimizin sadece minicik bir parçasını kullanıyoruz. Bu kitap, kendiniz ve çevrenizdekiler için bilinçli olarak
oluşturabileceğiniz süper gücünüzü kontrollü bir şekilde dizginlemek hakkında. Zaten düşünceyi maddeye çeviriyorsunuz, bunu her gün farkında olmadan yapıyorsunuz. Şimdi artık bunu sistematik olarak, bilinçli bir şekilde yapmanın zamanı geldi.

Zihnin maddeyi yarattığı kavramı metafizik değil, biyolojik bir sav. beyninizin, bilincinize tepki olarak maddeyi nöron ve sinaplar formunda nasıl yarattığını kendiniz deneyimleyeceksiniz. Bilinç ve madde çevrenizdeki alanlarla etkileşime girer, sonuç ise maddesel realitedir.

Maddeyi oluşturmak için bilincinizi bilinçli olarak, size dışarıdan tesadüfe dayalı olarak gelen yoluyla değil, içeriden akan niyet yoluyla kullanmaya başlayacaksınız. Realiteyi dünyanın iyiliği için oluşturan bilinçli insanlar topluluklarının ve iyilik için çalışan muazzam yaratıcı bir toplumun parçası olduğunuzu keşfedeceksiniz. Zihin ve maddenin geleceğine hoş geldiniz!

Sonsuz Akıldan Maddeyi Yaratmak

Bütüne baktığımızda enerjinin maddeyi oluşturduğunu görüyoruz. Artık dünyanın manyetik alanından bize yakın kişilerin kalplerinden üretilen alanlara kadar enerji alanlarına gömülmüş olduğumuzu, organlarımızın ve hücrelerimizin de enerji alanlarının bulunduğunu biliyoruz. Bu alanlar niyete ve şifa enerjisi verenin faaliyetlerine göre değişiyorlar ve o şifa veren kendimiz olabiliyoruz.

Hastalıkların, henüz madde seviyesine gelmeden önce bir kişinin enerji alanında göründüğünü ve vücutlarımızı oluşturan suyun da çevresindeki enerji alanlarına karşı çok duyarlı olduğunu biliyoruz. Ses frekansının maddeyi değiştirdiğini ve atom altı parçacıkları gözlemlemenin bile davranışı değiştirebildiğini de öğrendik.

Sonuç olarak enerji, şifa sağlama niyetiyle uygulanırsa onu genellikle madde izliyor. Enerjiyle şifa sağlama konusunda yapılmış olan binden fazla çalışma, enerjinin hem psikolojik haller (anksiyete ve depresyon) hem de ağrı ve otoimmün hastalıklar dahil, bütün fiziksel semptomlar üzerinde de etkili olduğunu kanıtlıyor.

Şifa için çıkarım şu ki, enerji alanlarımızı değiştirdiğimiz zaman, maddesel vücudumuzun hücreleri tepki veriyor.

Bilim, enerji alanını maddenin epifenomeni olarak kabul ediyordu, ancak şimdi kanıtlar, maddenin enerjinin bir epifenomeni olduğunu öne sürüyor. Şifa için çıkarım şu ki, enerji alanlarımızı değiştirdiğimiz zaman, maddesel vücudumuzun hücreleri tepki veriyor.

Albert Einstein, enerjinin maddeye olan bağlantısını kavramış; onun ünlü “E=mc2“denkleminde, E enerjiyi, m ise maddeyi temsil ediyor. İkisi dengede. Einstein diyor ki; Madde dediğimiz şey, duyular tarafından algılanması için titreşimi son derece düşürülmüş enerjidir. Aslında madde yoktur.”

Materyalist olarak kalmayı seçebiliriz. Hayatlılarımızda dengesizlikler, duygularımızda rahatsızlıklar ve vücutlarımızda hastalıklarla karşı karşıya kalıp, hap kullanır, ameliyat olur veya kendimizi daha iyi hissetmek için dinlendirici ilaçlar ararız.

Ancak benim gibi enerji yolunu da seçebilirsiniz. İnsanlar enerjisel olarak değiştikleri zaman, madde hemen onu izler. İnsan olmanın kaçınılmaz mücadeleleriyle yüzleşince Einstein’ın tavsiyesine uyup, denklemin E kısmını değiştirebiliriz. Basit, etkili ve hoş bir şekilde enerji seviyesinde çalışmak bizi maddenin zorbalığından kurtarır. Sorunlarımıza etkiden ziyade sebep seviyesinde uygulama yaparız.

Odaklanmamızı maddeye olan düşkünlükten kurtarırsak, enerjideki doğal aklı algılarız. Bağımsız bilincin seviyesine geçmek, “sonsuz aklın yerel olmayan alanı”ndaki sonsuz olasıkları sunar.

“Yerel olmayan evrensel alan”la uyumlandığımız zaman sonsuz olasılıkların alanlarıyla temas sağlarız. Artık, maddedinin sunduğu olasılıkların sınırlı alt kümesine bağlı değilizdir. Bu etkileşim, su moleküllerinden nöronlara kadar bedenlerimizdeki hücreleri şekillendirir ve maddesel şeklimizi sonsuz bilincin alanındaki sonsuz olasılıklara uyumlar. Tamamen farklı yaşamlar yaratmamız mümkünken, kendimiz burada yaşamaya bağlayıp maddesel düşüncenin kısıtlanmalarına bağımlı kalıyoruz.

Beynin enerji alanları ile nöral yolların maddesi, sürekli olarak gelişen bir dans halindedirler. Bilinç değişince beyin dalgaları da değişir, devreye farklı nöral yollar girer.

Siz ve ben şu anda düşüncelerimizle çevremizdeki dünyayı yaratıyoruz. Ve bu her an gerçekleşiyor…

Zihinden Maddeye, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: