
Kadim Türk bilgeliğine on bin yıldır düşman olan bir konsey! Türklüğün var olduğu ve mührünü vurduğu her yerde, Türk’ün karşısına çıkan bir teşkilat! Konseyin en belirgin izi, Atatürk’ün ağzından çıkan bir cümlede ve Göktürk geleneklerine göre inşa edilen Anıtkabir’de sırlanmıştı.
“Onlar, fırsat bulsalar beni de öldürürler…”
— MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Merhaba
İnsanın sırdaşının bedeninde de bir karşılığı vardır.
İçsesin muhafızı damarlarımızda alan kandır. Kan’ın bir hafızası vardır. İçsesin kadim hafızası… Bu sebepledir ki, tüm kadim bilgiler damarlarımızda akan kanın sırrını araştırıp durmuşlardır.
Sırdaşımıza sahip çıkmak; kanımıza ve dolayısıyla kadim hafızamıza sahip çıkmak demektir.
En doğru tabirle, yaratıcının bize emaneti olan sırdaşımıza sahip çıkabilmek; yeryüzündeki en büyük direniş ve başkaldırıdır! Çünkü sırdaşımızın bize emanet edildiği günden bu yana, onu katletmek için fırsat kollayan kadim bir teşkilat vardır.
Bu kadim konseyin adı Onlar Konseyi’dir. Konsey, Kan’a ait sırrın peşindedir. İnsan ile ona içsesinden hitap eden sırdaşının arasındaki bağı kesmek için bu sırrın peşindedir.
İçsesimiz bir daha bize hitap edemeyecek şekilde susturulmak istenmektedir.
Kısacası konseyin hedefi insan denen ırkı ortadan kaldırıp, yeni bir canavar nesil yaratmaktır.
Konseyin bu hedefini günümüzde dahi hala tam anlamıyla gerçekleştirememesinin nedeni Türklerdir.
Onlar Konseyi’nin bu kadim gayesine karşı; evrende insana emanet edilen sırrı korumakla görevlendirilen kavim Türklerdir. İnsanlık düşmanını tanırken; muhafızına da sahip çıkmalıdır!
Bu sırrı bilen birçok Türk büyüğü tarih sahnesinde iz bırakmıştır.
Atatürk, insana emanet edilen sırdaşa ait deruni ilme ve bilgeliğe vakıf olduğu içindir ki, “Ey Türk istikbalinin evladı!” diyerek haykırdığı cümleyi “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” diyerek bitirmiştir.
Kadim Türk bilgeliğine on bin yıldır düşman olan bir konsey!
Türklüğün var olduğu ve mührünü vurduğu her yerde, Türk’ün karşısına çıkan bir teşkilat!
Konseyin en belirgin izi, Atatürk’ün ağzından çıkan bir cümlede ve Göktürk geleneklerine göre inşa edilen Anıtkabir’de sırlanmıştı.
Platon, bir devleti yönetecek gizli bir teşkilatı anlatırken, mavi kaftan giyen 10 kişiden bahsetmişti. Homeros İLYADA’da Truva Savaşı’nı kazananlara 10 kişilik konsey demişti. Atina’da ve Roma’da cumhuriyeti kuran teşkilatın ismi antikçağ tarih kitaplarında 10’lar Konseyi olarak ifade edilmişti.
Hz. İbrahim’e sorun çıkaran 10 kişi ve kavim Tevrat’ta; Hz. Yusuf’u kuyuya atarak “Biz çok güçlü bir heyetiz” diye böbürlenen 10 isim Kuran’da; Musa’nın kavminin Sina Çölü’nde kırk yıl dolaşmasına neden olan, vahye karşı gelen 10 kavmin liderinin durumu ise İncil’de elçiler vasıtasıyla anlatılmıştı.
Fatih’e 41 kez suikast düzenleyen Venedik merkezli teşkilatın ismi 10’lar Konseyi idi. Floransa’da Rönesans dönemini başlatan yapının ismi Machiavelli tarafından gururla 10’lar Konseyi olarak ilan edilmişti. Westminster Projesi ile İngiliz Krallığı’nı ele geçiren yapı, tarihi belgelere 10’lar Konseyi adı ile yazılmıştı. Osmanlı’ya Sevr’i dayatan, Paris Barış Konferansı’nı yöneten grubun ismi 10’lar Konseyi idi.
10’lar Konseyi KaBaRa inancı, cinayet ritüelleri, kullandığı sembol ve peşinde olduğu Kan’a ait sır ile birlikte tarihte ilk kez deşifre ediliyor…
Baran Aydın, son kitabının arka kapağından işte böyle sesleniyor. Düşünüyorum da böyle değerli kitaplar neden en çok satanlar listesinde yer almaz.
10’lar Konseyi, Baran Aydın, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatmak için.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz.
Bir Cevap Yazın