“Uzun yüzyılların elemli sonuçları sonunda bizim milletimizde de böyle bir etki doğurdu. Tam bir güvenle söyleyebilirim ki, milletimiz baştanbaşa böyle bir uyanışa erişmiş olan, tam ve yetkin bir millet halindedir. Açıklıkla ve büyük bir övünçle ilan ederim ki, milletimiz ulusal benliğini idrak ve bunu bütün dünyaya ispat etmiştir. Milletimiz son zaferleri hep bu özellikleri, bu idraki sayesinde kazanmıştır…”
— Mustafa Kemal Atatürk
Merhaba
Tarihin birçok döneminde milletler, kimliklerini kaybetmenin bedelini ağır ödemiştir. Çünkü bir milletin varlığını sürdürebilmesi, gelişmesi ve dünyada saygı görmesi için önce kendi benliğini tanıması, bu benlik üzerinden bir bilinç inşa etmesi gerekir. Bu fikri en derin şekilde savunan ve hayata geçiren isimlerin başında Mustafa Kemal Atatürk gelir.
Atatürk’ün üzerinde sıklıkla durduğu sorunlarımız vardır; her biri hakkında bizi uyarır, öğrenmeye, önlem almaya davet eder. İşte bu sorunlardan biri de toplumdaki ulusal bilinç eksikliğidir, Türk milletine kendi benliğinin unutturulmuş, ulusal bilincin oluşmasının engellenmiş olmasıdır. 1924’de Bursa’da halkla yaptığı bir konuşmada şöyle vurgular bu sorunumuzu:
“Bugüne kadar halkımız kendi ülkesini, kendi yaşamını, kendi çıkarlarını düşünmek konusunda serbest bırakılmamıştır. Milletimiz kendi benliği kendisine unutturularak şunun ve bunun herhangi bir keyif ve emelini karşılamakla çağları geçirme zorunda bırakılmıştır. Ancak bundan sonra kuşku yok ki, millet kendi benliğini idrak edecek ve yaşamsal yeteneğini en yüksek derecede geliştirecektir.”
Ulusal Bilinç Neden Bu Kadar Önemli?
Ulusal bilincin oluşmasının ilk gereği; milletin kendini tanıması, bu yoldan yürüyerek ulusal benliğini bulmasıdır. Bu, o milletin, varlığını sürdürmesi, dünyada saygı görmesi için kesinlikle gereklidir. Bir millet büyük olabilir, ancak kendini tanımakla daha büyük olur.
Atatürk, Türk milletini kendi özünü tanımaktan alıkoyan neden ve engellerin üzerine yürümüş, onları olabildiğince yıkmış, çoğunu yok etmiştir. Durmadan da bu engellerin yıkılmasını, imha edilmesini istemiştir. Şöyle demiştir:
“Dünyanın size saygı göstermesini mi istiyorsunuz? Öyleyse önce siz kendinize, kendi benliğinize saygı gösterin, kendi milliyetinize saygı gösterin; duygu olarak, düşünce ve eylem olarak, her işinizle ve her hareketinizle! Çünkü ulusal benliğini bulmayan bir millet başka milletlerin avı olur. Öyleyse prensip şudur: Türk milletinin benliği, ulusal dili ile birlikte bütün hayatında egemen olacak, esas olacaktır.”
Çocuklarımıza, gençlerimize öyle bir millî bilinç aşılamalıyız ki, Türk olmaktan gurur duymalılar. Atatürk’e ait olan şu sözler bu duygunun nasıl bir şey olduğunu gayet açık bir şekilde gösteriyor:
“Ben, Atatürk… Benim hayatta tek bir övünç kaynağım oldu, tek bir servetim oldu, o da Türklüğümdür. Milletimin sinesini en büyük korunma yerim, şefaat kaynağı olarak gördüm. Ey Türk milliyetçisi! Dinle: Anasının ve babasının soyluluğu ile övünen Teodoz, İtalya yarımadasına inmek isteyen Türk Attila’ya barış görüşmesinden önce sormuş: “Siz hangi soylu ailedensiniz?” Attila da ona şu yanıtı vermiş: “Ben soylu bir milletin evladıyım.” İşte benim yanıtım da budur. Seninki de bu olsun.”
“11 Ekim 1925, İzmir’deyim. Gece fener alayını izledim. On binleri bulan halkım, toplanmış tezahüratta bulunuyordu. Bu vesileyle irat ettiğim nutkumda Türklük övüncümü şöyle ifade ettim: Arkadaşlar! Sizin gibi bir milletin, Türk milletinin âciz bir bireyi olduğumdan dolayı ne kadar mutlu olduğumu bilemezsiniz. Kendimi kutluyorum, çünkü size mensubum.”
Kendini Tanımakla Başlar Her Şey
Bugün bir kimlik arayışının, kültürel savrulmaların ve bilgi kirliliğinin içindeyiz. Böyle zamanlarda Atatürk’ün sesi hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor:
“Önce siz kendi benliğinize saygı gösterin…”
Bir milletin ayakta kalması sadece bayrakla değil, o bayrağın ne anlama geldiğini bilmekle olur.
Kendimizi tanıyalım. Dilimize, kültürümüze, tarihimize sahip çıkalım. Çünkü bizler, soylu bir milletin evlatlarıyız.
Bugünün dünyasında kendini tanımak, sadece geçmişe değil, geleceğe de sahip çıkmaktır.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın