“İnsan yaşamının esas gailesi, kendi tedavisidir, yani kendi eksikliklerini tamamlamak, çatışmalarını çözümlemek ve zedelenmişliklerinin ıstırabını azaltmaktır. Bunu başarmak, dünyayı, yeniden ve merkezinde kendisi olmak kaydıyle, yani, kendi dünyası olarak “tamam” etmektir. “Yaratıcılık” dediğimiz, hiç bitmeyecek, yani hiçbir zaman ufkuna ulaşamayacak eylem de budur: “Dünyayı -tamam-etme-eylemi”…

— Carl Gustav Jung

Merhaba

Gelişim iki yönde gerçekleşir; bir tanesi kitlesel gelişim ki insan burada gerçekten düşünmeye ve anlamaya gerek kalmadan üstüne düşeni yapar; diğeri ise bilerek iç güçlerini geliştirmesidir ki bu ilahi hak, ona, Evrenin Yaradılış Planında doğuştan verilmiş bir haktır.

Bu ikinci gelişim zorunlu olarak bireyseldir. Gelişime büyük katkısı olan dost kitaplarım blog sayfasında yerini alırken detaylı çalışma yapmayı gerektiriyor. Tüm sayfalar wordpress’in yeni tasarımlarıyla buluşurken; haliyle blog sayfası devamlı revize oluyor. Okur da her defasında bu değişikliğe maruz kalıyor olmalı.

Şimdiye kadar okuduğum kitapların hepsi içerik ve görselleri dahil yenilendi. Eğiticim duayen yazarlarla tekrarladığım bilgi her defasında farklı bir açılım verirken eğlenmeme ve yüzümde kocaman bir gülümsemeye sebep oluyor.

Üretken bir biçimde oynamayı öğrenmediğim özgürlük alanımda oyun arkadaşlarım kitaplar aracılığıyla gelen bilgiler varlığıma her yeni günde değer katıyor. Teşekkür ederim.

Carl Jung “İNSAN, insan-olmak hususunda bir anlatıya giriştiğinde, irdeleyeceği hep kendisi olacaktır.” diyor. Jung’un diğer iki kitabı gelinceye kadar Dört Arketip’in farkındalık sözleriyle okur buluşsun.

“Yaşamım bir anlamda, yazdıklarımın özünü oluşturuyor, yazdıklarım yaşamımın özünü değil. Kişiliğim ve yazma biçimim bir bütün. Tüm düşüncelerim ve çabalarım aynı zamanda “ben”im. Bu nedenle, özgeçmişim “ben”in yalnızca küçük bir parçasıdır.” (Jung: 2001:14)

Jung için eğer kategorik bir “öteki” tanımlaması yapacaksak, öteki’ni Jung’un “kendi”sindeki, benliğinden öte duran ve nesnellik tanıdığı Ruh içeriklerinde aramamız gerekiyor. Kitabın başlığı “Dört Arketip” bu konuda önemli ipuçları veriyor.

Carl Gustav Jung tıp ve psikiyatri kökenli bir ruh çözümlemecisi olan Jung’un, psikolojik tiplemeler, kompleksler teorisi ve sözcük çağrışım testi gibi özgün bilimsel katkıları günümüz psikolojisi ve psikiyatrisi içinde hâlâ yerini korumaktadır. Bunun ötesinde, bugün Jung’u bir ekol olarak anmamızın nedeni, bütün insan bilimlerine yansıyan türev ve etkileriyle “simge” alanındaki çalışmaları, ve kişisel ya da kolektif bilinçdışının dinamiklerini ve görüngülerini irdeleyen yapıtlarıdır. Jung düşüncesinin antropolojiden teoloji ve felsefeye, etnolojiden sosyolojiye çok geniş bir alanda kalıcı izleri vardır.

İnsan yaşamının esas gailesi, kendi tedavisidir, yani kendi eksiklerini tamamlamak, çatışmalarını çözümlemek ve zedelenmişliklerini ıstırabını azaltmaktır. Bunu başarmak, dünyayı yeniden ve merkezinde kendi olmak kaydıyla, yani, kendi dünyası olarak “tamam” etmektir: “Yaratıcılık” dediğimiz, hiç bitmeyecek, yani hiçbir zaman ufkuna ulaşamayacak eylem de budur: “Dünyayı -tamam- etme- eylemi.

Bilincin kozmik anlamını o anda apaçık kavradım. ‘Doğanın yarım bıraktığını sanat tamamlar’ der simyacılar. Ben, yani bir insan, gizli bir yaratıcılıkla, dünyaya nesnel bir varoluş katarak, ona kusursuz damgasını vurmuştum. Böyle bir davranışı ancak Yaradan yapabilir denir… İnsan, yaradılışın tamamlanabilmesi için gerekli(dir), çünkü insanın kendisi ikinci bir yaratıcı(dır) ve dünyaya nesnel varlığını kazandıran o(dur)… Nesnel varoluşu ve anlamı yaratan insandı(r) ve insan varoluşun yüce sürecinde vazgeçilmez yerini almıştı(r). (Jung 2001:262-63)

Jung, ikinci bir yaratıcı olarak kendini, yani insanı, anlamı yaratmaya memur ve sorumlu/zorunlu ilan ederken, insanın ve Tanrı’nın iç içe geçtiği, —elbette Hıristiyan mitolojisinden ve İsa-Mesih imgesinden beslenen— bir dünya görüşünün izlerini sezdirmektedir.

Varolan tüm dinler tarafından, hem modernitenin yüzeysellik ve akılcılık bağnazlığına karşı müttefik addedilen derinleşmelerde kılavuz, hem de “zındık” suçlamasıyla dışlanacak fikirlerin babası olarak C. G. Jung, bireysel kurtuluşun “dinsel” bir merkezde bütünleşmeyle mümkün olacağını vurgularken, bu merkezi, her insanın özgün —ama nesnel— kendiliğinde (“Selbst”) bulabileceğini ve/veya gerçekleştirebileceğini söyler:

…Çünkü “Tanrı”nın bir mit değil, insanın içindeki Tanrısallığın ortaya çıkmasıdır. (Jung 2001:342)

Yaşam yolcusu, kendisini tanıma (bilinçlenme serüveninde — optimal koşullarda— pek çok arketipsel karşılaşmayla anar, zenginleşir. Ancak birleşme/bütünleşme sürecinin nihai hedefi ruhun— merkezi olan “Ruh”tur; içkin ve aşkın olan kendilik’tir (“Selbst”). Bütünleşme, her zaman dönüşüm ile birliktedir. Kendindeki öteki’ ni özümsemiş olan insan aynı kalamaz; dünya görüşü ve modelin de, dolayısıyla da yaşamında sarsıcı bir değişim kaçınılmazdır.

Bu kitabın bir özelliği kültürümüz için çok önemlidir: Carl Gustav Jung, İslam ile pek ilgilenmemiştir denebilir: birkaç dolaylı değinme dışında tek kapsamlı yorumu “Yeniden Doğum” ile bağlantılı olarak Kur’an’ın 18. Suresi’nin (“Kehf Suresi”) psiko-mitolojik gözden geçirilmesidir. (s.66-69)

Ötekini Dinlemek uzmanlaşmış bir dizi. Ama dizide yer alacak bütün kitaplar doğrudan insana dair. Hayatlarımıza, kendi kişisel deneyim alanımıza, ana babalarımıza, onlarla ilişkilerimize, zor büyüme yıllarımıza dair bir bilgi… Kendimiz ve diğer insanlarla ilgili sezgilerimizi geliştirmemize yardımcı olacak, yeni kavrayış imkanları verecek ve kuşkusuz öğrenirken herkesin kendi deneyimleriyle sınayacağı türden bir bilgi… Psikiyatri ve psikanaliz alanında 20. yüzyıl boyunca yazılmış temek bir kütüphane oluşturacak kapsamda.

DÖRT ARKETİP

I ANNE ARKETİPİNİN PSİKOLOJİK YÖNLERİ

  1. Arketip Kavramı Üzerine
  2. Anne Arketipi
  3. Anne Kompleksi
  4. Özet

II. YENİDEN DOĞUŞ ÜZERİNE

  1. Yeniden Doğuş Biçimleri
  2. Yeniden Doğum Psikolojisi
  3. Dönüşüm Sürecini Canlandıran Bir Simge Dizisi Örneği

III. MASALLARDA RUHUNN FENOMENOLOJİSİ ÜZERİNE

IV. HİLEBAZ FİGÜRÜNÜN PSİKOLOJİSİ ÜZERİNE

Carl Gustav Jung İsviçreli psikiyatr. Analitik psikolojinin kurucusudur. Derinlik psikolojisinin Sigmund Freud ve Alfred Adler ile beraber üç büyük kurucusundan birisidir.

Dört Arketip, okumayanlara tavsiye okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Arkatip; düşüncelerimizdeki tipik zihinsel imgeler ya da hayali temsiller dediğimiz ve her insanda bulunduğu savunulan evrensel bir kavram. Carl Gustav Jung dört temel arka tipten bahseder. Bunlar; persona, anime ve animus, gölge ve selftir.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin