“Filmler sizi değiştirmez. Siz, onları izlerken değişirsiniz. Bu yüzden yazarlıkla ilgili filmler, yalnızca ilham değil—dönüşüm aracıdır.”

— Yasemin Emre

Merhaba

Yazınsal kültürle ilgili önerilen filmler… Yazınsal üretim, bireysel anlam arayışı, kimlik ve toplumla olan ilişkiler üzerine derinlemesine düşünmeyi teşvik eden filmler, edebiyat ve sanatın güçlerini sorgulayan birer aynadır. Bu filmler, insanın içsel yolculuklarını gösterir; anlam arayışının farklı biçimlerini araştırır ve yazarlıkla ilgili düşünce dünyasını genişletir.

Her biri, bir satır gibi iz bırakır. Her sahne, bir cümle gibi yankılanır. Ve her film, bir kitap gibi ruhumuza dokunur.

Sevgiyle okuyunuz ve izleyiniz…

“The Hours” (Saatler), 2002 yapımı bir film, Michael Cunningham‘ın aynı adlı romanından uyarlanmış. Film, Virginia Woolf’un Mrs. Dalloway adlı romanını yazarken yaşadığı içsel çatışmalarla, Woolf’un hayatına paralel olarak üç kadının yaşamına odaklanıyor. Filmde Nicole Kidman, Julianne Moore ve Meryl Streep başrollerde yer alıyor.

“Stranger Than Fiction” (2006), oldukça ilginç ve derin temalar işleyen bir film. Will Ferrell’in başrolünde olduğu bu film, yazarlık, hayatın anlamı ve kader gibi temaları keşfederken aynı zamanda eğlenceli bir şekilde varoluşsal soruları gündeme getiriyor. Filmin temelinde, sıradan bir adam olan Harold Crick’in hayatının, yazarın yazdığı romanla paralel bir şekilde değişmesi vardır.

“The Ghost Writer” (Hayalet Yazar), 2010 yapımı, Roman Polanski tarafından yönetilen ve Ewan McGregor ile Pierce Brosnan’ın başrollerini paylaştığı bir psiko-politik gerilim filmidir. Bu film, gerçeklik, kimlik ve gizli güçler üzerine derinlemesine düşündüren bir yapım. Aynı zamanda yazarlık teması ve hayalet yazarlık kavramı üzerinden, yazının gücü ve politik manipülasyon arasındaki ilişkileri tartışıyor.

“Before Sunset” (Günbatımı), 2004 yapımı, Richard Linklater tarafından yönetilen ve Ethan Hawke ile Julie Delpy‘nin başrollerini paylaştığı bir dramadır. Bu film, Before Sunrise (1995) filminin devamı olup, zamanın, ilişkinin ve insanın içsel yolculuğunun derinlemesine incelendiği, anlık buluşmalar ve hayatın geçiciliği üzerine unutulmaz bir yapımdır.

“Freedom Writers” (Özgürlük Yazarları), 2007 yapımı, gerçek bir hikayeye dayanan bir drama filmidir. Richard LaGravenese tarafından yönetilen film, Hilary Swank‘ın başrolünde yer aldığı bir yapımdır. Film, Erin Gruwell adlı genç bir öğretmenin, zor bir okulda eğitim gören çok kültürlü ve marjinalleşmiş öğrencilerine nasıl ilham verdiğini ve onların hayatlarını nasıl değiştirdiğini anlatır.

“Mary Shelley” (2018), ünlü İngiliz yazar Mary Shelley‘nin hayatını konu alan bir biyografik dramadır. Film, özellikle Frankenstein adlı efsanevi romanı yazan genç Mary Shelley’nin hayatına, ilişkilerine ve edebi yolculuğuna odaklanır. Filmde Elle Fanning başrolü üstlenirken, Haifaa al-Mansour yönetmenlik koltuğunda oturuyor.

John Polidori’nin 1819 tarihli The Vampyre adlı eserinin sinema uyarlamaları yapılmıştır. Bu eser, İngilizce dilinde yazılmış ilk vampir hikayelerinden biri olarak kabul edilir ve Dracula gibi sonraki vampir anlatılarına ilham kaynağı olmuştur.

Midnight in Paris (2011) / Paris’te Gece Yarısı, Woody Allen’ın yazıp yönettiği, nostalji ve zaman yolculuğunun iç içe geçtiği harika bir film. Film, modern dünyanın karmaşasından bunalan bir yazarın Paris’te, gece yarısı geçmişin büyük sanatçılarla tanıştığı bir yolculuğa çıkmasını anlatıyor. Owen Wilson‘ın canlandırdığı Gil Pender karakteri, bu büyülü Paris gecelerinde bir tür zaman yolculuğu yaşar ve geçmişteki sanatçılarla tanışarak kendi hayatı ve yazarlık kariyeriyle ilgili derin bir içsel keşif yapar.

The Bookshop (2017), yalnızca kitaplara ve edebiyata olan tutkusuyla değil, aynı zamanda o tutkunun bir toplumla nasıl çatışabileceğini de anlatan çok zarif bir film. Florence Green’in küçük bir kasabada açtığı kitapçı, aslında bir kültürel direniş alanı haline geliyor. Oradaki her kitap, bir tür fikir tohumu gibi; ama herkes o tohumların filizlenmesine hazır değil…

“Doubles Vies” (Çifte Hayatlar), 2019 yapımı, Fransız sinemasının zarif ve zeki örneklerinden biri. Film, yazarlık, dijitalleşme ve modern toplumda kişisel kimlik ile sosyal medya arasındaki ilişkiler üzerine düşündürücü bir bakış açısı sunuyor. Yönetmen Olivier Assayas’ın elinden çıkmış olan bu film, günümüzün teknoloji ve edebiyat arasındaki çatışmalarını, aynı zamanda insan ilişkilerindeki derin ikilemleri masaya yatırıyor.

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin