Aşk imiş her ne var âlemde
İlim bir kıyl ü kāl imiş ancak
Merhaba
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın Aşk Terapi adlı kitabı, aşkı psikolojik, nörobiyolojik ve manevi boyutlarıyla ele alan derinlikli bir rehberdir. Tarhan, bu eserinde aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil, insanın varoluşsal bir ihtiyacı ve psikolojik bir bağlanma enerjisi olarak tanımlar.
Aşk nedir? Tanımını yapmak çok zor. Çünkü o sevene göre, sevilene göre, zamana, koşullara göre değişiyor. Ama değişmeyen bir şey var. Aşk müthiş bir bağlanma enerjisidir. İçinde uçarcasına mutluluğu, hüznü, kaybetme korkusunu, melankoliyi, tutkuyu, öfkeyi, kendinden vazgeçme halini barındıran bir duygular çeşnisidir.
Âşıklık hali kolay mıdır? Büyük ihtimalle hiçbirimiz buna “kolaydır” diyemeyiz. Ama hiçbirimiz de ondan kaçamayız. Çünkü onsuz olamayız. Üstelik aşk tüm zorluğuna rağmen insanı çoğaltan, olgunlaştıran, incelten, sadece sevdiğiyle değil, kâinatla bütünleştiren bir tecrübe değil midir?
Hz. Mevlana diyor ya:
Aşksız olma ki ölü olmayasın
Aşkla öl ki diri kalasın
Tarhan’ın psikiyatrist kimliğiyle aşkı nörobiyolojik temelleriyle açıklaması, kitabı sadece popüler psikoloji düzeyinde bırakmıyor. Örneğin, dopamin, oksitosin gibi nörokimyasal süreçleri açıklayarak aşkın beyinde nasıl işlediğini anlatması, okuyucuya bilimsel bir arka plan sağlıyor. Bu yönüyle sadece duygusal değil, analitik okurlar için de doyurucu.
Aşkı sadece romantik bağlamda değil, insanın kendini ve Yaradan’ı bulma süreci olarak da tanımlıyor. Mevlana ve Yunus Emre’den yaptığı alıntılarla, aşkı hem dünyevi hem de ilahi boyutlarıyla düşünmeye teşvik ediyor. Bu yönüyle kitap, sadece çift ilişkileri değil, bireyin kendisiyle olan ilişkisini de derinleştiriyor.
Kadın ve erkek arasındaki aşk algısının farklı olduğuna dair açıklamaları bazı okuyucular için genelleyici ya da klişe olabilir. Erkekleri daha çok “görsellik ve cinsellik odaklı”, kadınları ise “duygu temelli” olarak sınıflandırması, günümüz toplumsal cinsiyet tartışmaları içinde daha eleştirel bir süzgeçten geçirilmeliydi.
Aşkın bir iyileşme, olgunlaşma ve dönüşüm süreci olduğu fikri, kitaba terapötik bir değer katıyor. Özellikle modern dünyada hızla tüketilen ilişkiler bağlamında, aşkı bir “gelişim alanı” olarak sunması, okuyucuya ilişkilere yeni bir gözle bakma fırsatı veriyor.
Aşk Terapi, aşkı sadece bir duygu olarak değil, insanın varoluşsal bir ihtiyacı ve psikolojik bir bağlanma enerjisi olarak ele alır. Tarhan, aşkın psikolojik ve nörobiyolojik boyutlarını inceleyerek, aşkın doğru bir şekilde yaşanmasının bireyin ruhsal sağlığı üzerinde olumlu etkiler yaratabileceğini savunur. Bu eser, aşkı daha derinlemesine anlamak ve yaşamak isteyenler için değerli bir kaynaktır.
Aşk Terapi, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu kez bizleri aşk üzerine düşünmeye, aşkın gerçekte ne olduğunu anlamaya, zorluklarıyla birlikte oldurucu, olgunlaştırıcı yönlerini keşfetmeye davet ediyor. Başta Hz. Mevlana’nın Mesnevi’si olmak üzere Doğu’nun bilgeliğini taşıyan eserlerden, isimlerden aktardığı hikâyelerle, hikmetlerle başa geldiyse büyük bir lütuf olan aşkı sağlam bir ilişkiye dönüştürmeye yönelik tavsiyelerde bulunuyor. Leyla ile Mecnun bugün yaşasalardı neler olurdu bilmiyoruz ama bugünün Leyla ile Mecnunları bu kitapta kendilerinden çok şey bulacak.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın