Üslup kişinin kendisidir… Sözü doğruysa, her üslubun da bir kişiyi yarattığını varsaymak yanlış sayılmaz…
— Ferit Edgü
Merhaba
Ferit Edgü’nün Yazmak Eylemi adlı kitabı, bir toplumsal/siyasal olayın 101 farklı üslupta anlatılmasını konu alıyor. Kitap, 14 Şubat 1980’de İstanbul’da gerçekleşen bir kepenk kapatma eylemini ele alarak, aynı olayın farklı bakış açılarından nasıl anlatılabileceğini gösteriyor.
Edgü, bu eserinde Raymond Queneau’nun Exercises de Style kitabından esinlenerek olayları farklı üsluplarla anlatma fikrini Türkçeye uyarlıyor. Kitap, yazının sınırsız olanaklarını keşfetmek isteyenler için önemli bir kaynak olarak kabul ediliyor.
Eserin en dikkat çekici yönlerinden biri, her anlatımın farklı bir perspektiften sunulması ve üslubun anlatıyı nasıl değiştirdiğini göstermesi. Edgü, yazının gücünü ve olayların farklı açılardan nasıl yorumlanabileceğini ustalıkla ortaya koyuyor.
Ferid Edgü, Yazmak Eylemi* Bir Toplumsal/Siyasal Olay Üzerine 101 Çeşitleme adlı eserinde şöyle yazıyor:
Söz konusu olay, belli bir gün, esnafı kepenk kapatmaya zorlayan devrimci (?) bir eylemin sonucuydu: 14 Şubat Perşembe günü, İstanbul’un birçok semtinde, dükkânlar kepenklerini açmamıştı.
Herkesin bildiği bir olay seçişimin özel (ya da genel) bir nedeni var: Sanatçının düş gücünden doğan değil, yaşanılan tanığı olunan, sonuçları herkesi ilgilendiren bir olayın, değişik üslûplarda nasıl dile getirilebileceğini göstermek. Böylece okuyucunun, hem amacı, hem varılan sonuçları daha kolay değerlendirebileceğini düşündüm.
Bunu gerçekleştirirken, bir yazar olarak, söz konusu eylemden yana ya da ona karşı olmak gibi/ kolay bir “yandaşlık” yolunu izlemedim. Böylesi bir yan tutma, amacıma ters düşecekti. Bu alıştırmalarda, yalnızca bir yazardım ben; ne tanık, ne de yargıç; yalnızca yazan bir kişi. Herkesin bildiği, yaşadığı, duyduğu, gazetelerde okuduğu, bir başkasından öğrendiği bir olayı, Türkçenin olanakları içinde anlatmayı denedim, hepsi bu.
Düş gücüm (varsa eğer) yalnızca üslûpta gösterdi kendini. 101 metin yazdım. 1001 metin de yazabilirdim. Ama, okuyucuya, bir olayın, birden çok yazım olanağının olduğunu göstermeye sanırım bu kadarı yeter.
Bu alıştırma ya da deneme, gerçekliğin sayısız anlatım yollan olduğunu belgelemeyi amaçlıyor.
Söz konusu olayı değişik üslûplarda yazarken, ne kişiler yarattım, ne de bir öykü, bir roman yapısı kurdum. Eğer okuyucu kitabı bitirdiğinde böylesi bir duyguya kapılırsa, bu, yazarın amacı dışında gerçekleşmiş demektir.
“Üslûp kişinin kendisidir” sözü doğruysa, her üslûbun da bir kişiyi yarattığını varsaymak yanlış sayılmaz.
Bu düşünce oldukça derin ve edebi açıdan güçlü bir bakış açısı sunuyor. Üslup, yalnızca bir anlatım biçimi değil, aynı zamanda kişinin dünyaya nasıl baktığının, neyi nasıl ifade ettiğinin bir yansımasıdır. Eğer üslup kişinin kendisiyse, o zaman her üslubun da bir karakter, bir kişilik, hatta bir varlık oluşturduğu düşüncesi mantıklı bir çıkarım olur.
Bu noktada, edebiyatın ve dilin yaratıcılığı devreye girer. Bir yazarın üslubu, onun iç dünyasını, hayata bakışını, ideolojisini ve ruh halini ortaya koyar. Örneğin, Ferit Edgü’nün minimalist anlatımı, dünyaya daha sade ve derinlikli bir perspektiften bakan bir düşünceyi yansıtırken, Orhan Pamuk’un detaylı ve katmanlı anlatımı hayatın içindeki karmaşıklıkları ve düşünsel derinliği gösterir.
Üslubun bir kişiyi yarattığını varsaymak, yazının sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda kimlik inşa eden bir süreç olduğunu gösterir.
Üslup, yazının kimliğini ve yazarın anlatım tarzını belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Ferit Edgü, minimalist ve yalın anlatımıyla, özellikle edebi dünyada kendine özgü bir üslup geliştirmiştir.
Üslubun Önemi
- Dil ve Sözcük Seçimi: Edgü’nün eserlerinde kısa, vurucu cümleler ve güçlü anlatım teknikleri ön plandadır.
- Sessizlik ve Yalınlık: Özellikle O/Hakkâri’de Bir Mevsim ve Kimse gibi kitaplarında az sözcükle derin anlamlar yaratmayı amaçlamıştır.
- Deneysellik: Yazma Eylemi kitabında olduğu gibi, aynı olayı farklı üsluplarla anlatma deneyleri, yazının sınırlarını keşfetmeye yönelik çabalarını gösterir.
Yazma Eylemi, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Ferit Edgü’nün Yazmak Eylemi kitabı, günümüz dünyasında ifade özgürlüğü, edebi çeşitlilik ve olayların farklı perspektiflerden ele alınması açısından büyük bir öneme sahiptir. Kitap, tek bir olayın 101 farklı üslupla anlatılması fikriyle, yazının sınırsız olanaklarını keşfetmek isteyenler için güçlü bir kaynak sunuyor.
Özellikle medya, edebiyat ve toplumsal olayların yorumlanması açısından, kitabın sunduğu yaklaşım günümüzde daha da anlam kazanıyor. Bilgiye erişimin hızlandığı ve farklı bakış açılarının önem kazandığı bir çağda, Edgü’nün yöntemi, olayları tek bir perspektiften değil, çok yönlü bir şekilde değerlendirme gerekliliğini vurguluyor.
Ayrıca, kitabın dil ve üslup üzerine yaptığı deneysel çalışma, yazının gücünü ve anlatımın nasıl şekillendirilebileceğini gösteriyor. Günümüzde, sosyal medya ve dijital platformlarda içerik üretimi giderek daha önemli hale gelirken, Yazmak Eylemi yazının sınırlarını zorlayan bir eser olarak öne çıkıyor.
Ferit Edgü Hayatı ve Kariyeri
Edgü, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim eğitimi aldıktan sonra Almanya ve Fransa’da sanat ve felsefe üzerine eğitim gördü. Sorbonne Üniversitesi’nde felsefe, Louvre’da sanat tarihi derslerine katıldı ve seramik öğrenimi gördü.
Edebi Kariyeri: Ferit Edgü, 1950 Kuşağı yazarları arasında yer alır ve özellikle minimalist anlatımı ile tanınır. İlk öyküsü 1954 yılında Yeni Ufuklar dergisinde yayımlandı.
Öne çıkan eserleri arasında şunlar bulunur:
- Kimse (1976)
- O/Hakkâri’de Bir Mevsim (1977) – Sinemaya uyarlanmış ve uluslararası ödüller kazanmıştır.
- Bir Gemide (1978) – Sait Faik Hikâye Armağanı kazanmıştır.
- Eylül’ün Gölgesinde Bir Yazdı (1988) – Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüştür.
Yayıncılık ve Sanat Dünyasına Katkıları: Edgü, Ada Yayınları’nı kurarak Türk edebiyatı ve sanat kitapları yayımlamıştır. Ayrıca, Türkiye’de modern sanatın gelişimine katkıda bulunmuş, sanat koleksiyonları oluşturmuştur.
Ödülleri ve Etkisi
- Sait Faik Hikâye Armağanı (1979)
- Türk Dil Kurumu Deneme Ödülü (1979)
- Sedat Simavi Edebiyat Ödülü (1988)
- Berlin Film Festivali’nde ödül kazanmış eserleri bulunmaktadır (1983).
Ferit Edgü’nün edebi tarzı, yalın ama derin anlatımı, toplumsal ve bireysel yabancılaşmayı ele alışı ile Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiştir.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın