“Kanser veya diğer ciddi hastalıklarla ilgili anlaşılması gereken ilk şey, bu büyük karşılaşmanın amacının büyümemiz ve mümkün olduğu kadar hızlı büyümemiz olduğudur çünkü ölümcül hastalıklarla belirli bir zaman sınırımız vardır.”

— David R. Hawkins

Merhaba,

Bu eser, video kaydı alınmış popüler derslerin kolaylık açısından çözümlenmiş ve düzeltilerek yazılı formata geçirilmiş halleridir. Bu içerik ilk olarak Mucizeler Kursu (İç Huzurunun Temelleri) adlı eserin ilk yayıncısının isteği üzerine, 1980’lerde Detroit; Michigan’da, Adsız Alkolikler, Mucizeler Kursu (ACIM), Tutumsal İyileşme Merkezleri klinisyenleri ve şifa grupları gibi çeşitli kendine yardım gruplarının katılımıyla oluşturulmuştur.

Bu yüzden Şifa ve İyileşme kitabı, Hawkins’in düşünce sistemini doğrudan yazdığı eserlerden biraz farklı: daha çok uygulamalı, pratik ve grup çalışmalarıyla beslenen bir kaynak.

Şifa Ve İyileşme’nin Bölümleri

Şifa ve İyileşme kitabının bölümleri aslında insan yaşamının farklı alanlarında karşılaşılan zorluklara ve bunlarla baş etme yollarına ışık tutuyor. Her başlık, hem psikolojik hem de ruhsal boyutta bir “iyileşme kapısı” gibi düşünülebilir.

  1. Bilinç Haritası: İnsan bilincinin seviyeleri, şifalanma sürecinde rehberlik eden bir yol haritası olarak sunulur.
  2. Şifalanmaya Destek Olmak: İyileşme yalnızca bedensel değil; niyet, sevgi ve farkındalıkla desteklenen ruhsal bir süreçtir.
  3. Stres: Bilinci düşüren bir enerji olarak tanımlanır; farkındalık ve teslimiyetle dönüştürülebilir.
  4. Sağlık: Gerçek sağlık, beden ve ruhun uyumundan doğar; şifa bu bütünlükte aranır.
  5. Ruhsal İlkyardım: Kriz anlarında bilinçli farkındalık ve içsel teslimiyetle dengeyi yeniden kurma yolları.
  6. Cinsellik: Bilinç düzeyine göre ya bağımlılık ya da sevgiyle bütünleşme alanı olabilir.
  7. Yaşlanma Süresi: Ruhsal bakışla yaşlanma, bilgelik ve kabul sürecine dönüşür.
  8. Büyük Krizlerin üstesinden Gelmek: Krizler, bilincin yükselmesi için bir fırsat olarak görülür.
  9. Tasa, Korku ve Kaygı: Düşük bilinç seviyelerinin yansımalarıdır; farkındalıkla aşılabilir.
  10. Ağrı ve Istırap: Acı, dirençle büyür; kabul ve teslimiyetle dönüşür.
  11. Kilo Vermek: Bedensel dengeyi ruhsal niyet ve farkındalıkla desteklemek.
  12. Depresyon: Umutsuzluk bilincinden çıkış, sevgi ve teslimiyetle mümkündür.
  13. Alkolizm: Bağımlılık, düşük bilinç seviyesinin yansımasıdır; şifa sevgi ve farkındalıkla gelir.
  14. Kanser: Hastalık, bilinç dönüşümüne davet olabilir; şifa yalnızca bedensel değil ruhsal boyutta da aranır.
  15. Ölüm Kavramı ve Kişisel Ölüm Deneyimi: Ölüm, bir son değil; bilincin dönüşümü ve ruhsal yolculuğun devamı olarak görülür.

Hawkins’in yaklaşımı Kanser

İyileşme, insanın doğasında var olan sınırlamalara gereken saygıyı göstermeyi ve ona fiziksel, zihinsel ve ruhsal yönleri içeren daha büyük bir boyutta yaklaşmayı gerektirir.

Beden, zihin ve ruh arasındaki bu ilişki nedir? Bu sadece beylik bir söz değil, günlük yaşamda üzerinde çalışabileceğimiz ve gerçek sonuçları görebileceğimiz gerçek bir şeydir. Tüm bu ölümcül hastalıklardan kurtulan ve hayatlarını eskisi gibi devam ettiren dostlarımız, insanlığın bildiği hemen hemen her hastalıktan kurtulabileceğimizin canlı kanıtıdır.

Tüm bu hastalıklardan iyileşmek, daha büyük bir boyutu, bilinç adı verilen alanı ve bunların kendi kendini iyileştirmeyle nasıl ilişkilendirildiğini keşfetmekle gerçekleşir.

“Bilinç düzeyinin kendisine erişen kişiler, herhangi bir tıbbi yaklaşımla doğrudan bedene yönelmeye bile gerek kalmadan, bedenlerindeki dönüşüme şahit olabilirler.” — David R. Hawkins

Bedenin kendisi kendini deneyimleme yeteneğine sahip değildir. Duyularda dahil olmak üzere bedende olup biten tüm fiziksel şeyler, zihin adı verilen daha büyük boyutta deneyimlenir. Beden deneyiminin gerçekleştiği yer zihindir.

Ancak ilginçtir ki zihnin de kendisini deneyimleme kapasitesi yoktur. Zihnimizde neler olup bittiğini bilincimiz sayesinde biliriz. Bilincin kendisi bile yeterli değildir. Bilincin enerji alanında, farkındalık adı verilen, ışığın kendisine benzeyen, çok yüksek bir titreşim frekansı vardır.

Farkındalıktan bir biliş ortaya çıkar ve bilinç içinde neler olup bittiğini, buna bağlı olarak zihinde neler olup bittiğini ve buna bağlı olarak bedende ne olup bittiğini bu şekilde biliriz. Fiziksel bedenin kendisinin, en gerçek ve dolayısıyla en güçlü olan şeyden birkaç düzey uzakta olduğunu görebiliriz. Düşünce enerjisinin fiziksel bedenin enerji düzeyinden çok daha güçlü olduğunu anlıyoruz.

Kanser veya diğer ciddi hastalıklarla ilgili anlaşılması gereken ilk şey, bu büyük karşılaşmanın amacının büyümemiz ve mümkün olduğu kadar hızlı büyümemiz olduğudur çünkü ölümcül hastalıklarla belirli bir zaman sınırımız vardır. Zihnin gücü nedeniyle onun ölümcüldür yada nihai dediği şeyler ölümcül ve nihai hale gelir. Eğer zihin bir hastalığın ölümcül olduğunu düşünüyorsa, bu öyle olacaktır, elbette karmik kadere tabi olarak. Bu, inanç sistemlerinin gücünü göstermektedir. Ve en önemli mesaj, hiç kimsenin herhangi bir hastalığa yenik düşmesine veya bunun kurbanı olmasına gerek olmadığıdır.

Örneğin: Hawkins’e göre üzüntü, teslimiyet ve farkındalıkla dönüştürülebilir. Kayıpları kabul etmek ve sevgiye yönelmek, bu bilinç düzeyinden çıkışın yoludur. Üzüntü, bir kapı gibi düşünülebilir: kişi bu duyguyu fark edip dönüştürdüğünde, bilinç haritasında daha yüksek seviyelere (örneğin kabul – 350, sevgi – 500) ilerleyebilir. Bu çok önemli bir düzeydir çünkü Sevginin enerji alanı iyileştirir.

“İyileşmenin, kalbin enerji alanı olan yaklaşık 540 olarak ölçülen bir enerji alanında gerçekleştiğini bulduk.” — David R. Hawkins

Koşulsuz sevgiye geçmek, zihinde ve beyinde endorfin adı verilen bazı kimyasalların salınmasını başlatan ve adeta vahiy gibi ilham alınan bir süreci başlatır.

Hawkins gibi, benim de fiziksel sağlığımla ilgili bilgilerim kişisel deneyimlerimden geliyor. Aldığım eğitim Mucizeler Kursu sevgiyi, bağışlamayı ve korkuyu bırakmayı öğretir…

Kendi kendini iyileştirmeyi nasıl sağlarız? pek çok şeyi bırakmalıyız. Zihnimde ve bilincimde tuttuğum şeyleri değiştirmeye başladığımda vücut kimyamın kelimenin tam anlamıyla değiştiğini gördüm. Ne olursa olsun tüm hastalıklardan iyileşmek için gerekli olan temel ilke, öncelikle zihnimizde her ne tutuyorsak onun etkisine maruz kaldığımız ilkesidir.

Tüm dünyevi olayların ötesindeki benlik farkındalığına yeniden sahip olmalıyız.

“Eğer fiziksel bir hastalığımız varsa, bilinçdışı bir suçluluk duygumuzun olduğunu emin bir şekilde varsayabiliriz. Bilinçdışı suçluluk olmadan hastalık gerçekten var olamaz çünkü yıkıcı olan ve kendinden nefretin eşlik ettiği şey yalnızca olumsuz enerji alanından işleyebilir. Şifalanmanın sırrı budur.” — David R. Hawkins

Hawkins’in “bilinçdışı suçluluk olmadan hastalık var olamaz” sözü, Jung’un “kolektif bilinçdışı” kavramıyla birleştiğinde, hastalıkların yalnızca bireysel değil, kolektif enerji alanlarının da bir yansıması olduğunu gösteriyor.

Dolayısıyla yıkıcı olan ve bilinçdışının kendini yok etme süreci için ihtiyaç duyduğu şey her ne ise ancak bu yıkımın olumsuz enerjisinin oluşmasına izin veren olumsuz bir enerji alanında devam edebilir. Bu şifalanma bize bir ipucu sunar. İpucu şudur: Hastalık, olumsuz enerji alanında var olabilir; şifa ise bilincin yükselmesiyle, bu alanın çözülmesiyle gerçekleşir.

Yazarın Notu:

Dışsal çatışmalardan uzaklaşıp içsel dinginliğe yöneldiğimde, bilinç haritasında daha yüksek seviyelere (örneğin kabul, sevgi, huzur) çıktığımı gözlemledim. Bu nedenle herkesin onayladığı bir insan olmak zorunda değiliz. Asıl yapmamız gereken, olumsuz duyguların hâkim olduğu yıkıcı ve hatta ölümcül ortamlardan bilinçli bir şekilde uzak durmaktır. Gerçek şifa, bu seçimle başlar.

Sonuç olarak, İyileşmenin gücü daha yüksek, daha olumlu enerjiyle artar. Bu nedenle tıp biliminin tedavi edemediği durumlarda bütünsel yaklaşımlar işe yaramıştır. Hawkins, “Bu bilgiye sahip olmasaydım, artık ölmek üzereyken tersine dönen ölümcül bir sindirim hastalığından yıllar önce ölmüş olurdum”. der. Belki de bazılarımız için durum tam da böyle olabilir: şifa, bilincin yükselişinde saklıdır.

Kişisel iradenin derin teslimiyetiyle, en sonunda fiziksel ölüm korkusunun kendisi de yok olur. İçimizdeki kanseri kutsarsak ve “Bana bilincimi dönüştürme ve farkındalığımı genişletme gücü verdiğin için teşekkür ederim” dersek, sonunda gerçekten de minnettar oluruz.

Yaşamı tehdit eden bir hastalığın bir yararı, günlük yaşamın işleriyle içsel bir arayışa giremeyecek kadar meşgul olan çoğu insanda ölümlü varlıklar olduğumuzun inkarını kaldırır ve böylece ruhsal çalışmayı başlatmak mümkün olur.

Ölüm, aslında bir son değil; bilincin başka bir boyuta geçişidir. Korkunun ötesinde, ölüm bir özgürleşme ve hakikate dönüş deneyimidir.” — David R. Hawkins

Hawkins’e göre bilinç ne kadar yüksekse, ölüm süreci o kadar farkındalıklı ve huzurlu olur. Sevgi, kabul ve teslimiyet düzeylerinde ölüm, bir son değil; bilincin başka bir boyuta geçişidir.

Eğer kişi korku, üzüntü, suçluluk gibi düşük bilinç düzeylerinde ölümü deneyimliyorsa, bu duyguların etkisi geçişte de vizyon yaratabilir. Yani bilinç, hangi titreşimdeyse ölüm deneyimi de o titreşimle şekillenir.

Ölüm, bilinç düzeyinin bir yansımasıdır. Bu yüzden yaşam boyunca bilinç yükseltmek, ölüm anında daha geniş bir farkındalık ve özgürleşme sağlar.

Şifa Ve İyileşme, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. David R. Hawkins’in “Şifa ve İyileşme” eseri günümüzde özellikle artan stres, kronik hastalıklar ve ruhsal arayışlar karşısında bireylere hem bilimsel hem de spiritüel bir bakış açısı sunarak büyük önem taşıyor. Kitap, kişinin sağlığını kendi bilinç düzeyiyle ilişkilendirmesi ve şifayı içsel bir dönüşüm olarak görmesi açısından çağımızda güçlü bir rehber niteliğinde.

Eserin Günümüz İçin Önemi Nedir?

  • Artan stres ve hastalıklar: Modern yaşamda yoğun stres, kaygı ve kronik rahatsızlıklar yaygın. Hawkins’in kitabı, bu sorunların yalnızca tıbbi değil, bilinç düzeyleriyle de bağlantılı olduğunu göstererek farklı bir perspektif sunuyor.
  • Bilinç ve sağlık ilişkisi: Kitap, kişinin bilinç düzeyini yükseltmesinin bedensel ve ruhsal şifaya katkı sağladığını vurguluyor. Bu, günümüzde “zihin-beden bütünlüğü” yaklaşımıyla uyumlu.
  • Kendi kendine iyileşme yöntemleri: Hawkins, klinik olarak kanıtlanmış yöntemlerle bireyin sağlığını kendi kontrolü altına alabileceğini söylüyor. Bu, özellikle alternatif ve tamamlayıcı tıp arayışlarının arttığı günümüzde değerli bir kaynak.
  • Spiritüel rehberlik: Kitap, yalnızca hastalıklarla değil, yaşamın anlamı ve ölüm kavramıyla da ilgileniyor. Bu, günümüzde ruhsal arayış içinde olan bireyler için derin bir yol gösterici.
  • Kolektif bilinç: Hawkins’in yaklaşımı, bireysel şifanın kolektif bilinçle bağlantılı olduğunu hatırlatıyor. Bu da günümüzün toplumsal krizleri (çevre, savaş, ekonomik belirsizlik) karşısında önemli bir farkındalık yaratıyor.

Günümüz İçin Mesaj

“Şifa ve İyileşme” bize şunu hatırlatıyor:

  • Gerçek şifa yalnızca ilaçlarla değil, bilinç düzeyimizi yükseltmekle mümkündür.
  • İçsel barış ve dışsal ortamların bilinçli seçimi, sağlığımızı korumanın temelidir.
  • Ölüm dahil tüm yaşam deneyimleri, bilinç düzeyimizin aynasıdır.

David R. Hawkins

David Ramon Hawkins, 3 Haziran 1927’de Milwaukee, Wisconsin, ABD’de doğdu. Psikiyatrist, yazar ve ruhsal öğretmen olarak tanınan Hawkins, bilinç seviyeleri ve insan psikolojisi üzerine yaptığı çalışmalarla büyük bir etki yarattı.

Eğitim ve Tıp Kariyeri: Hawkins, Marquette Üniversitesi’nde pre-med eğitimi aldıktan sonra 1953 yılında Medical College of Wisconsin’den tıp diplomasını aldı. Ardından New York’ta 25 yıl boyunca eyaletin en büyük psikiyatri kliniğini yönetti ve klinik psikiyatri alanında 50 yıl boyunca çalıştı.

1970’lerde, çift Nobel ödüllü bilim insanı Linus Pauling ile birlikte “Orthomolecular Psychiatry” adlı kitabı yazdı. Bu çalışma, şizofreni ve alkol bağımlılığı tedavisinde yüksek doz vitamin kullanımının etkilerini inceleyen öncü bir araştırmaydı.

Bilinç Seviyeleri ve Ruhsal Öğretiler: Hawkins, bilinç seviyelerini ölçme ve kategorize etme üzerine yaptığı çalışmalarla tanındı. “Güce Karşı Kuvvet” (Power vs. Force) adlı kitabında, insanların bilinç seviyelerini belirli frekanslarla ölçerek, duygusal ve zihinsel durumlarının nasıl değiştiğini açıkladı. Bu kitapta, bilinç seviyeleri şu şekilde sınıflandırıldı:

  • Utanç ve korku gibi düşük frekanslar
  • Cesaret ve akıl gibi yükselen bilinç seviyeleri
  • Sevgi, huzur ve aydınlanma gibi en yüksek bilinç düzeyleri

Hawkins’in bu modeli, kişisel gelişim ve ruhsal farkındalık alanında büyük yankı uyandırdı ve dünya çapında birçok insanın bilinç seviyelerini yükseltme sürecine rehberlik etti.

Hawkins’in Öne Çıkan Kitapları:

Hawkins’in 10 eserlik bir külliyatı var. Fakat bunların bir kısmı doğrudan onun kalemiyle yazılmış, bir kısmı ise derslerinden derlenmiş.

  • Power vs. Force (Güce Karşı Kuvvet) – Bilinç haritasını tanıttığı en bilinen eseri.
  • Letting Go (Bırakmak: Teslimiyete Giden Yol) – Teslimiyet ve bırakma pratiği üzerine.
  • Healing and Recovery (Şifa ve İyileşme) – Ruhsal ve bedensel şifalanma süreçleri.
  • I: Reality and Subjectivity (Ben – Gerçeklik ve Öznellik) – Bilincin doğası ve öznel deneyim.
  • Transcending the Levels of Consciousness (Aydınlanmanın Doruk Noktası) – Bilinç seviyelerinin ötesine geçiş.
  • Discovery of the Presence of God – İlahi varlığın fark edilmesi.
  • Eye of the I (Ben’in Gözü) – Bilincin derinliklerine dair içsel gözlem.
  • Truth vs. Falsehood (Doğruya Karşı Yanlış) – Gerçeklik ve yanılsama üzerine.
  • Reality and Subjectivity (Ben) – Öznel deneyimlerin ruhsal boyutu.
  • Map of Consciousness Explained (Açıklamalı Bilinç Haritası) – Bilinç haritasının detaylı açıklaması.

Son Yılları ve Mirası: Hawkins, 1995 yılında Columbia Pacific Üniversitesi’nden doktora derecesi aldı ve ruhsal öğretiler üzerine yoğunlaştı. 2012 yılında Sedona, Arizona’da hayatını kaybetti, ancak eserleri ve öğretileri dünya çapında etkisini sürdürmeye devam ediyor.

Bugün, bilinç seviyeleri ve ruhsal dönüşüm üzerine yaptığı çalışmalar, kişisel gelişim ve psikoloji alanında önemli bir referans noktası olmaya devam ediyor.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin