Dünya giderek daha da karmaşıklaşıyor ve insanlar ne olup bittiği hakkında ne kadar cahil olduklarını algılayamıyorlar…
—Yuval Noah Harari
Merhaba
Yuval Noah Harari’nin “21. Yüzyıl İçin 21 Ders” adlı kitabı, modern dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük sorunları ele alan ve insanlığın geleceği üzerine derinlemesine düşünmeye teşvik eden önemli bir eser olarak kabul edilir. Kitap, teknoloji, siyaset, ekonomi, yapay zeka, iklim değişikliği ve küresel iş birliği gibi konulara odaklanarak, 21. yüzyılda insanlığın karşılaşacağı zorlukları ve fırsatları tartışıyor.
- Bilgi ve Manipülasyon: Harari, bilgi çağında yanlış bilgilendirme ve propaganda gibi sorunların bireyleri nasıl etkilediğini inceliyor.
- Yapay Zeka ve İş Gücü: Otomasyonun ve yapay zekanın iş dünyasını nasıl dönüştüreceğini ve insan emeğinin geleceğini sorguluyor.
- Küresel İş Birliği ve Milliyetçilik: Küreselleşmenin avantajlarını ve milliyetçiliğin yükselişinin dünya düzenine etkilerini tartışıyor.
- İklim Değişikliği ve Çevresel Sorunlar: İnsanlığın çevresel krizlerle nasıl başa çıkabileceğini ve sürdürülebilir bir gelecek için hangi adımların atılması gerektiğini ele alıyor.
- Bireysel Özgürlük ve Dijital Diktatörlük: Büyük veri ve algoritmaların bireysel özgürlüğe nasıl tehdit oluşturabileceğini vurguluyor.
Yuval Noah Harari’nin “21. Yüzyıl İçin 21 Ders” adlı kitabı ve onun geleceğe dair görüşleri üzerine yoğunlaşıyor. “Videoda” Harari’nin insanlığın geleceği hakkında yaptığı konuşmalardan bazı önemli noktaları içeriyor.
Bu alıntılarda Harari, homo sapiens’in son nesillerinden biri olabileceğimizi ve gelecekte bedenler, beyinler ve zihinler üzerinde mühendislik yapmayı öğreneceğimizi öne sürüyor. 21. yüzyıl ekonomisinin temel ürününün artık fiziksel nesneler değil, biyolojik ve zihinsel düzenlemeler olacağını belirtiyor.
Ayrıca, veri kontrolünün geleceği şekillendireceğini ve biyometrik verilerin insanların “hack’lenmesini” mümkün kılacağını vurguluyor. Bilgi teknolojileri ve biyoteknolojinin birleşmesiyle, insanların kendilerini tanımaktan daha iyi bir şekilde algoritmalar tarafından analiz edileceğini öne sürüyor.
Gelecekte İnsan Olacak Mı? Yuval Noah Harari
Geleceğin tarihinden ne öğrenebiliriz? Tarihçi Yuval Harari bizi teknolojik gelişme yoluyla bir yolculuğa çıkarıyor ve liderleri bunun toplum, siyaset, din ve ideoloji için ne anlama geldiğine dair somut bir vizyon geliştirmeye zorluyor.
Bugün sizle gelecek hakkında konuşmak istiyorum, türümüzün geleceği, yaşamın geleceği hakkında. Biz büyük ihtimalle homo sapiens’in son nesillerinden biriyiz. Bir veya iki yüzyıl içinde, dünyaya bizden çok farklı olan varlıklar egemen olacak, tıpkı bizlerle Neanderthaller veya şempanzeler arasındaki fark gibi… Çünkü gelecek nesillerde, bedenleri, beyinleri ve zihni nasıl düzenleyeceğimizi (to engineer) öğreneceğiz. Ekonominin temel ürünü bu olacak, 21. yüzyıl ekonomisinin… Tekstil, araçlar veya silahlar değil, bedenler, beyinler ve zihinler… Tam olarak, gelecekte gezegenin efendileri nasıl görünecek? Buna, veriye sahip olan kişiler tarafından karar verilecek. Veriyi kontrol edenler, geleceği -sadece insanlığın geleceğini değil, yaşamın geleceğini de- kontrol edecekler. Çünkü bugün dünyada en değerli mülk, veri.
Antik zamanlarda toprak en önemli mülktü. Eğer çok fazla toprak çok az kişinin elinde toplandığında insanlık aristokratlar ve avam olarak ikiye ayrılıyordu. Sonra modern çağda, son iki yüzyılda makineler en önemli mülk olarak, toprağın yerine geçtiler. Makinelerin çok büyük bir kısmı çok az kişinin elinde toplandığında, insanlık sınıflara ayrıldı: kapitalistler ve proletarya olarak. Şu anda, veri en önemli mülk olarak makinelerin yerini alıyor, ve eğer çok fazla veri çok az kişinin elinde toplanırsa insanlık sınıflara ayrılmayacak, türlere ayrılacak, farklı türlere.
Peki veri neden bu kadar önemli? Önemli çünkü, öyle bir noktaya ulaştık ki, sadece bilgisayarları değil, insanları ve diğer organizmaları da “hack”leyebiliyoruz. Bugünlerde bilgisayarları, e-posta adreslerini, banka hesaplarını, cep telefonlarını hack’lemek ile ilgili konuşmalar yapılıyor, fakat aslında insanları hack’leme yeteneğini kazanmaktayız. Peki bir insanı hack’lemek için neye ihtiyacınız var? İki şeye: çok fazla hesaplama gücü ve çok fazla veri -özellikle biyometrik veri. Ne aldığım ya da nereye gittiğimle ilgili değil, bedenimin içinde ne olup bittiğiyle, beynimin içinde ne olup bittiğiyle ilgili veri. Bugüne kadar hiç kimse insalığı hack’lemek için gerekli hesaplama gücüne ve veriye sahip değildi. Sovyet KGB’si veya İspanyol Engizisyonu sizi her yerde, 24 saat boyunca takip edebilir, yaptığınız her şeyi izleyebilir, söylediğiniz her şeyi dinleyebilir yine de asla beyniniz ve bedeninizin için ne olup bittiğini anlamlandıracak, nasıl hissettiğinizi, ne düşündüğünüzü ve istediğinizi anlayacak bir hesaplama gücüne ve biyolojik bilgiye sahip olamazdı. Fakat günümüzde iki eşzamanlı devrim sebebiyle bu durum değişmekte: bir yanda bilgisayar bilimindeki, özellikle de makine öğrenmesi ve yapay zekadaki, gelişmeler bize gerekli hesaplama gücünü veriyor. Aynı zamanda biyolojideki ve özellikle zihin bilimindeki gelişmeler bize gerekli biyolojik kavrayışı sağlıyor. Charles Darwin’den günümüze gelen 150 yıllık biyolojik araştırmayı yalnızca iki kelimede özetleyebilirsiniz: organizmalar algoritmalardır. Bu modern yaşam bilimlerinin başlıca anlayışıdır. Virüs, muz ya da insan olması önemli değil, organizmalar sadece biyokimyasal algoritmalardır. Biz de bu algoritmaları deşifre etmenin yollarını öğrenmekteyiz.
İki devrim bir araya geldiğinde, bilgi teknolojileri devrimi biyo-teknoloji devrimiyle karşılaştığında, ortaya çıkan insanların hack’lenmesi yeteneğidir. Belki de bilgi teknolojileri ve bito-teknolojilerinin bir araya gelişinin en büyük icadı beyin ve bedendeki biyo-kimyasal süreçleri bilgisayarların saklayıp analiz edebileceği elektronik sinyallere dönüştüren biyo-metrik sensörlerdir. Yeterli miktarda biyo-metrik enformasyona ve yeterli hesaplama gücüne sahip olduğunuzda beni, benim kendimi bildiğimden daha iyi bilecek algoritmalar geliştirebilirsiniz. Ve insanlar kendilerini aslında çok da iyi tanımıyorlar. Bu yüzden algoritmaların bizi kendimizden daha iyi tanımak yolunda şansları yüksek. Biz kendimizi gerçekten tanımıyoruz. Örnek olarak, yirmi bir yaşımdayken, yıllarca yaşadığım reddediş sürecinin ardından, gay olduğumu fark ettim. Bu istisna bir durum değildi. Bir çok gay, reddederek uzun yıllarca yaşıyor, kendileri hakkında çok önemli bir şeyi bilmeden yaşıyorlar. On ya da yirmi yıl içinde şöyle bir durum hayal edin: bir algoritma herhangi bir genç için o kişinin eşcinsel-heteroseksüel spektrumunda nerede konumlandığını söyleyecek, bu pozisyon ne kadar şekillendirilebilir olsa da… Algoritma sizin göz hareketlerinizi, kan basıncınızı, beyin aktivitenizi ölçelerek size kim olduğunuzu söyleyecek. Belki siz kişisel olarak böyle bir algoritmayı kullanmayı tercih etmeyeceksiniz. Fakat kendinizi sıkıcı bir doğum günü partisinde, okuldaki sınıfınızdan bir arkadaşınızlayken, arkadaşlarınızdan birisi müthiş bir fikirle, bu yeni “cool” algoritmayı duyduğunu…
Geleceğin tarihi, geçmişteki eğilimleri ve bugünkü gelişmeleri değerlendirerek, insanlığın ilerleyişini tahmin etmeye çalışır. Yuval Noah Harari gibi düşünürler, tarihsel olayların ve teknolojik gelişmelerin ışığında gelecekte bizi neyin beklediğine dair perspektifler sunarlar.
Geçmişin örüntülerini inceleyerek, gelecekte bizi nelerin beklediğini anlayabiliriz. Ancak kesin olan şu: Değişim kaçınılmaz, ancak nasıl yön verileceği bizim elimizde.
21. Yüzyıl İçin 21 Ders, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Harari, liberal demokrasinin sınırlarını ve mevcut sistemlerin yetersizliklerini sorgularken, gelecekte insanlığın nasıl bir yol izlemesi gerektiğine dair önemli sorular ortaya koyuyor. Özellikle bilgi çağında bireylerin bilinçli kararlar almasının ve küresel sorunlara karşı ortak çözümler üretmesinin gerekliliğini vurguluyor.
Bu kitap, modern dünyanın karmaşıklığını anlamak ve geleceğe dair bilinçli bir bakış açısı geliştirmek isteyenler için oldukça değerli bir kaynak.
Yuval Noah Harari Hayatı ve Kariyeri
Yuval Noah Harari, İsrailli tarihçi, yazar ve akademisyendir. Kudüs İbrani Üniversitesi Tarih Bölümü’nde profesörlük yapmaktadır ve özellikle insanlık tarihi, yapay zeka, biyoteknoloji ve geleceğin toplumsal yapıları üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır.
Harari’nin en çok bilinen kitapları şunlardır:
- Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens (2014) – İnsanlık tarihini geniş bir çerçevede ele alır.
- Homo Deus: Yarının Kısa Tarihi (2016) – İnsanlığın geleceğini ve teknolojinin etkilerini tartışır.
- 21. Yüzyıl İçin 21 Ders (2018) – Modern dünyanın karşılaştığı sorunları analiz ede
Kişisel Hayatı ve Felsefesi
- Vipassana meditasyonu uygulayan Harari, bu pratiğin hayatını değiştirdiğini belirtmiştir.
- Vegan yaşam tarzını benimsemiştir ve hayvancılık endüstrisinin etik yönlerini eleştirmiştir.
- Eşi Itzik Yahav ile evlidir ve Yahav aynı zamanda Harari’nin kişisel yöneticisidir.
Harari’nin çalışmaları, insanlığın geçmişini anlamak ve geleceğe dair bilinçli kararlar almak açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgi’yle okuyunuz…



Yorum bırakın