“Beni görmek demek, behemehâl yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir…”

-Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Merhaba,

Tarih 11 Nisan… Tıbbi Onkoloji ve Radyasyon Onkolojisi bu yıl için istediği son tetkikleri yaptırmış olmanın huzuru içindeyim. Tetkikler sonrası, güneşli bir İzmir gününün eşlik ettiği tramvay yolculuğuna başlıyorum… Nihai varış noktam: İzmir Kültür Sanat Fabrikası. Evet, Bu Bahçede Sanat Var! Sanatın insan ruhuna verdiği etkiyle derin nefes alış verişler yaparken, sessizliğe karışan kuş sesleri ve dalları gökyüzüne uzana ağaçları bir süre izliyorum. Yürüyüşün ardından Atatürk İhtisas Kütüphanesi’nin kapısına varıyorum. Anı sabitleyen bir fotoğraf eşliğinde, akışta kalarak kitapların mis gibi kokusunu içime çekiyorum.

İzmir Kültür Sanat Fabrikası

Ege’nin en büyük Atatürk İhtisas Kütüphanesi’ne de ev sahipliği yapmaktadır. Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e adanan kütüphanede, Ulu Önder’in kendi yazdığı kitaplar yanında, Atatürk’ün yaşamı ve Atatürk dönemine ait birçok kaynak bulunmaktadır.

Atatürk İhtisas Kütüphanesi, yalnızca bir bilgi deposu değil, aynı zamanda bir kültürel hafıza mekânı ve fikri mirasın yaşayan bir temsilidir.

Kütüphanenin “ihtisas” niteliği, onu sıradan halk kütüphanelerinden ayırıyor. Bu tarz tematik odaklı kütüphaneler, belirli bir konuda (bu durumda Atatürk ve Cumhuriyet dönemi) uzmanlaşmış içerikleriyle hem akademik çalışmalara hem de düşünsel gelişime katkı sağlıyor. Bu, okurun ya da araştırmacının konuyu derinlemesine katman katman keşfetmesine olanak verir.

Kütüphane yalnızca Atatürk’ün yazılarını değil, onun dönemini ve fikirlerini belgeleyen ulusal ve uluslararası kaynakları barındırıyor. Bu çok dillilik, Atatürk’ün etkisinin sadece ulusal değil, evrensel boyutlarını da inceleme fırsatı sunuyor.

Nutuk’un farklı baskıları, yabancı arşivlerden gelen kitaplar ve Atatürk’ün çağdaşı düşünürlerin eserleri, bu kütüphaneyi bir “araştırma mabedi” hâline getiriyor.

Kütüphanenin ödünç verme hizmeti sunmaması, onun bir çalışma ve keşif alanı olarak konumlandığını gösteriyor. Sessiz ve ferah ortamı ile adeta bir zihinsel sığınak sunuyor. Bu da klasik “al, götür, oku” modelinden ziyade, yerinde derinleşme ve karşılaşma kültürü üzerine kurulu bir mekân yaklaşımını temsil ediyor.

Burası sadece geçmişe dönük bir anı arşivi değil; aynı zamanda gelecek kuşaklara düşünce aktaran bir köprü. Manguel’in dediği gibi, “Kütüphaneler sadece geçmişi saklamaz, geleceğe de rehberlik eder.” Atatürk İhtisas Kütüphanesi bu vizyonu taşıyor.

İzmir, tarihsel olarak özgür düşüncenin, aydınlanmanın ve Cumhuriyet değerlerinin güçlü olduğu bir şehir. Kütüphanenin burada yer alması, Atatürk’ün düşünce sistemine sadık kalan bir ruhu yaşatmak için simgesel bir anlam taşıyor.

Bu kütüphane, Atatürk’ün fikir dünyasına sadece bilgiyle değil, duyguyla da yaklaşmak isteyenler için yaşayan bir laboratuvar gibi. İçeri girdiğinizde sadece kitaplarla değil, tarihle, fikirle ve değerle karşılaşıyorsunuz. Kimi zaman Nutuk’un bir satırında, kimi zaman bir yabancı dilde basılmış anı kitabında…

Ve belki de en önemlisi: Bu kütüphane, sadece Atatürk’ü anlamak için değil, “Kendimizi bilmek” için de bir kapı olabilir.

Kütüphaneden seçtiğim bazı eserler ise şöyle:

“Atatürk Gibi Düşünmek” adlı eser, Kanes Yayınları tarafından yayımlanan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünsel mirasını anlamak isteyenler için derlenmiş bir kitaptır. Bu kitap, Atatürk’ün özgün sözlerinden oluşarak, onun fikir dünyasını genç zihinlere aktarmayı amaçlamaktadır. Kitapta, Atatürk’ün Cumhuriyet’in tehlikeye düşme ihtimalini öngörerek Türk gençliğine seslendiği ve onlara vazifeye atılmak için içinde bulunacakları imkân ve şartları düşünmemelerini öğütlediği vurgulanmaktadır. Ayrıca, Atatürk’ün “Beni görmek demek, behemehâl yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.” şeklindeki ünlü sözü de kitaba dâhil edilmiştir. 2019 yılında basımı yapılmıştır. Bu eser, Atatürk’ün düşüncelerini daha derinlemesine anlamak isteyenler için değerli bir kaynaktır.​

“Seni Anlasaydık Bu Hale Gelmezdik”, şair ve yazar İbrahim Candan’ın 2005 yılında yayımladığı bir araştırma-inceleme kitabıdır. Kitap, Türk milletinin tarihî ve kültürel değerlerine vurgu yaparak, toplumsal ve millî bilincin önemini ele almaktadır. Kitap, Türk milletinin tarihî felaketlerini ve tehlikelerini, özbenliğini ve millî varlığını ihmal ederek lider seçme konusundaki dikkatsizliklere bağlamaktadır. Ayrıca, dinin vicdan meselesi olduğu ve Türk milletinin daha dindar olması gerektiği vurgulanmaktadır. Kitap, milliyetçilik ve Türk kültürü konularında da görüşler sunmaktadır. İbrahim Candan’ın diğer eserleri arasında “Gün Gün Atatürk-1881’den 1938’e” ve “Milli Devrimci Ülkücü Atatürk” bulunmaktadır. ​

“Atatürk Milliyetçiliği”, S. Eriş Ülger’in Parola Yayınları tarafından 2015 yılında yayımlanan bir inceleme kitabıdır. Kitap, Türk milletinin tarihî ve kültürel değerlerine vurgu yaparak, toplumsal ve millî bilincin önemini ele almaktadır. Eser, Atatürk’ün milliyetçilik anlayışını günümüz Türkiye’sindeki uygulamalarla karşılaştırarak, bu anlayışın ne ölçüde yaşatıldığını sorgulamaktadır.​

Kütüphane, İzmir Kültür Sanat Fabrikasının içinde yer alıyor. Ulaşım açısından merkezi bir konumda bulunan kütüphane, toplu taşıma araçlarıyla kolayca erişilebilir.

Atatürk İhtisas Kütüphanesi’ni ziyaret ederek, Cumhuriyetimizin kurucusunun yaşamına ve düşüncelerine daha yakından tanıklık edebilir, derinlemesine araştırmalar yapabilirsiniz.​

Okumak, tıpkı Atatürk’ün dediği gibi, bir milletin kalkınmasındaki en değerli adımdır. Ben de bu adımı her kitapla daha da ileriye taşıyorum…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin