Sanatçı, güzel şeylerin yaratıcısıdır. Sanatın amacı, sanatı ortaya çıkarıp sanatçıyı gizli tutmaktır. Eleştirmen, güzel şeylere dair izlenimini başka bir biçime veya yeni bir malzemeye çevirebilen kişidir…
— Oscar Wilde
Merhaba
Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Hüseyin Yurttaş, Onları Tanıdım adlı eserinde, edebiyat dünyasının unutulmaz simalarını, onlarla olan anılarını ve gözlemlerini içten bir anlatımla okuyucuya sunuyor. Özellikle, edebiyatçılar arasındaki etkileşimi ve insan ilişkilerinin kalıcılığını sorgulayan bu kitap, bir döneme ışık tutan önemli bir eser niteliğinde.
Anılar ve Edebiyat
Yurttaş, kitabını hazırlarken bazı yazar ve şairlerle yeterince yakın olamamanın hüznünü hissettiğini sık sık dile getirir. Geçmişte kalan dostluklar, zamanında yeterince yaşanamayan sohbetler ve ansızın yitirilen edebi değerler onun için büyük bir boşluk yaratmıştır. Bu duygu yoğunluğu, Metin Demirtaş’ın Bir Anı Edinin şiiriyle birleşerek anlam kazanır:
“Birbirinizi sevin sevmeyin. Yaşarken bir anı edinin. Birbirinize ilişkin. Gereksinim duyuluyor böyle günlerde. Erken gidenin anısına. Bir çiçek bırakmak adına. Ve yaşanıyor yokluğunun mahzunluğu. Hele bizim gibi. Aydınlarını ve şairlerini. Yok etmeye susamış. Vandalı bol ülkelerde. Büsbütün geçerli bu.. Ne Mutlu ki anılarımız var.”
Behçet Aysan’ı anarken duyduğu pişmanlık ve kayıp hissi, Demirtaş’ın dizelerindeki mesajla örtüşür. Edebiyat dünyasında erken yitirilen isimler, onların bıraktığı izlerle anılmaya devam eder. Yurttaş’ın kitabı da tam olarak bu noktada önem kazanır: Unutulmaması gereken edebi isimlerin, anılarla yaşatılması gerektiğini vurgular.
Edebiyatçıların Anıları ve Mirası
Hüseyin Yurttaş’ın bu kitabı, yalnızca geçmişe dair nostaljik bir bakış açısı sunmaz; aynı zamanda edebiyatçılar arasındaki bağların ve kültürel mirasın nasıl şekillendiğini de ortaya koyar. Onun gözlemleri, sadece bireysel anılara değil, edebiyat dünyasının birbirine dokunan hayatlarına da ışık tutar.
“Her dokunduğum kitapta yakından tanıdığım kişilikleriyle onlarca insan var.” diyerek, edebiyatçıların sadece fiziksel olarak değil, eserleri aracılığıyla da yaşadıklarını vurgular. Anılar yalnızca geçmişte kalan izler değil, aynı zamanda bir edebi mirasın taşıyıcısıdır.
Anılarla Yaşamak ve Edebiyatın Sonsuzluğu
Yurttaş, hayatın doğal akışında her şeyin bir bütün olduğunu düşünerek, insan ilişkilerinin sürekliliğini savunur. “Oluruna bırakmak lazım herkesi ve her şeyi.” diyerek, hayatın ve edebiyatın içinde anıların kaçınılmaz bir yer tuttuğunu vurgular.
Bu eser, sadece bir anı kitabı değil, aynı zamanda edebiyat dünyasının geçmişten geleceğe uzanan bir köprüsü niteliğinde. Kaybolmayan izleri takip etmek ve edebi mirası yaşatmak isteyen herkes için büyük bir değer taşıyor.
Hüseyin Yurttaş şöyle yazıyor:
“Onları Tanıdım” demekteki mutluluğum, yaşamın bana sunduğu bir armağan, ömrüme düşen güzel bir ayrıcalıktır. “Onlar” dediğim her biri ayrı bir değer, yüzümüzün akı, sanatçı/aydın olan bu güzel ve aydınlık insanlarla birlikte olmak, aynı havayı solumak, bazı şeyleri paylaşmak, elbette bende birçok iz bırakmıştır. Bunların, benim belleğimin derinliklerinde yitip gitmesine gönlüm razı olmadı. Onları, bu çalışmayla okur önüne koymak; anıların güzelliği içinden bakarak, sanat ve edebiyat tarihimize izdüşümleriyle yansıtmak istedim. Yaşamdan bize kalanlar, anıya dönüşebilenlerdir. Anımsadıklarımızı ise, çoğu zaman yeniden yaşamış gibi oluruz. Şimdi sanal gibi gelen gerçekliklere tanık olmak, okumanın en keyifli yanı.
Bu pasaj, Hüseyin Yurttaş’ın edebiyat ve anı arasındaki güçlü bağa verdiği önemi çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Yurttaş, edebi kişiliklerin yalnızca fiziksel varlıklarıyla değil, bıraktıkları izlerle de yaşadıklarını vurguluyor.
Hüseyin Yurttaş, Onları Tanıdım, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Kim bilir, belki de bizler anılarımızda saklı kalan gerçeklerle yeniden var oluruz. Okudukça, hatırladıkça, yaşattıkça…
Eserin Günümüz İçin Önemi Nedir?
Hüseyin Yurttaş’ın Onları Tanıdım adlı eseri, edebiyat ve sanat dünyasında iz bırakmış önemli isimleri anı ve gözlemlerle ele alan bir çalışma olarak öne çıkıyor. Günümüzde bu eser, geçmişin edebi ve kültürel mirasını anlamak, sanatçılar arasındaki etkileşimleri görmek ve edebiyat tarihine dair daha derin bir bakış açısı kazanmak açısından büyük bir değer taşıyor.
Yurttaş, bu kitabında sanatçılarla olan kişisel deneyimlerini ve onların edebiyat dünyasına katkılarını içten bir anlatımla sunuyor. Bu yönüyle, hem edebiyat meraklıları hem de akademik araştırmalar yapanlar için kıymetli bir kaynak niteliğinde. Ayrıca, sanat ve edebiyatın toplumsal bellekte nasıl yer ettiğini anlamak açısından da güncelliğini koruyor.
Hüseyin Yurttaş Hayatı ve Kariyeri
Hüseyin Yurttaş (1946, İzmir), Türk edebiyatına hem şiirleri hem de düzyazılarıyla büyük katkılar sağlamış bir şair ve yazardır. Özellikle edebi anılar ve gözlemler üzerine kurulu eserleri, Türk edebiyatının önemli isimlerini tanımamızı sağlayan kıymetli kaynaklardır.
Gençliği ve Eğitimi: Foça’nın Kozbeyli köyünde doğan Yurttaş, ilköğrenimini köyünde tamamladıktan sonra Menemen’de ortaokula devam etti. Daha sonra parasız yatılı olarak Edirne Erkek İlköğretmen Okulu’nda eğitim aldı ve 1964 yılında mezun oldu. Mezuniyetinin ardından çeşitli illerde öğretmenlik yaparak eğitim camiasına hizmet etti.
Edebi Kariyeri: Yurttaş, on yıl süren öğretmenlik kariyerinden sonra tamamen yazarlığa yönelmeye karar verdi. 1983 yılında öğretmenlikten istifa ederek yayıncılık ve edebi faaliyetlerle ilgilenmeye başladı. 1990 yılına kadar bu sektörde aktif olarak çalıştıktan sonra, Bornova Belediye Kitaplığı ve Okumaevi’nin kuruluşunu üstlenerek kültürel hizmetlerini sürdürdü.
Dergicilik alanında da önemli işlere imza atan Yurttaş, İzmir’in uzun soluklu edebiyat dergilerinden Dönemeç’in oluşumunda yer aldı. Ayrıca, anı ve düşüncelerini Yeni Asır gazetesinde “Cumartesi Sohbeti” köşesinde yayımlamaya devam etti.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın