Bu kitap, önceden çizilmiş, ortak bir kaderin yazgısından çıkarak bir Birey olmak adına izlediğim yolun himayesidir. Bu öze dönüş yolculuğunda, O’luşumun en karanlık köşelerindeki ölümcül ağırlığı söküp atmak gibi altından kalkılması son derece imkansız gözüken, bütün yıkıcı düşüncelerimi, negatif duygularımı, ikinci el inançlarımı ve fikirlerimi terk edebilmek için insanüstü bir çaba göstermek zorunda kaldım.
— Stefano D’anna
Merhaba
Bu kitaba dokunduğum günlerde, henüz içimde taşıdığım sessiz bir misafirin —kanserin— varlığından habersizdim. Ancak sonrasında yaşadığım her şey, sanki bu kitabın satırlarında çoktan yazılmış gibiydi. “Tanrılar Okulu” bana sadece düşünmeyi değil, hayatta kalmayı ve yeniden var olmayı da öğretti. Kendi Bireysel Devrim’imin temelleri o satırlarda atıldı.
Eve dönüş yolunda yürüyüş yaparken Suadiye D&R mağazasından içeri çekilirken buldum kendimi. Kitap raflarını incelerken, içsel olarak en çok satanlar bölümüne gittim. Karşımda “Tanrılar Okulu” kitabı duruyordu. Kitabı elime aldım ve arka kapağını çevirdim. Stefano D’anna okura arka kapaktan şöyle sesleniyordu:
“Hayat; tıpkı bana yaptığı gibi, sizi de mengenede soluğunuz kesilinceye kadar sıktığında, sizi içinden çıkamayacağınız hayal kırıklıkları uğrattığında ve hiçbir çıkış yolu bulamadığınızda… işte ancak o zaman bu kitap, bir anda elinize geçecek ve sizi bulacaktır. Böylece Bireysel Devrim’iniz için, bir insanın hayal edebileceği en büyük maceraya hazır olduğunuzu bileceksiniz. Bütünlüğünüze ve yolunu kaybettiğiniz cennetinize yeniden kavuşmak.”
Bu kitap “Dreamer” diye adlandırdığı akıl ermez bir varlık’la karşılaşmasının hikayesini anlatıyor. Düşlediği Okulu anlatıyor. Okul, Rönesans Çağ’ından ilham alarak güzelliğin, yaratıcılığın ve kusursuzluğun arayışında olmalı, köklerini Klasik Çağ’ın derinliklerine, Plato ve Plutarco’nun düşüne salmalıydı.
Bu kitap Stefano D’anna’nın hayat hikayesidir. Zayıf düşmüş ve yenilmiş bir insanlığın simgesi olan sıradan bir insanın hikayesi ve kurtarılışımızın, yeniden doğuşumuzun mümkün olduğunun bildirgesidir. Özüne geri dönüş yolculuğu, kaybolmuş bütünlüğün arayışında yeni bir göç demektir. Bu arayış, kaderini değiştirmek isteyen bütün insanlara açıktır.
Stefano D’anna’nın amacı yol göstermek ve insanları kendi yolculuğunuza çıkmanız için zorlamaktır. Bu yol, tıpkı akıntıya karşı yüzen somon balığının izlediği yol gibi korkutucu ve muhteşem, zor ve keyifli, yorucu ama bir o kadar da gereklidir.
Tek Çıkış Yolu, İnsanın Kendisidir
İnsanın hayatında olup biten her şeyin asıl sorumlusu kendisidir. Kişiyi bugüne koşullar değil, kişinin kendi kararları getirmiştir. Ve karşısına çıkan tüm aksilikler; korkularının, karamsarlığının ve kendisine olan özgüvensizliğinizin somut bir yansımasıdır.
Tanrılar Okulu kitabında Prof. Stefano D’Anna, bu gerçekleri kendi yaşamından ve düşünsel tecrübelerinden yola çıkarak güçlü bir şekilde ifade ediyor. Kitapta gerçekleşen olaylarda düş ve gerçek kavramını iç içe geçiren yazar, böylece okurlarına tam olarak şu mesajı veriyor:
“Gerçeklerin düşlere yön vermesi kadar, kurulan bütün düşler de gerçekleri inşa ediyor.”
Geçmişin Gerçekliğinden Gelen Bir Hayal
Hayatı tüm hızıyla yokuş aşağı giden bir adam… Başarısız bir sosyal yaşam, gelgitli ilişkiler, unutulmayan pişmanlıklar… Ve bir gün bu adam zavallılığının son sınırına kadar dayanmışken, birden karşısında baştan sona gerçeğe bürünmüş bir hayal görüyor. Bu hayal, onun gerçekleri düş penceresinden görmesini sağlayarak kişisel devrimine ön ayak oluyor.
Kendisine “Dreamer” adını veren bu hayali varlık, aslında adamın kanserliyken yüzüstü bıraktığı ve tek başına ölmesine göz yumduğu eski eşinden başkası değil. Ancak onun aksine “Dreamer“, somut varlığından sıyrılmış olsa dahi adama yardım eli uzatıyor. Artık bir eski eşten çok adamın yaşamında ulvi bir öğretmen olarak yer alan “Dreamer“, hayattaki çeşitli olgulara dair kurduğu diyaloglarla, kahramanın yaşam yolculuğunda ilerleyeceği çizgiyi kendisinin belirlemesini sağlıyor…
Tanrılar Okulu, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Stefano D’Anna’nın kitabındaki karakterlerin aslında onun kendi iç dünyasının, deneyimlerinin ve dönüşüm sürecinin farklı yansımaları olduğunu görmek, eserin derinliğini ve anlamını daha da artırıyor. “Dreamer” gibi figürler, sadece dışarıdan kurgulanmış karakterler değil, D’Anna’nın kendi hayatındaki parçalar, içsel rehberleri ya da hesaplaşmaları olarak okunabilir. Bu, kitabı sadece bir anlatı olmaktan çıkarıp, yazarın kendi varoluş yolculuğunun bir aynası haline getiriyor.
Eserin Günümüz İçin Önemi Nedir?
“Tanrılar Okulu” günümüz için büyük bir öneme sahip çünkü modern insanın yaşadığı içsel krizlere ve anlam arayışına doğrudan hitap ediyor. Hızla değişen, yüzeyselleşen ve tüketim odaklı dünyamızda, bireyler sıklıkla kendilerini kaybolmuş, yalnız ve amaçsız hissediyorlar. Stefano D’Anna’nın eseri, bu durumla yüzleşmek ve özüne dönmek isteyenlere bir rehber sunuyor.
Kitap, insanın kendi bireysel devrimini yapması gerektiğini; yani kendi gerçekliğini, hayallerini ve kaderini bilinçli şekilde yaratması gerektiğini vurguluyor. Bu mesaj, kişisel sorumluluğun önemini hatırlatırken, okuyucuyu korkularıyla yüzleşmeye, sınırlarını aşmaya ve daha özgür, yaratıcı bir yaşam sürmeye davet ediyor.
Ayrıca “Tanrılar Okulu” sadece bir kurgu ya da felsefi anlatı değil; yaşamın derinliklerine inen, ruhsal dönüşüm için somut adımlar sunan bir yol haritası. Bu nedenle, bireysel farkındalık ve içsel dönüşüm arayan herkes için günümüzde hâlâ güncel ve yol gösterici bir eser olmaya devam ediyor.
Stefano D’anna Hayatı ve Kariyeri
Stefano D’Anna, İtalyan akademisyen, yazar ve eğitimci olarak kişisel gelişim alanında iz bırakan önemli isimlerden biridir. Özellikle Tanrılar Okulu (The School for Gods) adlı eseriyle uluslararası alanda tanınmıştır.
Eğitim Hayatı: D’Anna, Napoli Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden “Cum Laude” (yüksek onur) derecesiyle mezun olmuştur. Daha sonra London Business School’da ITP programını tamamlayarak yüksek lisans eğitimini almıştır. Ayrıca Milano Katolik Üniversitesi‘nde İletişim Sosyolojisi alanında doktora yapmış ve birinci sınıf onur derecesiyle mezun olmuştur.
Kariyeri: Profesyonel yaşamına çok uluslu şirketlerde üst düzey yönetici olarak başlayan D’Anna, Alfa Romeo, Olivetti ve FIAT International gibi büyük firmalarda çalışmıştır. İş dünyasındaki deneyimlerini daha sonra akademik platformlara taşıyan D’Anna, European School of Economics (ESE) adlı yükseköğretim kurumunu kurarak eğitime yön vermiştir. Londra merkezli olan ESE’nin New York, Roma, Floransa, Milano ve Madrid gibi şehirlerde kampüsleri bulunmaktadır.
Edebi Çalışmaları: D’Anna’nın en bilinen eseri olan Tanrılar Okulu, bireysel dönüşüm ve içsel uyanış temalarını işleyen felsefi bir romandır. Kitap, yayımlandığı günden itibaren 12’den fazla dile çevrilmiş ve kişisel gelişim alanında büyük ilgi görmüştür. D’Anna, aynı zamanda çeşitli bilimsel makaleler yazmış ve dünya genelinde çok sayıda seminer ve konferansa konuşmacı olarak katılmıştır.
Telif Tartışmaları: D’Anna’nın vefatının ardından, Tanrılar Okulu kitabının telif haklarına dair tartışmalar gündeme gelmiştir. Kitabın yazarlığı konusunda Stefano D’Anna‘nın kardeşi Elio D’Anna ile bazı hukukî anlaşmazlıklar yaşanmış, bu konu basına ve mahkemelere yansımıştır.
Ölümü: Stefano D’Anna, 2014 yılında İtalya’nın Como kentinde kanser tedavisi gördüğü sırada hayatını kaybetmiştir. Ardında, hem iş hem de düşünce dünyasında iz bırakan önemli bir miras bırakmıştır.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın