“Dinlenme yaklaşımımız ikirciklidir. Onu arzularız ama sonra belki de tembellik ettiğimizi düşünüp endişeleniriz. Belki de hayatı olabilecek en verimli şekilde yaşamıyoruzdur.”

—Claudia Hammond

Merhaba,

Sokrates meşgul bir hayatın çoraklığından sakınmamızı söylemiştir. Sürekli meşgul olursak yaşamın temel ritmini kaybederiz ve yapmakla yapmamak arasındaki dengeleri göremeyiz.

Büyük soru: Dinlenmek ne demektir? Dinlenmek sizin için ne ifade ediyor?

Dinlenmek: Uykudan Öte Bir Sanat

Dinlenmenin anlamının insandan insana değiştiği açık. Tıbbi araştırma metinleri genellikle uyku ve dinlenme kelimelerini birbirinin yerine kullanır. Ama dinlenmek uykudan daha karmaşıktır çünkü dinlenmenin birçok yolu vardır. Açıklık getirmek gerekirse: Dinlenmekten kasıt uyanıkken yaptığımız dinlendirici aktivitelerdir.

Bizlerin uyumaktan çok uyandıracak aktivitelere ihtiyacımız var. Bazı insanlar için bedenin egzersizle yorulması zihnin dinlemesine olanak sağlar ve fiziksel aktivite sırasında dinlenme gerçekleşir.

Benim İçin Dinlenme

Bazıları için dinlenirken hiçbir zihinsel çaba gösterilmez. Mesela benim için dinlenmek zihnimi zorlayan eserleri okumaktan geçer. Yalnızlıktan ve yürümekten geçer… Bunların hepsi aslında ruhun egzersizleridir.

Dinlenmek, yalnızca bedenin değil; zihnin ve ruhun da yeniden doğmasıdır. Bu yüzden dinlenmek, yaşamın lüksü değil, sürdürülebilirliğin şartıdır.

En İyi Özbakım Dinlenmektir

Çoğu insan için dinlenmek çalışmamaktır. Dinlenmek çalışmamanın zıttı değil, bilakis bizleri besleyen bir alana sahiptir. Dinlenmek sadece esenliğimiz için değil, verimliliğimiz için de faydalıdır. En iyi öz bakım dinlenerek yapılır. Ancak günümüzde ciddi bir dinlenme eksikliği yaşıyoruz. Belki de bu, bu kitabın temelini oluşturan geniş kapsamlı araştırmanın en önemli sonucudur.

Dinlenmek Bir Sanattır’ın Bölümleri

“Grubumuzda tarihçiler, şairler, sanatçılar, psikologlar, sinirbilimciler, coğrafyacılar ve hatta besteci vardı. Hepsi yetenekli, istekli ve enerjik insanlardı. Kendimizi projeye adadık ve iki yıl içinde bir sergi, bir kitap, birçok etkinlik, akademik makaleler, şiirler ve BBC Radio 3’te yayınlanan özgün müzik kompozisyonları ortaya koyduk. Evimiz Londra’nın ortasındaki kalabalık Euston Road’daydı. Takımımıza Hubbub adını vermiştik.” —Claudia Hammond

Claudia Hammond’ın “Dinlenmek Bir Sanattır” kitabındaki bölümler, 135 ülkeden 18.000 kişinin katıldığı “Dinlenme Testi” araştırmasına dayanıyor. Bu test, insanların en çok hangi aktiviteleri dinlendirici bulduğunu ortaya koyuyor ve kitapta bu aktiviteler tek tek inceleniyor. Modern yaşamda dinlenmenin farklı yüzlerini gösteriyor.

Sevinerek baştan söylemeliyim, en popüler aktivite kitap okumak. Kalabalıkların bilgeliğine dair söylenenleri bilirsiniz: 18.000 kişi yanılıyor olamaz. Kitabın tadını çıkarın, okumak kadar dinlendirici bir şey yoktur ve dinlenmeye dair bir kitap okumak kadar dinlendirici ne olabilir ki?

Her biri, zihinsel dinginlik ve bedensel yenilenme için ayrı bir kapı aralıyor. İşte bölümlerin kısa anlamları:

Dinlenme Çağrısı: Dinlenmenin modern yaşamda bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan giriş.

  1. Kitap Okumak: Katılımcılar arasında en çok tercih edilen dinlenme biçimlerinden biri.
  2. Doğada Zaman Geçirmek: Doğanın ritmiyle uyumlanmanın stres azaltıcı etkisi bilimsel olarak da destekleniyor.
  3. Yalnız Kalmak İstiyorum: Sosyal yoğunluktan uzaklaşma ihtiyacı, dinlenmenin önemli bir boyutu olarak görülüyor.
  4. Müzik Dinlemek: Duygusal düzenleme ve ruhsal yenilenme için güçlü bir araç olduğu araştırmada da öne çıkıyor.
  5. Hiçbir Şey Yapmamak: Katılımcılar arasında “en saf dinlenme” olarak tanımlanan, boş zamanın değerini hatırlatan bir yöntem.
  6. İyi Bir Yürüyüş: Hem fiziksel sağlık hem de zihinsel berraklık için en çok önerilen dinlenme biçimlerinden biri.
  7. Güzel, Sıcak Bir Banyo: Bedensel gevşeme ve duyusal rahatlama için yaygın bir tercih.
  8. Hayal Kurmak: Zihinsel yaratıcılığı ve rahatlamayı destekleyen bir aktivite olarak öne çıkar.
  9. Televizyon Seyretmek: Katılımcıların önemli bir kısmı televizyonu dinlenme aracı olarak gördüğünü belirtmiştir.
  10. Bilinçli Farkındalık:
    • Bilinçli farkındalık (mindfulness) gerçekten de kökleri 2500 yıl öncesine, Budist meditasyon pratiklerine kadar uzanan bir yöntem. Bu kadar köklü bir geçmişe sahip olmasına rağmen modern toplumda hâlâ birçok insanın bundan yoksun olması şaşırtıcı görünüyor.
    • Jon Kabat-Zinn bilinçli farkındalık için tanımı şudur: “Özel bir şekilde dikkat verme farkındalığı: yargılamadan anın farkında olmak.”
    • Mindfulness’ın onuncu sırada kalması, çağımızın en büyük içgörü yoksunluğunu gözler önüne seriyor.

Mükemmel Dinlenme Reçetesi: Araştırmadan çıkan sonuçları birleştirerek kişisel dinlenme tarzını oluşturma önerisi.

Dinlenme şekilleri kişiden kişiye farklılık gösterse de, bazı aktiviteler evrensel olarak en çok tercih edilenler arasında yer alır. Dinlenme kavramını yeniden gözden geçirip hayatınızdaki önemini değerlendirmek gerekir. Kendinize yeni bir reçete oluştururken, zamanınızı nasıl kullandığınıza dair yeni bir bakış açısı geliştirmelisiniz.

Dinlenmenin Sosyolojisi

2019’da BuzzFeed’de yayımlanan How Millennials Became the Burnout Generation makalesi, tükenmişliği bir kuşak deneyimi olarak tanımladı. Bugün görüyoruz ki bu yalnızca Y kuşağının değil, küresel ölçekte tüm toplumların ortak meselesi haline geldi.

Üniversiteye girmek ile iş bulmanın güçlüğü ve yaşadığınız yere göre değişse de sonsuza kadar kiracı kalma ihtimalini büyük ölçüde kaçınılmaz kılan emlak fiyatları düşünülürse günümüzde yirmili yaşlarda olmanın zorluğundan şüphe edilmez. Bunun üzerine bir de bu kuşağın, ebeveynlerine göre daha varlıklı olması fikrinin yok olduğu, Y kuşağının günümüzdeki ileri yaşlı emeklilerin elde ettiği cömert emeklilik şartlarından yararlanmayı ummayacağı gerçeği vardır. Ama bu sıkıntılar gibi X kuşağı ve Bebek Patlaması kuşağının da kendi dertleri vardır. Y kuşağından olanlar bu sıkıntıları dile getirmekten çekinmiyor olabilir fakat çoğumuz, belki de hepimiz, sık sık sonu gelmez gibi görünen işler yüzünden stres yaşarız. Modern çalışma pratikleri, modern yaşam tarzları ve modern teknoloji komplo kurup 21. yüzyılın ilk günlerinde yaşamı bitmek bilmez taleplerle doldurmuştur. Akıllı telefonlarımız sağ olsun, dinlendiğimizde bile bunun her an yarıda kalabileceğini bilerek her zaman görev başındaymışız gibi hissediyoruz.

Daha fazla dinlenmek istiyoruz, daha fazla dinlenebiliriz, belki de düşündüğümüzden daha çok dinleniyoruz ama kesinlikle dinleniyormuşuz gibi hissetmiyoruz.

Yazarın Notu: Küresel Bir Ses

Gözlemlediğim kadarıyla bugün yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada benzer bir sorun yaşanıyor. Artık daha fazla üniversite mezunu var, fakat onları tatmin edecek iş imkânları yok. Benim zamanımda üniversite mezuniyeti ayrıcalıklıydı; herkes okumazdı ve aldığımız eğitim hayatımızı sürdürmek için yeterliydi. Bugün ise üniversite mezuniyeti sıradan hale geldi, ama ekonomik karşılığı zayıfladı. Bu uyumsuzluk genç kuşaklarda sürekli bir stres ve gelecek kaygısı yaratıyor. Dinlenme ihtiyacı artıyor, fakat aynı zamanda “boş duruyorum” endişesiyle dinlenme suçluluk duygusuna dönüşüyor.

Türkiye’de gençlerin iş bulma zorluğu, üniversite mezunlarının artışı ve ekonomik baskılar çok belirgin. Ancak aynı tablo Avrupa’da, Amerika’da ve Asya’da da görülüyor: eğitim yükseliyor, beklentiler artıyor, fakat iş piyasası aynı hızda gelişmiyor. Bu yüzden “dinlenmenin sosyolojisi” yalnızca yerel bir tartışma değil; küresel ölçekte ortak bir deneyim.

Ben iki yıllık bir üniversite kazandım. Hem çalışıp hem de okuyabildim. Mesleğim uygulamalı bir dal olduğundan, eğitimim iş hayatına doğrudan yansıdı. Bir noktada gelişme ihtiyacı hissettim ve iş hayatını seçtim. Meslek pratiği belli bir seviyeye getiriyor, fakat daha ileriye gitmek için ya yeni beceriler kazanmak ya da farklı bir perspektif edinmek gerekiyor. Bu noktada ekonomik sorunlar hep vardı; benim tecrübelerimde zaten hissediliyordu. Bugün ise halka genişledi, insanlar artık daha derinden fark ediyor. Tüm bunların üzerine eklenen yoğun çalışma temposu ve hiç tatil yapmamak ise zamanla yorucu olabiliyor. Kitabı okurken geriye dönüp baktığımda, kendimize dinlenmek için hiç zaman ayırmadığımızı fark ettim.

42 yaşında hastalığımın teşhisi ve yoğun tedavi sürecinde aldığım eğitimleri sentezleyerek kendime bir uygulama alanı yarattım. Kitap içerikleri üretmekle birlikte, eğitimlerimin yankılanması için alan açtım. Dışarıdan hep ‘okuyor’ olarak algılandım; aslında hep çalıştım. Fakat insan sevdiği işi yapınca çalışır gibi olmuyor. Hem dinleniyorum, hem de yeni perspektifler kazanıyorum.

Zaman kullanımı araştırmacısı Jonathan Gershuny’nin dediği gibi meşgul olmak bir “onur madalyası” haline gelmiştir. 19. yüzyılın aksine, 20. yüzyılda sosyal statü sağlayan dinlence değil çalışmadır. Meşgul olmamız ne kadar önemli olduğumuzu gösterir ama aynı zamanda yorgun hissettirir.

Yorgunluk bilişsel yetenekleri ciddi şekilde etkileyebilir. Yorgunluk hafızada gediklere, duyguların körelmesine, odaklanma eksikliğine ve normalden daha sık yaşanan yanlış anlamalara neden olabilir. Kronik rahatsızlıklar içinde zemin hazırlayabilir.

Hatırlatmalıyım ki, zamanı yönetmek, aslında hayatı yönetmektir. Çünkü zaman, yaşamın ta kendisidir.

Tüm bu farkındalıklar bana yalnızca kişisel bir dönüşüm değil, aynı zamanda evrensel bir sorumluluk da yükledi. Küresel bir blog yazarı olarak, dünyanın farklı köşelerindeki okurlara zihin açıcı eserlerin içeriklerini sunuyor, ortak bir düşünce alanı yaratıyorum.

Kelebek Bahçesi’ne bu kadar emek verip özen göstermeme rağmen işin çoğunu ben orada yokken bahçe yapar. Ben de güzel ve tatmin edici sonuçların keyfini çıkarıyorum.

İnsanlar dışarıdan bakınca “bundan para kazanıyor musun?” diye düşünebilir. Oysa ki yıllarca aradığım şeyi sonunda kendim yarattım. Eğitimlerim, deneyimlerim ve yaşadığım zorluklar birleşerek bana özgü bir alan açtı. Bu alan yalnızca üretmek için değil, aynı zamanda dinlenmek, düşünmek ve yeni perspektifler kazanmak için bir yer oldu. Artık arayış değil, yaratım içindeyim. Aslında kendi kitabımı yazmış oldum. Okumasını bilen için.

Şimdi size soruyorum: Bu blogdan yalnızca bir şey satın alabilseniz, hangi düşünceyi seçerdiniz?

Sistematik Nedenler

Büyük soru: Tüm bu yaşananların sebebi ne? Ülkeleri yöneten sistem, yapılması gerekenleri organize edemiyor mu, yoksa küresel yönetimin talep ettiği başka şeyler mi var?

Ülkeler kendi başlarına organize edemiyor mu? Evet. Çoğu ülke eğitim, iş ve sosyal güvenlik sistemlerini yeni koşullara uyarlamakta zorlanıyor. Üniversite mezunlarının artışıyla iş piyasası arasındaki uyumsuzluk, sosyal devletin zayıflaması ve ekonomik politikaların yetersizliği bu zorlukların başında geliyor.

Küresel yönetimin talepleri mi var? Evet. Küresel ekonomi ve teknoloji düzeni, ülkelerin üzerinde baskı kuruyor. Neoliberal rekabet anlayışı, esnek ama güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştırıyor. Dijital platformlar ve küresel şirketler, bireyleri sürekli üretken ve tüketici olmaya zorluyor. Bu düzen içinde dinlenme, “verimsizlik” gibi algılanıyor ve değersizleştiriliyor.

Dinlenmenin sosyolojisi, bireylerin değil sistemlerin yarattığı bir çelişkiyi ortaya koyuyor: daha çok dinlenmek istiyoruz ama sistem bizi sürekli daha fazla üretmeye zorluyor.

Büyüyen Çığlıklar

İnsanların tükenmişlik ve dinlenme ihtiyacına dair sesleri duyuluyor ama çoğu zaman sistemin duvarlarına çarpıp geri dönüyor. Medya, akademi ve sosyal ağlar bu sesleri görünür kılsa da politik ve ekonomik düzenin öncelikleri arasında kaybolabiliyor.

Dinlenmek Bir Sanattır, Mükemmel Dinlenmenin On Kuralı, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Claudia Hammond’ın Dinlenmek Bir Sanattır – Mükemmel Dinlenmenin On Kuralı adlı eseri, günümüz için önemlidir çünkü modern yaşamın hız ve stres içinde dinlenmeyi bir lüks değil, zihinsel sağlık, üretkenlik ve ilişkiler için vazgeçilmez bir ihtiyaç olarak konumlandırır.

Eserin Günümüz İçin Önemi Nedir?

  • Modern yaşam bağlamında
    • Yoğun tempo: Günümüzde meşguliyet bir “onur nişanı” gibi görülüyor; sürekli çalışmak değerli sayılıyor. Hammond, bunun bireyleri yorduğunu ve yaşamın doğal ritmini bozduğunu vurguluyor.
    • Stres ve tükenmişlik: Kitap, dinlenmenin yalnızca uyku olmadığını, zihinsel dinginlik ve bedensel yenilenme için farklı yollar sunduğunu hatırlatıyor.
  • Psikolojik ve sosyal katkılar
    • Zihinsel berraklık: Dinlenme, aşırı düşünmenin ve empati yorgunluğunun zararlarını azaltıyor.
    • İlişkiler: Dinlenmek, haklı çıkma uğruna yorulan zihnin yerine empatiyi ve dinlemeyi koyarak ilişkilerin sürdürülebilirliğini destekliyor.
    • Olasılık algısı: Dinlenme, zihni açarak yeni bakış açıları ve çözümler geliştirmeyi kolaylaştırıyor.
  • Kişisel gelişim açısından
    • Verimlilik: Dinlenme sadece esenlik için değil, üretkenlik için de faydalıdır.
    • Kendi ritmini bulmak: Kitap, bireylere dengeli bir yaşam için yol haritası sunuyor. Dinlenme, kimliğin ve seçimlerin daha bilinçli yapılmasını sağlıyor.

Dinlenmek Bir Sanattır, günümüz için önemlidir çünkü meşguliyet kültürünün baskısına karşı bir denge arayışı sunar. Dinlenmeyi bir “boşluk” değil, kimliğin ve ilişkilerin sürdürülebilirliği için temel bir beceri olarak tanımlar.

Claudia Hammond

Claudia Anne Hammond, 23 Mayıs 1971’de İngiltere’nin Bedfordshire bölgesindeki Sandy kasabasında dünyaya geldi. Çocukluk yıllarını bu küçük kasabada geçirdi; erken yaşta insan davranışlarına ve psikolojiye duyduğu merak, ilerideki mesleki yolculuğunun temelini oluşturdu. Eğitimini Dame Alice Harpur School’da tamamladıktan sonra Sussex Üniversitesi’nde uygulamalı psikoloji okudu. Ardından Surrey Üniversitesi’nde sağlık psikolojisi üzerine yüksek lisans yaptı; burada özellikle doktor–hasta iletişimi üzerine yaptığı araştırmalar dikkat çekti.

Hammond, akademik birikimini yalnızca üniversite ortamında bırakmadı; onu geniş kitlelere ulaştırmayı seçti. BBC Radio 4’te yayınlanan All in the Mind programının sunucusu olarak psikoloji, nörobilim ve ruh sağlığı konularını milyonlarca dinleyiciye aktardı. BBC World Service’teki Health Check programıyla ise küresel sağlık meselelerini ele aldı. Bu yayınlar, Hammond’ı yalnızca bir akademisyen değil, aynı zamanda psikolojiyi toplumla buluşturan bir köprü haline getirdi.

Yazarlık kariyerinde de aynı çizgiyi sürdürdü. Time Warped kitabında zaman algısının psikolojisini incelerken, Mind Over Money ile insanların parayla kurduğu karmaşık ilişkiyi çözümledi. The Art of Rest (Dinlenmek Bir Sanattır) ise günümüzün hız ve stres çağında dinlenmenin önemini bilimsel verilerle ortaya koydu. Son kitabı Overwhelmed ise modern hayatın baskılarını azaltmaya yönelik pratik ve kanıta dayalı bir psikolojik araç kutusu sunuyor.

Bugün Claudia Hammond, Sussex Üniversitesi’nde Public Understanding of Psychology (Psikolojinin Toplumda Anlaşılması) alanında misafir profesör olarak görev yapıyor. Dünyanın farklı yerlerinde konferanslar veriyor, psikoloji ve sağlık üzerine kamuya açık tartışmaları yönetiyor. Onun çalışmaları, psikolojiyi yalnızca akademik bir alan olmaktan çıkarıp, gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası haline getiriyor.

Claudia Hammond, yalnızca bir yazar ve akademisyen değil; psikolojiyi toplumla buluşturan, dinlenme ve farkındalık kavramlarını günümüzün en kritik ihtiyaçlarıyla ilişkilendiren bir düşünürdür. Onun biyografisi, bilginin kimlik ve yaşam biçimiyle nasıl bütünleşebileceğini gösteren özgün bir yolculuktur.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin