İnanan Aynanız Kim?
Mükemmeliyetçiyle savaşırken kendimizi yaratıcı, yetenekli ve genişlemeye yatkın biri olarak bize yansıtan biri bu savaşta en etkili yandaşımızdır. Hayatınızda size “inanan ayna” olabilecek kim var? Hayatınızda kim bir işi denemenin onu kusursuz yapmaktan daha önemli olduğunu söyler? Bu özelliklere sahip birden fazla kişi var mı? Sizi desteklemesi için sizin “inanan aynanız” kim?
Kendini temizlememiş kimse sana berrak bir ayna olamayacaktır…
Etrafındaki insanların samimi birer gönül yolcusu olduklarından emin ol. Böyle birini ya da birilerini bulmak oldukça güç.
Kendini bilmek için kitap “ayna” olacaktır…
Zihnin karanlığa kalbin aydınlığa gölge düşürdüğünde ayna işlevini yitirir.
Birine ayna tutmak istiyorsan kalbini sevgiye açtığından emin olmalısın…
Öyleyse biliniz ki kalp cilâlanmış parlak bir aynadır; hiçbir zaman pas tutmaz. Ancak bir gün bile kendi haline bırakılırsa o zaman paslanır. Nitekim Peygamber aleyhisselam şöyle buyurmaktadır: “Hiç kuşkusuz kalpler de tıpkı demirin paslandığı gibi paslanırlar. Bu hadisin devamında şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki kalbin cilası, Allah’ı zikretmek ve Kur’an’ı tilavet etmektir, okumaktır. ” Fakat bu, onun yani Kur’an’ın zikrü’l-hakîm olmasından dolayıdır. Buradaki pastan maksat kalbin üzerinde hurma renginde bir şeyin oluşması değildir; fakat eğer kalp Allah’ın ilminden bedel olarak sebepler ilmine bağlanırsa ve Allah’tan başka şeylerle meşgul olursa, işte kalbin Allah’tan başkasına bağlanması kalbin üzerinde meydana gelen bir paslanmadır. Çünkü böyle bir bağlanma ve meşguliyet o kalp üzerinde Hakk’ın tecelli etmesine engel olur .
İBN ARABİ
Kalbler ebeni olarak, fıtraten temiz kalmaya, cilalanmış vaziyette, saf, tertemiz olmaya devam eder. Dolayısıyla İlahi Hazretin tecelli ettiği her kalp, kırmızı yakut olması yönünden, zatı tecellidir. İşte, olgunlaşmış, keşif sahibi, alim bir kalp de böyledir.
“Onu idrak etmek ancak” O’nun cömertliğiyle, keremiyle ve bağışıyla mümkündür…
Allah bize onu anlamayı nasip etsin. Allah öğretendir…
Anahtar Alanlarını Dönüştürmek İçin Sorularım
1. Yaratıcı enerjimi nasıl kullanıyorum?
2. İçsel yeteneklerimi nasıl ifade ediyorum?
Blog’da Neler Var?
Kendini bilmek, yani hakiki şifa, bilgi ile olur… Çünkü; Gökyüzündeki ve yeryüzündeki en büyük şifacı, bilgi enerjisidir… Hiçbir şifa, şuurlara aktarılacak hakiki bilginin meydana getireceği yüksek kuvvetten daha kuvvetli değildir…
Sadıklar Planı
-
İnsan “Demir” Gibi Oluyor, Yasemin Emre
Kitap Yazmak
Benden daha bilgece felsefeyle uğraşan birçok insan gördüm, ama felsefeleri sanki kendilerine yabancı gibiydi. Herkesten daha bilge olmak istediklerinden, evrenin işleyiş düzenini, gözlerine ilişiveren herhangi bir makineyi sırf meraktan inceleyen biri gibi inceliyorlardı. İnsan doğasını bilgiççe konuşabilmek için inceliyorlardı, kendilerini tanımak İçin değil; çalışmalarının amacı başkalarını eğitmekti, kendi içlerini aydınlatmak değil. İçlerinden çoğu bir kitap yazmak istiyordu, kitap nasıl olursa olsundu, yeter ki kabul görsündü. Kitapları yazılıp basıldığında onu başkalarına kabul ettirmek ve kitap saldırıya uğradığında çürütülmesin diye doğru mu, yanlış mı olduğuna bakmadan onu savunmak dışında kitabın içeriğiyle ilgilenmiyorlardı. Bana gelince, öğrenmeyi istediğimde bu kendimi bilmek içindi başkalarına öğretmek için değil; başkalarını eğitmeden önce insanın kendisi için öğrenmesi gerektiğine her zaman inandım.
Jean Jacques Rousseau
Hakkında
Ben, Yasemin Emre
Aslında Kalemimle Düşünüyorum…
Kalem verdiği enerjiyle yeni hikayelerin, sözlerin, şiirlerin doğumunu müjdeler. Kalemin dostluğu sayesinde, kalpler hissedilenler, kimlik bulur.
Yazar, yazma eyleminde kendi olmaktan çıkar. Hipnoz olmuşçasına kalemin büyülü dansıyla, satırları oluşturur. Çoğunlukta el düşünür, hikayeler üzerinde, kelimeler sorumluluk alır. Bazen devrilirler birbirlerinin üzerine.
Hazır sorumluluk demişken, sadece kelimelerin sorumluluğu değil, yakından uzağa çevremizdeki her şeye karşı sorumluyuz.
Sorumluluklarımızdan biri de, herkesin özel yaşantısına saygımızın olması. Kişi hakkında bilinenler ya da bilinmesi gereken, tamamen kişinin kendisine aittir.
Yazıların tümü, yaşamda oluşan güçlü soruların, cevapları niteliğinde.
Cevapların, içinde kendinizi, bulduğunuz satırlar varsa ne mutlu bana. Kalem ayna olmuş, düşündürdüğü her satırda.
Önce değerlerin, hayata getirdiği düzen, sonra yaşamdaki bireylerin değerleri.
Bu yürüyüşte karşılaşacağınız her yazı “olmak istenilen yere ”gelmeye çalışırken, yaşanılanlardır.
Sevgiyle okuyunuz…
Yazmak yolunda ışık tutan iki kelime tutku ve sabır.
Devam eden yolculuğumla ilgili ilham verici öykülerle dolu e-posta bültenime abone olun.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.