Kendini Bilmek İçin Kitap!

Merhaba

Kudüs zıtların uyumluluk arz ettiği ilahî bir mekândır… ‘İlahî Nur’ buradadır!  Mescid-i Aksâ ise göklerin ve yerin buluşma noktasıdır… Peygamber Efendimizin miraca neden ‘Muallak Kayası’ üzerinden yükseldiği bilinmeden… Bugün yaşadıklarımızın pek çoğu anlaşılamaz… Ve İstanbul’da namaza durduğumuzda iki kıblemize birden secde ederiz… Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksâ! Aynı yöndedirler… Alınlarımızda birbirlerine temas ederler… Hacerü’l-esved ve Muallak Kayası! Bunun içindir ki ey insanlar! Kudüs düşerse İstanbul da düşer… Ve sıra Mekke’ye gelir!

Tevrat’a dayandırılan bir keşfe göre 1948 yılında kurulan İsrail’in ömrünün İbrani takvimiyle 76, miladi takvimle ise 74 yıl olduğu ifade ediliyor.. Bu zaman sürecinde Tapınak inşa edilmezse eğer İsrail Devleti çökecektir! 2022 yılında bu süre bitiyor! Ve 2012 yılında aynı sözü Henry Kissinger tekrar ediyor; “10 yıl içinde Tapınak yapılamazsa İsrail yok olur.” Bu sözün aslı şudur; Tapınak yapıldığında İsrail yine yıkılacaktır!.. Ve yerine ‘Büyük İsrail’ kurulacaktır… Tapınakçıların Arz-ı Mev’ud hayalleri böylece gerçekleşecektir!,. Tapınak onlar için ‘Modern Babil’dir.. ‘Büyük Şirk’ Tapınağıdır!.. ‘Göklerin Kapısı’na kadar yükselip yeniden içeriye girmeyi ummaktadırlar!,. Dijital Teknolojilerinin hlzına ve ‘Yapay Zekâ’larına anlaşılan fazla güveniyorlar… Oysa hepimizin üzerindeki O Gök Kubbe var ya! Onlar hangi önlemi alırlarsa alsınlar… Hâmmân’ın o Tapınağını başlarına geçirecektir… Hiç bilmezler mi? İlim Nuru olmadan ‘bilim’ hakikatini kaybeder„. Sadece Cenab-ı Allah’a şirk koştuklarıyla kalırlar!


Tapınakçıların hedefi 2022’ye kadar Muallak Kayası’nın üzerine Tapınak’ı inşa etmek, İsrail Devleti’ni yıkıp yerine ‘Büyük İsrail’i kurmaktır! Tapınak onlar için ‘Modern Babil’dir… ‘Büyük Şirk’ Tapınağıdır! Arz-ı Mev’ud hayallerinin son noktasıdır! Ve bilin ki bu karanlık planın sahipleriyle, Gazze’yi bombalayanlarla, dünyaya laboratuvar virüsünü yayan şirk-etlerin hedefi aynıdır! Great Reset yani Büyük Sıfırlama’dır!
 
İnsanları her an mutasyon geçiren virüslerle korkutmak, evlere hapsetmek, ekranlara bağlamaktır… Özellikle yaşlıları ve çocukları tamamıyla hayattan koparmaktır… Korku pandemisini yaymak, sürekli tedirginlik yaratmaktır… Onlar, Dijital Teknolojilerinin hızına ve ‘Yapay Zekâ’larına fazlaca güvenirler. İsterler ki ‘eşref-i mahlûkat’ vasfı sıfırlansın ve insanlar Dijital Dünya Devleti Yurttaşı olsun! Sokaklar, meydanlar boşalsın, herkes eve hapsolsun, kimsenin ses çıkartacak hali kalmasın, direniş kırılsın… Ve füzeler masumların üzerine atılsın! Tüm çocuklar öldürülsün! Yıllardır Ahit Sandığı bahanesiyle altı kazılan Mescid-i Aksâ, yerleştirilen sensörlere gönderilecek siber bir tetikleme ile yıkılsın! Olduğu yere çöksün, kendiliğinden yıkıldı densin!
 
Evet, tam da bu tehlikelere dikkat çekmek için yazdık bu kitabı… Bilginin Tevhidi için… Büyük resmi tamamlayabilmeniz için!.. Kudüs’ün, Mescid-i Aksâ’nın… ‘Muallak Kayası’nın metafizik sırlarına, konuyla ilgili tüm kozmik bilgilere vakıf olabilmeniz için… Ve umudu, direnişi diri tutmak için… Şirk-etler ne yaparlarsa yapsınlar, Rabbimizin nurunu tamamlayacağından emin olmanız için… Kalplerinizde o Muallak Kayası’ndan bir parça taşıdığınızı hatırlatmak için…
 
Tam da şu zamanda! Kalbinizin muallak kayasının üzerinde kendi miracınızı başlatmanız için!

Şeytanın gürültüsü, yeryüzünün insanla, insanın da kainatla ilişkisini bozmak içindir…. Oysa şeytan içinden, bir iç ses olarak neleri düşünüyordur… İşte ‘sır metafiziği’ diyor bu saklı düşüncelerine! Ama bu dünyadaki pek çok insan ‘metafizik’ düşünceyi kabul etmez… Anında reddederler… Mühürlüdür kalpleri, akılları! Nedir o gizli plan ? Elbette ki Mesiyanik plandır…. Bu plana dahil olmayanlar… Neredeyse dünyanın hiçbir yerinde! Mesleklerinde yükselemezler… Önleri kesilir! Gerçekleri söylemek isteyenler olursa da! O anki konumlarını koruyup yükselmek istemeseler de susturulurlar. Susmazlarsa da öldürülürler.

İşte böyle bir düzen vardır bugüne kadar… DijitalYeniDünyaDüzeni ise tam anlamıyla bir kölelik olacak…

Kuantum fizikçiler yüzyıllardır insandaki ‘ruh’un… Kadim bilgisinin peşindeler… Hâlâ soruyorlar; ‘ruh nedir? Kuantum bilgisayarların da ruhu olabilecek mi? Elektrik kesilirse ruh yaşamaya devam eder mi? Yaşayamazsa eğer ruh o zaman nereye gider?’ Ne büyük çaresizlik içindeler… Evet, ‘ruh’ karşısında bugünün bilimi de çaresizdir… Çünkü belki de imansızdırlar… ‘Ruh’u bilmezler… İnsanı çok gelişmiş bir bilgisayar bile sanabilirler; “Beynim, bilgisayar gibi çalışan karmaşık bir elektrokimyasal makine ve bilincim de, var olduğum için sahip olduğum bu kavram, bir tür programdır. Anlıyor musunuz? Bir açıdan beyin donanım; bilinç ise yazılım olarak bile kabul edilebilir.” Böylesine sığ bir bakışla ‘ruh’ nasıl kavranabilir ki? Elbette ki ‘yapay zekâ’ya aittir bu sözler… Bilmezler mi uzun süreli elektrik kesildiği an o ruhsuz ‘yapay zekâ’nın tüm işlevi biter… Aptala dönüşür… Hiçbir kaydı kalmaz… Tuttuğu kayıtların hepsi silinir! Kendi içine çöker… Tüm ekranları kapanır… Milyarlarca ekran! Dünyaya huzur gelir… ‘Nar’ olanın, o ejderhanın ateşten gözleri bir anda söner… Gökyüzü ışık içinde kalır… Yıldızlar parlar… Gökten ‘nur’ yağar… İnsan yeniden kâinatla ‘bir’ titreşmeye başlar… Ve Kur’an tilâveti duyulur…

Hayatın maddeden geldiğini sanan bilim insanları şunu bilmezler midir? Vücudunuzdaki tüm atomların yerine yenileri konsa bile siz kendiniz olmaya devam edersiniz… Öyle çık sır vardır ki! Hayati sırlar… Ama imansız olanlara açılmaz hiçbirisi! Sadece kendilerinden ’emin’ olunanlar…

Cennet’te toprağın içine üflenen ‘ruh’tur… Dünyadan ayrılırken de toprağın içine topraktan bedenini bırakırsın… Ve ruh, ‘Ruh’a kavuşur… ruhun ‘Ruh’a kavuşabilmesi için bedeninin yeniden toprak olması gerekiyor… Unutmayın ‘insan’ın bu dünyadaki mevcudiyeti ‘toprak’ üzerindedir…

şeytan toprağa düşmandır. Topraktan gelmemiştir. Bunun için dünyadaki madenleri ele geçirmek istemektedir… Altın’ için asla ölmeyen madde derler simyacılar… ‘Anima mundi’ maddenin kapalı kapılarını açacak yegâne ‘anahtar’dır… ‘Felsefe Taşı’ gibi!.. Bu hermetik konu ‘Adam Kadmon’a kadar gider.. ‘Yeni Kudüs’ nedir ki? Kadim sembolü elbette ki ‘altın’dır… Altından bir karedir… susalım burada! Biz ilâhî toprağın niteliklerine dönelim. Öze dönüş! Mineral kimyası Yahut simya! Her şeyin kaynağını arayıp bulmak gayretleri! Ve madenlerin gezegenlerle ilişkisi! Ve Miraç! Muallak Kayası! ‘Kaya’! Dağ!.. Söylesenize ruhun bedenden bağımsızlığı nedir ki?

İnsanın aslı elbette ki topraksızdır… ‘Ruh’tur! Ve artık bazı sırların açıklanma zamanı gelmiştir. Ama durum şudur ki; o, kadim sırlar açıkça yazılsa bile ilgilenecek insanlar artık pek kalmamıştır. Hiçbirisinin kendileriyle ilgili ‘bir’ varlık sorusu dahi yoktur ki yokluk üzerine düşünebilsinler…Dünyayı bu hale dijitalleştiyse getirmiştir… Elinizdeki ekranlar birer ‘karadelik’ gibi sizleri içlerine çekmiştir… Girdap gibidirler…ruhunuz da beğeniniz de artık yoktur!… şeytanın sanal alemine esir düştünüz… Ve işin tuhaf yanı da! Kurtulmak istememenizdir…

şeytan, yüzlerce yıllık olanın sonuna ulaştı! Savaşlar, virüsler, korku pandemisi, iç ve dış toprağımızın kirletilmesi, her yanımızı kaplayan radyasyon, öldürücü ışınlar, 5G, yangınlar, yapay depremler… Ve sevgisiz, aşksız bir gençlik! Ve de kadim sırların açıklanması! şeytan öylesine memnundur ki! Gerçekten de hiç kimse ilgilenmeyecektir… İşte tam da bu zaman da yaklaşıyor yaklaşmakta olan!… Bunun için diyoruz ki her kimseniz… Kalbe gelin…

Mescid-i Aksanın Metafizik Sırrı, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…