İyileşmek ve duyguları yaşamak için buradayız…

— Elisabeth Kübler -Ross

Merhaba

Oyun, aslında hayatın içinde keyif aldığımız, eğlendiğimiz her şeydir. Ve herkesin oyunu, kendine özgüdür.

Benim için oyunun anlamı, bir dönüm noktasında yeniden şekillendi. Çünkü fark ettim: Kazanmak için oynayanlarla aynı sahnede olmak, iyileşmeyi geciktiriyor. Hırs, aklın önüne geçtiğinde zarar veriyor. Zehirli oyun arkadaşları, sadece moralini değil, bedenini de hasta edebiliyor.

Çoğumuz her gün işe gidiyoruz, çoğu zaman kendi seçimimiz olmayan, tekrarlayan görevleri yerine getiriyoruz. Bu istemsiz rutinin içinde biriken direnç, zamanla bizi yıpratmasa da ciddi biçimde yoruyor. Kendini sıkışmış hissettiğinde insanın içindeki gerginlik sessizce büyüyor. Ben de oradaydım. Hizmet etmek, kazanmak için… Ama bir noktada fark ettim ki, kendime zarar veriyormuşum.

Ve bir gün, kanser olduğumu öğrendim.

O an hayatı ne kadar fazla “ciddiye” aldığımı fark ettim.

Ve oyunu değiştirmeye karar verdim.

Oyunun Yeni Kuralları

Hayatı keyifli hale getirebilmek için, önce ona renkler kattım. Yürümek, doğada vakit geçirmek, egzersizi oyuna dönüştürmek… Evimde ve sevdiklerimle geçirdiğim zamanın kıymetini artırdım. Sıcak içeceklerin dost sohbetindeki tadı başka. Bu süreçte, yeni dostluklar da kurdum.

Eğitim aldığım alanlarda okumalar yapmaya başladım. Bilgiyi parçalara ayırdım, eksiklerimi tespit ettim. Ve öğrendiklerimi pekiştirmek için, yazmaya başladım. Kendi kendine öğrenen biri olarak, bu sürecin her anından keyif aldım.

Benim Başarım: Gelişmek

Benim için başarı, bir şeyleri “başarmak” değil; gelişmekti. İşler kötü gittiğinde bile, kendimi dik tutmaya çalıştım. Çünkü insan, asıl zor zamanlarında kim olduğunu görür.

Yazdıklarımı, yaşamın kıyısından dönenler daha iyi anlayacaktır. İyileşmek için önce hayata oyun alanı açmak gerekiyor. Ve bu oyunda en önemli oyuncu, sensin.

Peki ya sen?

Sizler zor zamanlarınızdan nasıl çıktınız?
Hayatın oyun alanında keyif aldığınız şeyler neler?

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin