Yanlış sorulara verilebilecek doğru cevap yoktur.”

—Ursula K. Le Guin

Merhaba,

En son ne zaman kendinize bir soru sordunuz? Genellikle işler ters gittiğinde kendimize soru sorma eğiliminde oluruz.

  • Neden böyle oldu?
  • Bunu hak edecek ne yaptım?
  • Neden ben?
  • Beni hiç mi sevmedi?

Peki, bu sorular neye hizmet eder? Durdurmak, değiştirmek belki de. Ancak genellikle bir keşif, değişim, kendinizle bağ kurmaya yönelik değildir. Yaşamında, kaptanı olduğunuz bu gemide “Bu niye benim başıma geldi?” sorusunu “Buradan çıkarmam gereken ders neydi?” sorusuyla değiştirdiğinizi bir düşünün.

Sürekli değişim içinde olan dünyamızda sağlıklı kararlar verebilmek ve bunun sonucunda sağlıklı adımlar atabilmek için deneyimleyebileceğiniz yöntemlerden birisi soru sormaktır. Milattan önce yaşamış olan ünlü düşünür, Platon’un öğretisi, doğru soruları sormak üzerine kuruludur. Bu yöntem içsel bilgeliğinizi derinleştirmeniz için fırsatlar sunar. Kendi kendinize sorular sorup, yapıcı ve kalıcı çözümler üretmeye başladıkça daha verimli olduğunuzu fark edeceğiniz bir gerçektir.

Soru Sorma Sürecinin adımları

Siz Merak duygusu ve öğrenme süreciSorgulamak ve soru sormak Fark etmek ve fark ettirme yolculuğuna çıkmakMerak duygusunu gidermek ve öğrenmek → Yeni keşiflere çıkmak için süreci yeniden harekete geçirmek.

Sorular aracılığı ile öğrenir, karar verir, bağ kurar, geleceğinizi yaratırsınız. Yaşamınızda daha farklı sonuçlar istiyorsanız, ilk adım güçlü sorular sormaya başlamak olacaktır. Sorular, zihni, kalbi, gözleri, açmanın anahtarıdır.

Güçlü soru sorma sanatında önce zihne, ardından da kalbe bir yolculuk yapacaksınız.

Yaşamdaki En Büyük Zorluk: Kendimizi Aşmak

Varoluş itibariyle ne kadar güçlü, yetkin ve nitelikli olsa da insanoğlu birçok zorlukla mücadele etmek zorunda. En büyük zorluk ve en büyük engel kendisidir.

Kişin kendisine koyduğu bariyerleri aşmak için kendisiyle bağ kurmaya izin vermesi, atılacak ilk adımdır.

Yapmak istediklerinizden uzak bir yerde iseniz, aşağıdaki sorulardan başlayabilirsiniz.

  • Beni durduran ne?
  • Bunu yaparsam ne olur?

Sizin değişim ihtiyacı karşısında kullandığınız sorular hangileri?

“Bazıları her şeyi olduğu gibi görür, ‘Niçin?’ diye sorar. Ben hiç var olmamış şeyleri düşünürüm, ‘Neden olmasın?’ diye sorarım.” — George Bernard Shaw

Uzmanlar mevcut bir paradigmanın içerisinde, yalnızca paradigmanın dışına çıkılarak yanıtlanacak bir soru sorulduğunda paradigma kayması gerçekleştiğini ifade etmiştir. Yani mevcut durumunuzdan soru sormak yerine, kendi durumunuzdan çıkarak getireceğiniz soruda yol alabilirsiniz.

Steven Covey “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı”

Steven CoveyEtkili İnsanların 7 Alışkanlığı” kitabında paradigma değişimine ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Paradigmaların, hayata baktığınız pencereler olduğu benzetmesine yer verilmiştir. Bu nedenle zaman zaman baktığınız pencereleri yani burada sözü edilen paradigmaları değiştirmek lazım.

Değişimin insan için bu denli zor olup, diğer nesne ve canlılardan farklı olarak bilinçli şekilde değişimi gerçekleştirebilme kapasitesine sahip olan tek canlı olması ne büyük bir ironidir. İnsanın bahşedilen bu güçle kendisini, hatta Dünya’yı da yok edebileceği gibi, mutlu doyumlu, huzurlu bir tablo da yaratma kapasitesi var.

Güçlü sorular güçlü cevapları İçerir

“Sorularınızın kalitesi arttıkça hayatımızın kalitesi de artar.” — Antony Robbins

Alacağınız cevapları, soracağınız sorular belirler. Cevaplarınızı ve çözümlerinizi bulmayı sağlayan sorulardır. Güçlü sorular, güçlü cevapları içerir.

Unutmayın ki kendinizi adadığınız yaşam amacınıza hizmet eden yolda büyük sonuçlar, güçlü sorulardan gelmektedir.

Güçlü Soru SormaRahatsızlık AydınlanmaDeğişim ÖğrenmeHarekete Geçme Eylem

Sokrates ve Soru sorma Becerisi

“Sorgulanmamış bir hayat, yaşanmaya değmez.” — Sokrates

Sokrates, keskin sorularıyla insanların inandığı kavramları, temel alınan tüm varsayımları hedefleyerek sorgulatmayı seviyordu. Öyle ki, insanların çok iyi bildiklerini aslında sandıkları kadar bilmediklerini kanıtlamayı defalarca başarmıştı. Görünüş ve gerçeklik arasında önemli bir fark olduğuna inanmaktaydı.

Bilgeliği ile neyi bilebileceğimizin sınırlarını, varoluşumuzun temeline inmek üzere anlamayı hedef alan bir soru sorma yolu açmıştı. Sorgulanmamış bir hayatın, yaşanmaya değer olmadığı düşüncesi ile 70 yıllık ömrünü soru sormayı bırakmasını isteyen otoriteye boyun eğmeyerek tamamlamıştır.

Sorgulama İle Soru Sorma Arasındaki Fark

Sorgulama soru sormanın gücünü yanına almış olsa da niyet ve yaklaşım itibariyle birbirinden ayrılmaktadır. Burada soru sormanın amacı varsaydığı gerçeğe, şüphe ettiği şeye ulaşabilmektir. Bu durumda da ilişki iki eşit arasında olmadığı gibi, kişilerin kendini değerli hissetmesi, saygı, samimiyet, tarafsızlık gibi unsurların olması da beklenmemektedir.

Ünlü psikiyatrist Irvin D. Yalom, meslektaşlarına rehber niteliğindeki birçok kitabında soru sorma becerisi ve ilişkinin yapılandırılması noktasında öneriler sunmuştur.

“İyi bir terapist, doğru cevapları veren değil—doğru soruları sorandır.” — Irvin D. Yalom, The Gift of Therapy

Öğrenen Zihniyet

Öğrenen zihniyetten gelen sorular yapıcıdır, cevapla gerçekten ilgilenir. Yani karşınızdaki kişiyi merak ediyor ve olumlu bir tutumla yaklaşarak, bilinçli ve kalıcı bir değişimi amaçlıyorsunuzdur. Öğrenen sorular yaratıcıdır, bu soruları üretmek için kendiniz ve karşınızdakini iyi tanımanız ve anlamış olmanız beklenir.

Öğrenen zihniyette mağdur olma hissine yer yoktur. Burada seçimler vardır. Olaylar karşısında alınması gereken derslere odaklanılır. Tepkisel yaklaşmak yerine, seçeneklerin ne olduğu ile ilgilenilir.

Yargılayan Zihniyet

Yargılayan zihniyetten gelen sorular ise tepkiseldir. Yargı ile dolu mesaj, öğrenmeyi veya merakı barındırmaz; bu sorular aslında bir suçlama, ön yargı içermektedir. Karşısındaki kişiye soru cümlesi ile gelse de aslında cevapla çok da ilgilenmeyebilir. Yargılayan zihniyeti fark etmek için çok önemli bir ipucu: tartışmalarda, sohbetlerde sürekli haklı çıkma çabası içinde olmaktır. Tüm soru ve görüşler haklı çıkmak üzerine kurgulanıyorsa, burada bir yargıcın varlığından söz edebiliriz.

Yazarın Notu:

Koçluk eğitiminde öğrendiğim ilk şey: koltukta oturanın sözlerine değil, önceliği beden diline anlamaya vermek… Çünkü beden, zihnin söyleyemediğini fısıldar. Ovalanan koltuk kenarı, kaçan gözler, mikro jestler… Tüm bunlar, kelimelerin taşıyamadığı frekanslardır. bunlar bize kişinin içsel yolculuğu hakkında çok şey anlatır. Bu sinyalleri duyduğumda, sorumu ona göre şekillendiririm. Çünkü: Öğrenen sorular yaratıcıdır , ve yaratıcı sorular kişinin kendi cevabına ulaşmasına alan açar.

İşte tam da bu yüzden, ben olsam şöyle bir soru sorardım:

“Bir profesyonel olarak sporun beden ve zihin sağlığınız üzerindeki etkileri nelerdir?”

Neden Bu Soru ?

  • Karşıdakini kendi içsel yolculuğuna davet eder.
  • Maskeyi nazikçe aralar: Profesyonelin sadece rolünü değil, kendi deneyimini de paylaşması gerekir. Bu, maskenin altındaki gerçekliği görmeye yardımcı olur.
  • Enerji alanını okursun: Yanıtın tonu, içeriği, beden dili… hepsi sana o kişinin frekansını verir. Gerçekten sporla dönüşmüş mü, yoksa sadece teknik bilgi mi sunuyor?

Alternatif Sorular

  • Sporun sende en çok hangi duygusal blokajları dönüştürdüğünü fark ettin?
  • Bedeninle kurduğun ilişki sporla nasıl değişti?
  • Zihinsel olarak hangi eşikleri sporla geçtin?
  • Spor senin için bir ritüel mi, yoksa bir görev mi?

Sorular sadece bireyin içsel dönüşümünü değil, ilişkisel alanını da görünür kılar. Çünkü bedenin değişimi, ilişkilerin titreşimini de dönüştürür. Bu yüzden ben olsam şöyle bir soru daha sorardım:

Spor, sadece sizi mi dönüştürdü; yoksa ilişkilerinizi de mi yeniden şekillendirdi?”

Farkındalık olmadığı sürece, soruların anlaşılma gücü de kendini yitirir. Bu nedenle herkese soru sorulmaz. Gerçek koçluk, sadece doğru soruyu değil—doğru zamanı da bilir.

Odaklanmanın Gücü sayesinde tüm bilgileri anda kalarak öğrenme becerisi geliştiriyor zamanla insan. Yani konuşulmayanları duymak… Çünkü; Gerçek koçluk, sorunun değil—sessizliğin içinde yankılanan cevabın peşindedir.

Güçlü Soru Sorma Sanatı, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Bu gözlem, bize bir şeyi daha hatırlatıyor: Soru sormak, sadece kelimeyle değil—bedenle, alanla, niyetle yapılır. Ve bu beceri, günümüz dünyasında artık bir lüks değil—bir ihtiyaç.

Şimdi, bu sanatın günümüz için neden bu kadar kıymetli olduğuna birlikte bakalım.

Eserin Günümüz İçin Önemi Nedir?

Bugünün dünyası, hızla akan bilgiyle dolu ama anlamla eksik. Sosyal medya, yapay zekâ, algoritmalar… hepsi bize cevaplar sunuyor. Ama asıl ihtiyaç duyduğumuz şey, doğru soruları sorabilme becerisi.

Güçlü Soru Sorma Sanatı, bu çağda sadece bireysel gelişim değil—kolektif bilinç uyanışı için bir araçtır. Çünkü:

  • Karmaşık sorunlar, ezber cevaplarla değil—derin sorularla çözülür
  • İlişkiler, doğru sorularla derinleşir; empati, merak ve bağ kurma alanı açılır
  • Liderlik, yönlendirmek değil—sormakla başlar
  • Değişim, “neden ben?” yerine “ne öğrenmeliyim?” sorusuyla başlar

Bu kitap, günümüzün “daha çok bilgi” değil—daha doğru soru ihtiyacına cevap veriyor.

Gülay Kabaş

Sanatla, sesle ve duruşla konuşan bir kadın. Müzik dünyasında yıllarca sözleriyle kalplere dokundu; şimdi sorularıyla zihinlere ulaşıyor. Hayatın içinden geçen bir ses olarak, “soru sorma sanatı”nı sadece teknik değil—duygusal bir ritüel olarak sunuyor.

Dr. Yaprak Baran Tecir

Akademik derinlik ile koçluk zarafetini birleştiren bir rehber. İstanbul Üniversitesi’nden aldığı doktora ile örgüt kültürünü çözümledi; koçlukta MCC unvanıyla bireyin içsel yapısını dönüştürdü. “Değer vererek ve değer katarak paylaşmak” onun yaşam mottosu. Sorularla sadece bilgi değil—farkındalık taşıyor. Yazarlığı, danışmanlığı ve eğitmenliği bir araya getirerek, sorunun gücünü kolektif bir alan hâline getiriyor.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin