“Aslında felsefi teori, özenle geliştirilmiş sorudan başka bir şey değildir: Kendi kendine, kendinde, bir problemi çözmeye yönelik değil, biçimlendirilmiş, bir soru için gerekli olan içerimleri en uç noktasına kadar geliştirmeye yöneliktir. Sorunun iyi ve sıkı örülmüş olduğunu varsayarsak, bize şeylerin ne olduğunu ve ne olmaları gerektiğini gösterir.”
—Gilles Deleuze
Merhaba,
Foucault’nun “Biz kimiz?” sorusu, tam da bu anlamda bir felsefi teoridir. O, cevabı vermek yerine sorunun içerimlerini açar: bilgi, iktidar, özne, etik…
Dün yürüyüşümün ardından kitapçıda karşıma çıkan eserlerden biri, Todd May’in “Foucault’nun Felsefesi” oldu. Foucault’nun tüm eserlerini okumuş biri olarak, May’in yorumlarını merak ettim. Todd May’in yaklaşımı, Foucault’nun katmanlı ve disiplinlerarası kavramlarını yalnızca açıklamakla kalmıyor; onları güncel felsefi ve politik tartışmalara bağlayarak yeniden yorumluyor.
Bu satırları yazarken, Foucault’ya duyduğum derin vefa borcunu dile getirmek isterim. Onun düşünceleri, yalnızca akademik bir miras değil; yaşamı anlamlandırma biçimime yön veren bir rehberdir. Yıllar boyunca sosyoloji, psikoloji, tarih ve siyaset gibi farklı alanları iç içe geçirerek geliştirdiği kavramlar, tek bir kelimeyle özetlenemeyecek kadar yoğun ve katmanlıdır.
Benim için en önemli sorumluluk, bu düşünceleri aktarırken anlam bütünlüğünü deforme etmemektir. Foucault’nun metinlerini yalnızca açıklamak değil, onların derinliğini ve disiplinlerarası zenginliğini koruyarak yeniden yorumlamak gerekir. Bu, bir sadakat göstergesi olduğu kadar, düşünceye duyulan saygının da ifadesidir.
Todd May’in Foucault’nun Felsefesi kitabını okurken de aynı dikkatle yaklaşmayı seçiyorum. Çünkü May, Foucault’nun kavramlarını güncel tartışmalara bağlarken, onların yoğunluğunu basitleştirmeden, yeni bir ışık altında görünür kılıyor. Benim için bu kitap, Foucault’nun mirasına duyduğum vefayı sürdürmenin ve onu bugünün sorularıyla yeniden anlamlandırmanın bir yolu.
May’in Yorumlarının Özellikleri
May, Foucault’nun disiplin, biyopolitika ve özneleşme kavramlarını sistematik bir çerçeveye oturtarak erişilebilir kılıyor. Bunun yanında, özellikle son dönem çalışmalarındaki etik dönüşüme dikkat çekiyor; ‘kendilik teknolojileri’ fikrini öne çıkarıyor. İktidarın mikro düzeyde işleyişini günümüz gözetim teknolojileri ve kimlik politikalarıyla ilişkilendirerek düşünceleri canlı tutuyor. Dahası, Foucault’nun özgürlük anlayışını tartışmaya açarak etik boyutunu daha güçlü bir şekilde öne çıkarıyor.
May, “Foucault’nun Felsefesi”ni şu başlıklarla örmeye başlıyor:
- Biz Kimiz? Bu soru, Foucault’nun düşüncesinin merkezinde yer alır. Özne, dışarıdan şekil alırken aynı zamanda kendi biçimini yaratır. May, bu soruyu yeniden gündeme getirerek okuru hem tarihsel hem de güncel bağlamda kendini sorgulamaya davet eder.
- Kim Olduğumuza Dair Arkeolojik Tarihler Burada bilgi sistemlerinin tarihsel kuruluşu ele alınır. May, Foucault’nun arkeoloji yöntemini kullanarak, “doğru” kabul edilen bilgilerin özneyi nasıl şekillendirdiğini gösterir. Okur için dikkat noktası: Bilginin tarafsız değil, tarihsel koşullarla örülmüş olduğunu fark etmek.
- Kim Olduğumuza Dair Soybilimsel Tarihler İktidarın mikro düzeyde işleyişi ve disiplin mekanizmaları bu bölümde öne çıkar. May, hapishane, okul, hastane gibi kurumların özneyi nasıl biçimlendirdiğini tartışır. Günümüz gözetim teknolojileriyle bağlantı kurarak Foucault’nun analizini canlı tutar.
- Biz Kimiz Ve Kim Olabiliriz? Bu bölüm, öznenin özgürleşme imkânlarını araştırır. May, Foucault’nun “kendilik teknolojileri” kavramını merkeze alarak, bireyin aldığı formları dönüştürerek kendi özgün yolunu açabileceğini vurgular. Burada etik dönüşüm ve yaşamı bir sanat eseri gibi kurma fikri öne çıkar
- Sonuç: Foucault’un Kendinde Kopuşu May, Foucault’nun kendi düşüncesindeki kırılmaları ve dönüşümleri ele alır. Özellikle son dönem çalışmalarında etik boyutun öne çıkması, felsefi bir kopuş değil, düşüncenin yeni bir aşaması olarak yorumlanır.
- Bizler Hala Foucault’un Bahsettiği Kişiler Miyiz? Bu soru, kitabın güncel bağını kurar. May, Foucault’nun analizlerinin bugün hâlâ geçerli olup olmadığını tartışır. Gözetim teknolojileri, kimlik politikaları ve neoliberal düzen bağlamında, Foucault’nun sorularının hâlâ bizi düşündürmeye devam ettiğini gösterir.
Yazarın Notu: Bilginin Kamusallığı ve Foucault’nun Kürsüsü
Foucault’un Collège de France’da kurduğu “Düşünce Sistemleri Tarihi” kürsüsü, benim için yalnızca akademik bir girişim değil; bilginin halka açık, erişilebilir ve tartışmaya açık olması gerektiğini gösteren güçlü bir semboldür. Collège de France’ın yapısı gereği derslerin ücretsiz ve halka açık olması, Foucault’nun düşüncelerinin akademiyle sınırlı kalmayıp toplumun geniş kesimlerine ulaşmasını sağlamıştır. Bu bana, bilginin paylaşıldıkça özgürleştirdiğini hatırlatır.
Foucault’nun felsefesi, bireyin kendi yaşamını bir sanat eseri gibi kurabileceği fikrine dayanır. Hazır doğrulara teslim olmak yerine, kendi düşüncelerine dikkat ederek anlam üretmek… İşte bu, benim de kendi yolculuğumda hissettiğim şeydir.
Kendi alanımda kurduğum sistem, belirlediğim eğitmenlerin düşüncelerinin rehberliğiyle şekillendi. Ancak sorulara baktığımda fark ettiğim şey, alışılmışın dışında bir seyir izlediğimdir. Bu, Foucault’nun en güçlü davetlerinden biridir: düşünceyi alışılmışın dışında görmeye cesaret etmek.
- Eğitmenlerin rehberliği: Benim sistemim başkalarının düşüncelerinden besleniyor. Bu, Foucault’nun “düşünce sistemleri” kavramıyla örtüşüyor: hiçbir düşünce tek başına doğmaz, hep bir gelenek ve bağlam içinde şekillenir.
- Kendi yolunu açmak: Sorulara alışılmışın dışında yaklaşmam, özneleşme sürecimin bir göstergesidir. Yalnızca bana verilen düşünceleri tekrar etmiyorum; onları yeniden kuruyor, kendi anlamımı yaratıyorum.
- Eleştirel dikkat: Bu farkındalık, Foucault’nun “düşüncelere dikkat ederek anlam oluşturmak” dediği pratiğin karşılığıdır.
- Direniş: Alışılagelmişin dışında olmak, Foucault için bir direniştir. Çünkü iktidar normallik üzerinden işler. Benim fark ettiğim bu seyir değişikliği, özgürleşmenin işaretidir.
Foucault’nun tüm eserlerini okumuş biri olarak, Todd May’in kitabı benim için şu açılardan değerli:
- Foucault’nun farklı dönemlere yayılan ve birbirinden bağımsız gibi duran metinlerini bir ‘felsefi sistem’ gibi yeniden düzenlenmiş görmek.”
- Onun düşüncelerinin günümüz sorunlarına — özellikle gözetim, kimlik ve neoliberalizm — nasıl uygulanabileceğini görmek.
- Özgürlük ve etik üzerine düşüncelerini, daha pratik bir yaşam felsefesi olarak yorumlayan bir bakış açısıyla karşılaşmak.
Foucault’nun Felsefesi benim için bir yeniden okuma rehberi. Metinlerini zaten biliyorum, ama May onları bugünün sorularına bağlayarak bana yeni bir ışık altında gösteriyor. Bu ışık, hem Foucault’ya duyduğum vefayı sürdürmenin hem de kendi düşünce yolculuğumu derinleştirmenin bir yolu.
“Biz Kimiz?” sorusunu çözümlememiz, tek bir cevaba ulaşmak değil; sorunun içerimlerini açarak öznenin hem dışarıdan şekillendiğini hem de içeriden kendi biçimini kurabildiğini görmek oldu. Bu da Deleuze’ün dediği gibi, iyi örülmüş bir sorunun bize hem “ne olduğumuzu” hem de “ne olmamız gerektiğini” göstermesi. Todd May’in kitabı da Foucault’nun sorularını bugünün dünyasında yeniden örüyor.
Peş peşe okuduğum Ölüm, Varolma(ma)nın Felsefesi ve Anlamlı Bir Yaşam eserleriyle birlikte düşündüm. Todd May’in Foucault’un Felsefesi bu yolculuğun bir halkası oldu; varoluş, anlam ve etik üzerine açılan sorular, Foucault’nun özne ve özgürlük tartışmalarıyla birleşti. Böylece okuma serüvenim, yalnızca bir kitaplar zinciri değil, kendi düşünce yolumu örme çabası haline geldi.
Foucault’nun Felsefesi, Kim Olduğumuz Üzerine Bir İnceleme, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Todd May’in Foucault’nun Felsefesi adlı eseri, günümüzde kimlik, iktidar ve özgürlük tartışmalarını anlamak için önemli bir rehberdir. Foucault’nun düşüncelerini erişilebilir bir dille sunarak, bireylerin toplumsal düzen içinde nasıl şekillendiğini ve bu düzeni nasıl sorgulayabileceğini gösterir.
Eserin Günümüz İçin Önemi Nedir?
- Kimlik ve Özneleşme: May, Foucault’nun “biz kimiz?” sorusunu merkeze alır. Günümüzde kimlik politikaları, toplumsal cinsiyet, kültürel aidiyet gibi konular bu soruyla doğrudan bağlantılıdır.
- İktidarın Yaygın Doğası: Foucault’nun iktidarı yalnızca devlet ya da kurumlarla sınırlı görmeyip, gündelik yaşamın her alanına yayılan bir ağ olarak tanımlaması, günümüzde sosyal medya, algoritmalar ve gözetim teknolojilerini anlamak için kritik bir çerçeve sunar.
- Etik ve Özgürlük: May, Foucault’nun son dönem çalışmalarındaki etik vurgusunu öne çıkarır. Bu, bireylerin kendi yaşam biçimlerini yaratma ve iktidar ilişkileri içinde özgürlük alanları açma çabalarıyla doğrudan ilişkilidir.
- Toplumsal Eleştiri: Kitap, felsefi bir metin olmanın ötesinde, günümüzün neoliberal düzenini, tüketim kültürünü ve bireysel özgürlüklerin sınırlarını sorgulamak için bir araçtır.
Todd May’in Foucault’nun Felsefesi günümüzde iktidarın görünmez işleyişini, kimliklerin nasıl kurulduğunu ve özgürlüğün nasıl yeniden düşünülebileceğini anlamak için güçlü bir kaynak. Özellikle dijital çağda gözetim, kimlik politikaları ve bireysel özgürlük tartışmalarında Foucault’nun fikirlerini canlı tutuyor.
Todd May
Todd Gifford May, çağdaş felsefenin en içten ve erişilebilir seslerinden biri. Onun düşünsel üretimi, yalnızca akademik çevrelerde değil, aynı zamanda popüler kültürde de yankı buldu. Ölüm: Felsefi Bir Deneme gibi eserleriyle, insanın en temel korkularından biri olan ölüm üzerine cesurca düşünmemizi sağladı.
Erken Yaşam ve Eğitim: 1955 yılında New York’ta doğan Todd May, erken yaşlardan itibaren sorgulayıcı bir zihne sahipti. Penn State Üniversitesi’nde felsefe doktorasını tamamladıktan sonra, akademik kariyerine adım attı. Ancak onun felsefesi, yalnızca kürsülerde değil, sokakta, dizilerde ve hapishane sınıflarında da yankı buldu.
Düşünsel Yolculuk: May’in felsefesi, postyapısalcı anarşizmden varoluşçuluğa, etik ve siyaset felsefesine kadar geniş bir yelpazeye yayılır. Michel Foucault, Gilles Deleuze ve Jacques Rancière gibi düşünürlerden etkilenmiş; ancak onların karmaşık fikirlerini sadeleştirerek daha geniş kitlelere ulaştırmayı başarmıştır.
Özellikle Ölüm: Felsefi Bir Deneme adlı kitabında, ölümün yaşamı nasıl şekillendirdiğini, onunla yüzleşmenin yaşamı nasıl daha anlamlı kıldığını derinlikli ama anlaşılır bir dille anlatır.
Popüler Kültürdeki Yeri: May’in felsefesi yalnızca kitaplarda kalmadı. NBC’nin sevilen dizisi The Good Place’in felsefi danışmanı olarak, etik ve ölüm temalarını milyonlarca izleyiciye ulaştırdı. Dizideki karakterlerin ahlaki seçimleri, doğrudan May’in düşüncelerinden ilham aldı.
Toplumsal Katkı: Todd May, felsefeyi yalnızca akademik bir uğraş olarak görmez. Hapishanelerde felsefe dersleri vererek, düşünmenin özgürleştirici gücünü en karanlık yerlerde bile yaymaya çalışır. Bu yönüyle, felsefeyi bir yaşam pratiği haline getirmiştir.
Yaşamın Anlamı Üzerine: May’e göre yaşamın anlamı, büyük ideallerde değil, küçük ama anlamlı eylemlerde gizlidir. Ölümün farkındalığı, yaşamı daha dolu yaşamak için bir davettir. Onun felsefesi, trajik olanla umut vereni bir arada tutar.
Todd May’in Seçkin Eserleri: Todd May’in eserleri, çağdaş felsefenin en insani ve erişilebilir örnekleri arasında yer alır. Hem akademik hem de gündelik yaşamın içinden gelen soruları ele alarak, okuyucuyu düşünmeye ve sorgulamaya davet eder.
- Ölüm: Felsefi Bir Deneme: Ölümün yaşam üzerindeki etkisi, ölümlülüğün anlamı ve yaşamın trajik doğası.
- Anlamlı Bir Yaşam (A Significant Life): Yaşamın anlamı nedir, bireyin özgünlüğü ve etik sorumlulukları.
- Kırılgan Bir Yaşam (A Fragile Life): İncinebilirlik, acı ve insan olmanın kırılgan doğası.
- Makul Bir Yaşam (A Decent Life): Günlük yaşamda etik kararlar, adalet ve sorumluluk.
- Şiddetsiz Direniş (Nonviolent Resistance): Gandhi, Martin Luther King gibi figürler üzerinden şiddetsiz direnişin felsefesi.
- Foucault’nun Felsefesi: Kimlik, iktidar ve özgürlük üzerine Michel Foucault’nun düşüncelerinin analizi.
- Deleuze: Bir Birey Nasıl Yaşayabilir: Gilles Deleuze’ün birey ve yaşam felsefesi üzerine yorumlar.
- Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset Felsefesi: Anarşizm ve postyapısalcı düşüncenin kesişim noktaları.
- Varolma/ma/nın Felsefesi İnsanlığın varlığına dair etik bir sorgu.
Todd May’in kitapları, felsefeyi soyut bir alan olmaktan çıkarıp yaşamın içine yerleştiriyor. Her bir eser, okuyucunun kendi yaşamına dair daha derin sorular sormasını teşvik ediyor.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın