YENIDEN DOĞUM DEĞIŞIM KITABI, METIN ÇINAROĞLU

Başarının en etkili stratejileri.

temel koçluk eğitimi

“Değişim için farkındalık, odaklanarak üzerinde çalışmak gerekir. İnsan kendi üzerinde çalışırsa ancak bir yerlere gelebilir…”

“İnsan iki kere doğar, birinci doğum fizyolojik doğumdur. Bunu herkes gerçekleştirir. Esas ikinci doğum var ki; bu doğumu herkes gerçekleştiremez. Kendi özünü var eden, hedefleri olan ve bu hedeflere ulaşabilecek kaynakları organize edebilen kişi yeniden doğmuş demektir. Etrafımda o kadar çok yaşayan ölü var ki; bedenleri yaşıyor ancak ruhları ölmüş, hayalleri yok. Gözlerindeki ışık sönmüş. Yeniden doğmak kendini yaşamaktır; yeniden doğmak özünü var edebilmektir!

— Metin Çınaroğlu, Yeniden Doğum Değişim Kitabı

Merhaba

Metin Çınaroğlu’na ait Yeniden Doğum, Değişim Kitabı’yla, Oda Kitap’ın internet sayfasında inceleme yaparken karşılaştım. Yine bir kitap firması aylar önce internet üzerinden sipariş ettiğim bu değerli kitabın teslim edilmesinde sorun yaşamıştı.

Nihayet sipariş verebilmenin mutluluğuyla bu karşılaşmaya teşekkür ettim.

Günler sonra kargo ulaştığında paketi açıp kitabın o çok tanıdık hisle sayfalarını hızla çevirirken aşina olduğum birkaç cümle bulabilir miyim, diye bakındım. Zihin yolculuğuna çıktım…

2015 yılında satın aldığım hayatımın en önemli kitaplarından biri Certified Coach Programı. Eğitim videoları ve notlarını okurken, Metin Çınaroğlu‘nu tanışmış; öğrenmem gereken çok şey olduğunu işte o an kavramıştım. Teknik olarak koçluk sürecinin yöntem ve ilkelerini öğrenen olarak söylemem gerekirse; gediklerin tek tek farkına varmam zaman alırken, üzerinde çalışılması gereken birçok konu olduğunu öğrendim. Yavaş yavaş sabırla gerçeğe varmak gibi…

Eğitim için gittiğim plazanın yan tarafı ” Kanser Tanı Merkezi”ydi… Kendimi içeri çekilirken bulmuştum. Hissettiğim bu yoğun duygu için çok şaşırdığımı hatırlıyorum. Gözümden bir damla yaş toprağa düştüğünde “Burada gerçekte ne arıyorum!” diye sormuştum kendime. Arkama döndüğümde bir yazı daha okudum. “Fizik Tedavi Merkezi” yazıyordu.

Sonraki günlerde uyan çağrısının geldiği bu noktada aradığım şeyin bilinçli farkındalıkla ne olduğunu kavrayacaktım.

Şimdi tüm yaşanılanları düşündüğümde, kitabın duygusunu da ekleyerek, hayatımızın bir tesadüf olmadığı. Gelecekle ilgili şu anın içinde oldukça fazla mesaj vardı.

Koçluk felsefesini öğrenme yolculuğumdan kısa bir süre sonra “kanser” hastası olduğumu öğrendim. Gerçek öğrenme, insan olmanın anlamını ta yüreğinden kavrar. Öğrenmeyle kendimizi yeniden yaratırız. Öğrenmeyle, şimdiye kadar hiçbir zaman yapamadığımız bir şeyi yapmaya muktedir hale geliriz. Öğrenmeyle dünyayı ve onunla ilişkimizi yeniden kavrarız. Öğrenmeyle, yaratma ve hayatın üretme sürecinin bir parçası olma kapasitemizi genişletiriz.

Peki, Metin Çınaroğlu, psikolog ve eğitmenliğinin dışında kimdi?

Bu noktaya nasıl gelmişti?

Tüm bu soruların cevabını kitapta okurken değişim hikayesinde şunlar yazılıydı.

Metin Çınaroğlu, otobüsten birkaç durak önce inip, Waterstones kitap mağazasının önünden geçerken “Change your mind and keep the change” kitabını görür. Alıp okuduktan sonra hedefler belirler. Yazdığı olumlu hedefleri hızla hayata geçirir. Çalıştığı fastfood firmasından ayrılır, sigarayı bırakır. Tam 20 kilo verir. Hayatı bir kitap okuyarak değişir. Kişisel gelişimin gücüne inanmaya başlar.

Yeniden Doğum, Başarının en etkili stratejileri adlı eserinde Metin Çınaroğlu şöyle der:

Önümüzdeki 15 gün içinde CV yazmam gerekiyordu ve ilk defa bir mülakata gidecektim. Resulü abi hemen Stephen R.Covey‘in kitaplarını alıp okumamı tavsiye etti. Ben de adamın kitaplarını okumamın nasıl bir faydası olacağını sordum. Görüşme yapacağım yer bir eğitim kurumuydu, o kurumun liderinin neler yazdığını bilmem faydalı olacaktı. Zira Londra’da doğmuş büyümüş kişilere nazaran ana dilimin İngilizce olmaması vs. gibi birçok dezavantajlı olduğum noktalar vardı. Sonra avantajlı olduğum noktaları sıraladı: “Sen istekli, sorumluluk sahibisin. Bu İngiliz çocukları kılık kıyafetine, CV hazırlığına vs. dikkat etmeyebilir ve özellikle konuya olan ilgin ve alakanla da fark yaratabilirsin. Bu yüzden iyi hazırlanmalısın.

Stephen R. Covey‘in Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı gibi kitapları vardı. Bunlara şöyle bir göz gezdirdim. Sonra ki hafta Resulü abi bana kitapları okuyup okumadığımı sordu.

“Evet” dedim.

“Peki o zaman söyle bakalım Stephen R. Covey‘in Liderlik modeli nasıl bir model?” dedi.

Bilmiyordum. Resulü abi geçmiş yaşam hikayemi bildiği için benim görüşmemi benden çok önemsiyordu; “Dersini iyi çalışmamışsın, haftaya kadar liderlik modelini iyi öğren” dedi.

Stephen R. Covey’nin liderlik modelini buldum. “Yöneticilikten liderliğe geçiş için çalışanların sadece fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak yetmez” diyordu.

İnsanın dört boyutundan bahseden Covey, kurallarına göre insanı makine gibi yönetmek; dört boyutuna da hitap ederek yani düşüncelerine önem vererek, duygusal olarak aidiyet duygusunu tatması ve sorumluluk almasına liderlik etmek, işine vicdanını katmak ve değer yarattığının tatminini yaşatmak çok farklı dinamiklerdir.

İngilizlerin davranışlarından neye karar vereceklerini kestirmek güçtür. Türklere göre daha politikler. Neyse, tam görüşme bitti ve kendi kendime, “Beni almayacak, ne yapsın beni!” diyordum ki aklıma Antony Robbins‘in kitabından hatırladığım bir söz geldi: “Çok istiyorsan farklı bir şeyler yapmalısın!” O anda Bob, eklemek istediğim bir şey olup olmadığını sordu.

Aklıma birçok şey geldi. Türkiye’den çıkışım, bugüne kadar yaşadıklarım, değişime olan iştahım vs. Ve Bob’ a dedim ki:

“Görüyorum ki diğer adaylar buranın vatandaşı, eğer onları işe alırsan fizyolojik (para kazanma) ihtiyaçlarını ve belki de bir kısım zihinsel (düşüncelerinin değerli olduğu, işe yaradıkları) ihtiyaçlarını karşılama fırsatı vereceksin. Ama eğer beni işe alırsan, fizyolojik, zihinsel, duygusal ve vicdani ihtiyaçlarımı karşılama fırsatı vereceksin.”

Bu Covey’nin dört boyutlu liderliğiydi. Ve alınan iki asistandan biri olmayı başardım…

18 yaşında, Türkiye den ayrılarak, Londra’ya yerleşmesi, hayatıyla ilgili aldığı kararlar , adım adım başarıya götürür.

Bir insanın yaşamını öğrendiğinizde asıl kim olduğu ortaya çıkar. Kitabı okurken, kendisini yeniden tanıdım.

Metin Çınaroğlu, Klinik Psikoloji yüksek lisansını bitirme tezi olarak kanser hastalığıyla uğraşan bireyler üzerinde hipnoterapi uygulamaları yapmış. Hipnoterapinin direkt kanserli hücreler üzerinde bilimsel olarak kanıtlanmış bir etkisi bulunmamakla birlikte ağrıların daha az hissedilmesi ve ölüme hazırlıkta çok etkili olduğu kanıtlanmış.

Evet, ölüme hazırlık… İnsanlar bazen öleceğini bilir ve ölüme hazırlanırlar. Bir tek ölecek kişinin değil yakınlarını da ölüme hazırlarız. Ölüme hazırladığımız kişilerin bazılarının kaygı düzeyinin diğerlerinin kaygı seviyesine göre çok daha fazla olduğunu fark ettim. Fark ettim ki, yaşamını istediği gibi yaşayamayan, anne baba baskısından dolayı kendisini yaşayamamış, içinde büyük karanlık duygusal boşluklar oluşmuş kişiler ölümle ilgili büyük kaygı duyuyor ve acı çekiyorlar. Bazıları fizyolojik ağrıdan daha fazla duygusal acı çektiklerini bile söylediler. Neden böyle? Kişi ölüme yaklaşırken kendi içine döner ve kendi içine döndüğünde kendine ister istemez şu soruyu sorar; İstediğin hayatı yaşadın mı? Kendi kendine konuşmak ister, kendiyle yüzleşmek ister, ancak kişinin kendisi orada yoktur, boşluğu fark eder ve bu kişiye büyük bir huzursuzluk verir.

Bu kitabın ismi neden Yeniden Doğum?

Çünkü amacı sizi zihinsel ve duygusal olarak yeniden doğurmaktır. Bunun bir uygulaması var. İnsan doğarken bomboş bir algı ile doğar. Çevresiyle olan etkileşimleri, yaşadıklarıyla ve yaşamla ilgili anlam oluşturur. Yaşam ile ilgili beklentileri, hedefleri kriterleri ve doyum seviyeleri otomatik olarak belirlenir. Şöyle düşünün: Birinin sizi gerçekten sevdiğini nasıl anlarsınız? Ya da başarılı olmak için kriteriniz nedir? Çok para kazanmak mı? Genel müdür olmak mı?

Kimisine göre çok yukarıda olan bir yaşam kriteri, sizi mutlu etmeyebilir. Demek ki, her şeyle ilgili kriterler var. Herkesin kriterleri farklı. Herkesin bir tatmin olduğu eşik var. Bu eşik ve kriteri bize kim verdi? Bu kriterleri isteyerek özgürce mi seçtik? Eğer biz seçmediysek kim verdi bu kriterleri bize?

Değerlerini ve yaşam kriterlerini belirleyen inançları yapılandırmamış bir birey yeniden doğmuş sayılmaz. Çünkü dış dünyadaki uyaranlara karşı tepkisini özgürce kendi belirlediği psikolojik gözlüğüne göre veremez. Ne zaman ki algısı üzerinde bir farkındalık gelişir, o zaman değiştirebileceği bir fırsat bulabilir. Yaşamını beğenmeyen, mutsuz olan ama değiştiremeyenlerin en büyük sorunu budur. Rahatsızdır ancak çözüm bulamaz, çünkü çözüm için o durumları algılama şekli psikolojik gözlüğünün değişmesi gerekir. Bu daha derin bir farkındalık çalışmasıdır.

Yeniden Doğum, Değişim Kitabın da çocuk gelişimiyle ilgili bilgiler de yer alıyor.

Yeniden Doğum, Değişim Kitabı, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatmak amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: