“Düşünce biçimimiz, dünyayı nasıl deneyimlediğimizi derinden şekillendirir.”
— David Robson
Merhaba,
Hepimiz bazen geleceğe dair umutlarımızla ya da korkularımızla yaşarız. Robson’un “Beklenti Etkisi” kitabı bana şunu düşündürdü: Aslında zihnimizde kurduğumuz beklentiler, hayatımızın gidişatını sessizce şekillendiriyor. İyileşme sürecimizden spor performansımıza, hatta yaşlanmayı nasıl algıladığımıza kadar… Demek ki düşünce biçimimiz, dünyayı nasıl deneyimlediğimizi derinden şekillendiriyor.
Düşüncelerimizin içeriğinin günümüz dünyasının kaosunda nasıl anlamlı bir etki yapabileceğini merak ediyor olabilirsiniz. Aynı zamanda büyük siyasi belirsizlikler ve huzursuzluklarla karşı karşıya kaldık ve birçoğumuz hala muazzam yapısal eşitsizliklerle boğuşmaya devam ediyoruz. Tüm bu engeller karşısında kendi beklentilerimiz ve inanışlarımızın pek de güçlü bir etkiye sahip olmadığını düşünmek anlaşılır bir durum.
“Pozitif Düşünce”nin tüm bu mutsuzluğu ve kaygıyı ortadan kaldırabileceğini iddia etmek elbette aptalca olur ve ben, böyle bir iddiada bulunacak son kişiyim, diyor Robson. Çünkü; bilimsel araştırmalar, bir durumun zorluklarını inkar etmenin yalnızca daha kötü sonuçlara yol açacağını göstermeye devam ediyor. Ancak, kendi yeteneklerimize dair inanışlarımız, zorluklarla nasıl başa çıktığımızı ve bu zorlukların fiziksel ve ruhsal sağlığımız üzerindeki etkisini önemli ölçüde belirleyebilir.
Günümüzdeki krizlerin çoğu kontrolümüzün dışında olsa da zor durumlara verdiğimiz tepkiler genellikle beklentilerimizin ürünüdür ve bu gerçeği anlamak, dayanıklılığımızı artırmamıza ve karşılaştığımız sorunlara en yapıcı şekilde tepki vermemize olanak sağlar.
Beklentilerinizin yaşamınızı nasıl şekillendirdiğine dair bilimsel bilgiyle donanarak , kendinizi kandırmadan düşüncelerinizi yeniden çerçevelemeyi öğrenebilirsiniz.
Beklenti Etkisi’nin Bölümleri
Her bölüm, beklentilerin görünmez ama güçlü etkisini farklı bir açıdan gözler önüne seriyor:
- Tahmin Makinesi : İnanışlarınız gerçekliğinizi nasıl şekillendiriyor?
- İyi Niyetli Bir Aldatmaca: İnanışlar nekahet sürecini nasıl değiştirebilir?
- İlk Kural, Zarar Vermemek: Beklentiler şifalandırdığı gibi nasıl incitebilir ve bir lanet nasıl bozulur?
- Kitlesel İsterinin Kökenleri: Beklentiler topluluklar içinde nasıl yayılır?
- Daha Hızlı, Daha Güçlü, Daha Formda: Egzersizden kaynaklanan ağrıyı nasıl ortadan kaldırırız?
- Gıda Paradoksu: Sağlıklı beslenmek için yediğinizin tadını çıkarmak neden önemli?
- Stresi Stresten Arındırmak: Olumsuz duyguları nasıl avantaja çeviririz?
- Sınırsız İrade Gücü: Özdenetim ve zihinsel odaklanma için sınırsız kaynak nasıl oluşturulur?
- Keşfedilmemiş Deha: Kendinizin ve başkalarının zekasını, yaratıcılığını ve hafızasını nasıl güçlendirirsiniz?
- Süper Yaşlılar: Neden gerçekten de hissettiğiniz yaştasınız?
Yazarın Notu: “Yeniden Çerçevelemek”
“Yeniden Çerçeveleme” aynı zamanda koçluk tekniklerinden biridir. Eğitim aldığım dönemde öğrendiklerimi hayatıma uygulamam, düşüncelerim üzerinde büyük bir dönüşüm yarattı.
Beklentilerim muazzam gücüne dair kendi farkındalığım, on bir yıl önce, hayatımda çalkantılı bir dönemden geçerken derinleşti.
Acılar, kayıplar, krizler aslında birer öğretmen gibi davranır. Paranız olmadığında, geçiminizi sağlamak için para kazandıracak işlere yönelebilirsiniz. Birinden hoşlanmıyor ve ilişkiniz üzerinde toksik etkisi varsa, mesafenizi koruyarak ve sorun yaşamadan ilişkinizi yeniden şekillendirebilirsiniz. Ancak iş, sağlığınız üzerinde ölümcül etkiye yol açabilecek bir kronik rahatsızlığa gelince işler değişir.
On bir yıl içinde beş biyopsi ve dört büyük operasyon geçirdim. Kalıcı etkileri sağlık heyeti raporumda belgeli. Yüksek doz ilaçlar ve yan etkileri de eklenince, gerisini siz tahmin edin. Aynı zamanda kafatasıma bir buz kıracağı saplanmış gibi gelen şiddetli bağ ağrılarıyla mücadele etmeye başladım. Acı o kadar kuvvetliydi ki beynime korkunç bir şey olduğundan emindim. Bu dayanılmaz ıstırap muhakkak bir tür uyarı olmalıydı. İlaçlı ilaçsız MR çekimleri, tomografiler sonucunda Migrenöz vertigo olduğum saptandı. (Vertijinöz Migren veya iç kulak migreni olarak da adlandırılabilir.) Ve ne zaman nerede bu ağrının geleceği belli olmuyordu.
Acı, tıpkı Sartre’nin anlamsızlık hissi gibi, beni kendi özüme ve hakikate yönlendiren bir kapı haline gelmişti.
Yaşadığım tüm bu süreçlerin ruhsal, zihinsel ve bedensel etkilerini göğüsleyip kendim üzerinde çalışarak en iyi versiyonuma ulaştığımı söyleyebilirim. Çoğunuz dışa dönük ve nesne odaklı olduğunuz için değerlendirmeleriniz hep görsel üzerinden oluyor. Oysa içe dönük “öznel” bir insanın soracağı en temel soru, “içeride neler olduğu“dur. İç dünya, kendini gerçekleştirmenin merkezidir. Onlarca gerçeklik arasında en önemlisi, kendi gerçekliğinizi keşfetmek ve o gerçekliği nereye taşımak istediğinizi bilmektir.
Zorluklar bizi özümüze yakınlaştırır. Kendine inanarak, dağılan parçaları bir araya getirerek yüzeye çıkmak; o derinlikte kaybolmadan inciyi bulup çıkarmak. Aslında mesele tam olarak bu…
Jung’a göre hayatımıza giren her deneyim, her kişi, hatta her kriz bir “dost”tur; bize kendimizi daha derinden tanıma fırsatı verir. Robson ise bu dostların, yani deneyimlerimizin ve beklentilerimizin, bedenimizi ve zihnimizi nasıl dönüştürdüğünü bilimsel verilerle ortaya koyar.
Özünde tek bir dost vardır: İlahi olan. Ve biz, onun farklı yüzleriyle karşılaştıkça kendimize daha çok yaklaşırız. Kendinden kendine öğreten dostun hediyesi, yalnızca farkındalık değil; özünüze giden ışıklı bir yolculuktur.
Kendi Kendine Koçluk
Bedenin yarattığı etkiyi fark edip, parçaları yeniden bir araya getirerek ayağa kalkmak; zorlukları öğretmen, içsel gücü kaynak, hedefi ise kendi en iyi versiyonu olarak görmek — işte bu, kendine uygulanan en derin koçluktur.
“Ne hissettiğimiz ve düşündüğümüz, neyi deneyimlediğimizi belirler; bu da hissettiklerimizi ve düşündüklerimizi etkiler… sonsuz bir döngü içinde böylece devam eder.” — David Robson
Kişisel dönüşüm eğitimleri almanın özünde yatan şey de budur. Enerjinizi değiştirmediğiniz sürece değişemeyeceğiniz. Gerçekte değişim için çabalayan kişi konuşmak yerine bunu yaşamında gösterir. Sonuçta değişimi deneyimlemek için yaşar. Bu da farkındalık, niyet, şimdiki anda kalmak ve iç dünyaya sürekli dikkat etmeyi gerektirir. En büyük engel belki sadece rahatsız olmak değil, aynı zamanda rahatsız olmayı kabul etmektir. Çünkü rahatsızlık hissi gelişim için bir meydan okumadır, kendimizi daha canlı hissetmemize yol açar.
Koçlukta “yeniden çerçeveleme” yalnızca zihinsel bir teknik değildir; aynı zamanda kişinin enerjisini farklı bir noktaya yönlendirmesidir.
David Robson’un Beklenti Etkisi kitabında anlattıkları, benim yaşadığım enerji–zihin ilişkisiyle doğrudan örtüşüyor. Robson’a göre düşünce biçimimiz ve beklentilerimiz, bedenimizdeki fizyolojik süreçleri ve zihinsel deneyimlerimizi dönüştürür. Yani benim acıyı bir “uyarı” olarak görmem ve onu farkındalık kapısı haline getirmem, Robson’un bilimsel çerçevesine denk düşüyor.
İnsanlar genellikle bolluğu gelecekte olacak bir şey gibi bekler: daha çok para, daha iyi iş, daha huzurlu ilişkiler. Bu yaklaşımda bolluk hep “dışarıda” ve “ileride” konumlanır. Bolluk ve bereket”i yalnızca bir beklenti olarak görmek, onu dışsal bir şeymiş gibi algılamaya yol açıyor. Oysa bolluk ve bereket aslında bütün olmakla ilgili. Bolluk ve bereket, zihnin ve ruhun şimdiki anda bütünlüğü ile başlar.
Kale zirvesinde elimde tuttuğum kitap, yaşın kronolojik bir ölçü değil; zihinsel ve enerjisel dönüşümün göstergesi olduğunu hatırlatıyor. Deneyimlerim, hedeflerime ulaşmamda en güçlü motivasyon kaynağı oldu.
Beklenti Etkisi, Düşünce Biçimimiz Zihnimizi Nasıl Değiştirir? okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Beklenti Etkisi günümüzde özellikle sağlık, psikoloji ve toplumsal yaşam açısından büyük önem taşıyor. Çünkü Robson, zihnimizin beklentilerinin bedenimizi, mutluluğumuzu ve hatta yaşlanma sürecimizi doğrudan etkilediğini gösteriyor; bu da modern çağda stres, performans baskısı ve iyileşme süreçleriyle başa çıkmak için güçlü bir araç sunuyor.
Eserin Günümüz İçin Önemi Nedir?
- Sağlık ve İyileşme
- Plasebo etkisi: Günümüzde tıp dünyasında hâlâ en çok tartışılan konulardan biri. Robson, beklentilerin iyileşme sürecini hızlandırabileceğini gösteriyor.
- Nekahet süreci: Olumlu beklentiler, bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalık sonrası toparlanmayı kolaylaştırıyor.
- Psikolojik İyi Oluş
- Stres yönetimi: Modern yaşamın en büyük sorunlarından biri olan stres, beklentiler aracılığıyla avantaja çevrilebilir. Robson, olumsuz duyguların doğru yönlendirildiğinde motivasyon kaynağına dönüşebileceğini vurguluyor.
- Mutluluk arayışı: Beklentiler, yaşam doyumunu ve psikolojik iyi oluşu doğrudan şekillendiriyor.
- Performans ve Günlük Hayat
- Spor ve iş hayatı: Beklentiler, fiziksel performansı artırabilir; zihinsel odaklanmayı güçlendirebilir. Bu, günümüzün rekabetçi iş ve spor ortamlarında kritik bir avantajdır.
- Beslenme ve yaşam tarzı: Sağlıklı beslenmenin sürdürülebilirliği, yalnızca ne yediğimizle değil, yediğimizden aldığımız keyifle de bağlantılıdır.
- Toplumsal ve Kültürel Etki
- Kitlesel davranışlar: Beklentiler yalnızca bireysel değil, topluluklar içinde de yayılır. Bu, günümüzde sosyal medya ve kültürel akımların etkisini anlamak için önemli bir bakış açısıdır.
- Yaşlanma algısı: “Süper yaşlılar” bölümü, yaşın yalnızca biyolojik değil, zihinsel bir inşa olduğunu gösteriyor. Bu, yaşlanan toplumlarda sağlıklı yaşlanma politikaları için kritik bir mesajdır
Beklenti Etkisi, günümüz dünyasında zihinsel tutumlarımızın yaşam kalitemizi belirlediğini hatırlatan bir eser. Sağlık, mutluluk, performans ve toplumsal uyum için beklentilerimizi bilinçli yönetmek, çağımızın en güçlü araçlarından biri haline geliyor
David Robson
David Robson, İngiltere’de yaşayan ve çalışmalarını oradan sürdüren bir bilim yazarıdır. Kariyerine New Scientist dergisinde editör olarak başlamış, ardından BBC Future için psikoloji ve beyin bilimleri üzerine yazılar kaleme almıştır. Yazılarında özellikle insan zihninin sınırlarını, bilişsel yanılgıları ve beklentilerin yaşam üzerindeki etkilerini araştırır.
Onun en bilinen eserlerinden biri, zekânın paradokslarını ele aldığı The Intelligence Trap (Zeka Tuzağı) kitabıdır. Bu çalışmada, “akıllı insanların neden bazen yanlış kararlar verdiğini” sorgular ve bilişsel önyargıların günlük hayattaki etkilerini inceler. Ardından yayımlanan The Expectation Effect (Beklenti Etkisi) ise zihnimizin beklentilerinin bedenimizi, sağlığımızı ve mutluluğumuzu nasıl şekillendirdiğini gösteren kapsamlı bir incelemedir.
Robson’un yazarlık tarzı, akademik araştırmaları sade bir dille aktarmasıyla öne çıkar. Karmaşık bilimsel verileri, günlük yaşamdan örneklerle harmanlayarak geniş bir okuyucu kitlesine ulaştırır. Bu yönüyle, yalnızca bir bilim yazarı değil, aynı zamanda bir “köprü kurucu”dur: bilim dünyası ile sıradan okur arasında güçlü bir bağ kurar.
Bugün Robson’un yazıları, modern çağın en büyük sorunlarından olan stres, yanlış bilgi, bilişsel önyargılar ve toplumsal beklentiler üzerine yeni bakış açıları sunar. Onun eserleri, bireyin kendi zihinsel süreçlerini daha bilinçli yönetmesine yardımcı olurken, toplumsal düzeyde de düşünce alışkanlıklarımızı sorgulamaya davet eder.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın