Kendini Bilmek İçin Kitap!

Merhaba

Gelişim odaklı olan bizler; konusunda uzman olan kişileri takip ederek, farklı bakış açısıları ediniyoruz. Hatta öğreniyoruz…

Durumla ilgili şu soru oluşuyor. Gerçek ve yalan ağacı hikayesinde olduğu gibi.

Anlatılan bilgilerin hangisinin GERÇEK olduğunu, nasıl anlayacağız?

Gerçeğin, mesajını nasıl alacağız?

Bilgi Ağacı’nda yaşayan yılan daha önce en güzel melek olan düşmüş bir melekti. Bildiğiniz gibi, bir Melek Tanrı’nın mesajını, bir gerçek ve sevgi mesajını aktaran bir haberci. Ama kim bilir hangi nedenden ötürü, o düşmüş melek artık gerçeği aktarmıyordu, ki bu onun artık yanlış bir mesaj aktardığı anlamına geliyordu. Düşmüş meleğin mesajı artık sevgi değil, korkuydu; gerçek değil, yalandı. Aslında, hikaye düşmüş meleği “Yalanlar Prensi” olarak tanımlar, ki bu da onun ebediyen bir yalancı olduğu anlamına geliyordu.

Bilgi ağacı yalanlarla zehirlenmişti. Masum olan bizler büyürken, herkese güvenmeyi seçiyoruz, ta ki ruhsal gözümüz açılana kadar.

Bu zamana kadar hep yalanlara inandık. Şimdi ise kendi bilgisinin, mesajının en doğru olduğunu ifade etmeye çalışan enerji türleri var.

Bu denli yalanla, gerçeğin karıştığı bilgide sizler, en gerçek olana nasıl ulaşıyorsunuz?

Dikkat edilmez ise yalanlar bulaşıcı olabilir.

Gerçek olduğuna inanıp bir de savunuyorsunuz. Halen dünyevi arzu eşiğini geçemediğinizi görüyorum.

Buda uyanış İçin, bir ağacın altında beklerken üzerine ne giydiğini, geride ne bıraktığını bildiğinizi düşünüyorum.

Yolu hatırlatarak, bunca söylenen yalanı, anlayabilmek için, Okuyunuz…

Gerçeğin Realitesinin, kapısının aralanması dileğimle.

Sevgiyle okuyunuz…

Not: satın alınan sosyal medya, takipçi paketlerinde, “yorum eklensin mi?” seçeceği var. Okuduğum, incelediğim kadarıyla, yorumlarda yazılan yazılar ve sorular haliyle, robotlardan destek alındığı için, oldukça yavan. Diğer bir konu ise meslek sahibi olduğunuz alanda kaç kişi var? Bu mesleği takip eden kaç kişi var? Gerçeğiniz ortaya çıkıyor. Acaba kendinize bunun gibi daha ne yalanlar söylüyorsunuz. Küresel tüketimin esiri olmak ve popüler kültürün içinde herkesleşerek kaybolup gitmek… Organik olana ihtiyaç her yeni gün biraz daha artıyor. Mutlu Bayramlar…