İçsel Güçleri Harekete Geçirme Yöntemleri

Bibliyofil. Yazar. İç Yoldaş

Nedensellik bir Kuvvet biçimidir; oysa gerçek yaratım, Güç alanında gerçekleşir. Tıpkı güneş ışığı ve yağmur gibi doğru koşullar sağlandığında, bir çiçeğin doğasında var olan karmik potansiyel kendiliğinden tezahür eder. Bu tezahür, yalnızca potansiyelin fiile dönüşmesini sağlayan alanın sonsuz gücü sayesinde mümkündür. Zihinle zorlamak yerine, kalbin sezgisel bilgeliğiyle uyumlanmak gerekir…

Sevgili Okur

“Dışarıyı, kendi varlığının içinde aramak gerekir… Bu kuyunun, yani ruhumuzun üzerine eğilince orada, dipsiz derinliklerde, dar bir çemberin içinde uçsuz bucaksız evreni fark ederiz.” —Viktor Hugo

İçsel güçleri nasıl harekete geçireceğiz ve onları yüce bir ülküye doğru nasıl yönlendireceğiz?

İrademizle elbette! Bu temel yeteneğin sürekli şekilde ve direşkenlikle kullanımı bize doğamızı değiştirme, bütün engelleri yenme, maddeye, hastalığa ve ölüme egemen olma olanağı sunacaktır.

Düşüncelerimizi belirli bir hedefe irademiz vasıtasıyla yöneltiriz. Çoğu insanın düşünceleri durmadan dalgalanır. Onların sürekli değişkenliği, sonsuz çeşitliliği yüksek düzeyli tesirlere ulaşma şansını çok azaltmaktadır. Kişinin yoğunlaşmayı, yani ben’ini kutsal düşünce ile uyum haline getirmeyi bilmesi gerekir. İnsan ruhunun Kutsal Ruh tarafından döllenmesi olayı, Kutsal Ruhun insan ruhunu sarıp sarmalaması, onun içine işlemesi, onu görkemli hizmetleri gerçekleştirebilecek niteliklerle donatması ve onu, göz kamaştırıcı harikalarını şu anda yarım yamalak sezinleyebildiği öte alem hayatına hazırlaması şeklinde cereyan etmektedir. Yüce Ruhlar birbirini görmekte ve birbirinin düşüncelerini işitmektedirler. Onların düşünceleri içe işleyen uyum bilim öğeleridir, bizimkiler ise genellikle uyumsuzluk ve karmaşa sergileridir. Öyleyse irademizi kullanmayı ve onun yardımıyla da düşüncelerimizi, titreşimleri evreni dolduran ve dünyaları beşiklerinde ninnilerle büyüten her yüce ve evrensel uyumla birleştirelim.

Şu halde kendimize güçlü bir irade yaratmayı öğrenelim…

Kişinin şu sözleri kendi kendisine söyleyebilmesi ne kadar teselli edici ve güzel bir şeydir:

“Özgür bir zeka ve özgür bir iradeyim ben; çağlar içerisinde kendi kendimi yetiştirdim, farkına varmadan; daha sonra kişiliğimi ve özgürlüğümü oluşturdum, tasarlayarak ve şu anda bendeki büyüklüğün de farkındayım, güçlülüğün de… Sırtımı onlara dayayacağım, bir şüphe yüzünden bir an bile eğrilmelerine göz yummayacağım, onlar vasıtasıyla ve de Tanrı’nın ve evrenlerdeki insanların yardımlarıyla bütün zorlukların üstesinden geleceğim, bendeki kötülüğü yeneceğim, beni düşük nitelikli şeylere zincirleyen her tutkudan yakamı kurtarıp mutlu dünyalara doğru kanat açacağım.”

“Önüme serilmiş olan yolu apaçık bir şekilde görüyor ve onu izlemeye çağrıldığımı biliyorum; o, enginliklerin içinde uzanıp gidiyor, onun sonu da yok. Ama bu sonsuz yolda bana yardım edecek pek güvenilir bir rehberim var: Ona var olanların hepsini yöneten hayat-tekamül-sevgi yasasını anlama gücü, denir. Kendimi tanımayı, kendime ve Tanrı’ya inanmayı öğrendim. Her türlü gelişimin anahtarı elimde. Ayaklarımın altındaki bu uçsuz bucaksız yolda yücelme ve daha yukarılara yükselme irademi, Tanrı kızı diye adlandırılan zekamın da yardımıyla, sürekli şekilde devrede tutacağım ve de bütün manevi zenginlikleri kendime çekeceğim ve Kozmos’un bütün harikalarına katılacağım.”

Leon Denis “İradem şöyle haykırıyor.” diyor :

“İleri, daima ileri; daima daha fazla bilgi, daha fazla hayat, daha fazla kutsal hayat ! Ve onun vasıtasıyla, sayısı belirsiz hayat ortamlarını fethedeceğim, kendime daha iyi, daha parlak ve daha sevecen bir kişilik hazırlayacağım. Bilgiden yoksun, kendi değerinin ve günün farkında olmayan geri varlık konumundan ebediyen sıyrıldım; kendimi bağımsız ve şuurunun farkında bir insan olarak ifade ediyorum ve de elimi bütün insanlara şu sözleri heceleyerek uzatıyorum: Ağır uykunuzdan uyanınız, sizi sarıp sarmalamakta olan maddesel örtünüzü yırtıp atınız. Kendinizi tanımayı, sizde bulunan güçlerin farkına varmayı ve onları kullanmayı, öğreniniz.”

Kendi üzerinizde egemenlik kurduğunuz zaman ne gerilemeden korkarsınız, ne düşüşten, ne hastalıktan, ne de ölümden; böylece kendi içsel ve kırılgan benliğinizi yüce, durmuş oturmuş ve güçlü bir bireylik haline getirmiş olursunuz!

Ruh, Mutlak’ın bir türümüdür, bir parçacığıdır. Onun hayatlarının amacı, kendisinde var olan tanrısallığın gitgide artan bir anlamda tecelli etmesini (açığa vurma) sağlamak, onun etki alanını geliştirme işlemini sürdürmektir, ki bu işlem, duyuları ve gizil güç halindeki enerjileri yardımıyla içinde ve dışında gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Bu sonuca bilgilenme veya meditasyoninceleme veya tinsel (moral) idman gibi, değişik yöntemlerle ulaşabilmektedir. En iyi yöntem bu uygulama şekillerinin hepsini birden kullanmak ve bunları birbiriyle tamamlamaktır.

Sevgiyle okuyunuz…