Hemen hemen hiçbir şey insana yabancı değildir…

— Marcus Aurelius

Merhaba

Bu söz, Marcus Aurelius’un Stoacı felsefesine oldukça yakın durmasına rağmen aslında Terence (M.Ö. 2. yüzyıl), yani Publius Terentius Afer adlı Roma’lı bir oyun yazarına aittir. Latincesi:

“Homo sum, humani nihil a me alienum puto.”
(“Ben bir insanım; insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir.”)

Bu söz, insan doğasına dair evrensel bir anlayışı ifade eder. İnsanın hem yüceliğini hem de zaaflarını tanıma çağrısıdır. Marcus Aurelius’un Kendime Düşünceler, eserindeki ana temalarla da örtüşür, çünkü o da insanın doğası, hataları, görevleri ve ölüm karşısındaki tutumu üzerine çokça düşünür.

Ünler, namlar, sahip olunan her şey de gelip geçicidir; bu sebeple insanın erdemli yaşaması, hayatını anlamlı kılan en önemli ölçüttür. Bu yanıyla Aurelius’un genel geçer, zamanlar üstü bir özü olan düşünceleri yüzyıllar boyunca büyük ilgi görmüştür. Ne de olsa vurguladığı, insanın kendisini tanıma sanatıdır. İnsanın olduğu ve olmak istediği üzerine, felsefe ve doğal güdüler, teori ve pratik üzerine bir bilgelik denemesidir. Madalyonun iki yüzüne birden bakma arzusudur.

Bakmayın Aurelius’un öyle senli benli konuşmasına. Şöyle yap, böyle düşün diyerek eğitir gibi hitap etmesine. Aurelius’un “sen” diye hitap ettiği okur değil, ta kendisidir.

Beş İyi İmparator‘dan sonuncusudur ve aynı zamanda en önemli Stoacı filozoflardan biri olarak kabul edilir.

Filozof İmparator olarak anılan Roma İmparatoru, devleti her şeyin üzerinde tutan Yunan anlayışının yerine aklı, ahlakı ve hukuku koyarak yönetim anlayışında kökten bir tavır farklılığı yaratmıştır.

Aurelius’a göre Tanrı, öz, yasa hakikat tektir, ortak us tektir, bu nedenle de bütün insanlar eşittir. Evrende her şey birbirine bağlıdır.

Herakleitos’un “her şey akar, değişir” sözünün etkisiyle, “Tek sözcükle, bedenimize ait olan her şey akan bir ırmaktır, ruhumuza ait olan her şey salt düş ve yanılsamadır; yaşamımız yabancı bir ülkede savaşı zamanı ve yolculuktur, ölümden sonraki ünümüz ise unutuluştur. Bize koruyacak ne kalıyor geriye? Tek biricik şey felsefe”

Ünler, namlar, sahip olunan her şey gelip geçicidir; bu sebeple insanın erdemli yaşaması, hayatını anlamlı kılan en önemli ölçüttür.

Kendime Düşünceler, kitabından kişisel dersler çıkarılabilecek, etkileyici klasikler arasında.

“Başkalarının ruhunda olup bitenlerin ayrımına varamadığı için mutsuz olan bir insana rastlamak zordur; ama kendi ruhunun devinimlerinin ayrımına varmayan bir insanın mutsuz olması kaçınılmazdır.” Marcus Aurelius

Kaderinden kaçmayan bir imparatorun, onu cesaret ve güçlükle takip etmesi, insan olma yolculuğu İçin önemli bir örnektir.

Her yaşam bize farklı bir bakış açısı kazandırır.

Yıldızların Örtüsü Yoktur, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. “Yıldızların Örtüsü Yoktur”, Marcus Aurelius’un Kendime Düşünceler, adlı eserinin çağdaş bir uyarlaması veya ona yapılan bir gönderme olabilir. Ancak doğrudan Marcus Aurelius’un yazdığı bir eser bu başlıkla bilinmemektedir. Büyük ihtimalle bu başlık ya bir edebi eser ya da modern bir yorumun adıdır.

Marcus Aurelius, Roma İmparatoru olmasının yanı sıra, Stoacı bir filozoftur. Kendime Düşünceler, onun kişisel notlarından oluşur ve yaşam, ölüm, doğa, erdem, sorumluluk gibi temaları işler. Eser, yüzyıllardır hem felsefi hem de ahlaki açıdan önemli bir kaynak olmuştur.

Günümüz için önemi şu açılardan öne çıkar:

  1. Zihinsel dayanıklılık ve iç huzur arayışı:
    • Stoacılık, duygularla başa çıkma, kontrol edilemeyen olaylara karşı sükûnet geliştirme ve içsel denge kurma üzerine odaklanır. Günümüzün stresli, belirsizlik dolu ortamında bu düşünceler bireylerin zihinsel sağlıklarına katkı sunabilir.
  2. Minimalizm ve sadelik:
    • Aurelius’un erdemli yaşam vurgusu, günümüzde tüketim kültürünün karşısında duran sade yaşam ve mindfulness akımlarıyla örtüşür.
  3. Sorumluluk ve ahlaki öz farkındalık:
    • Bir imparator olmasına rağmen, bireysel ahlaki sorumluluğunu sorgulaması, güç sahibi kişilerin nasıl bir etik taşıması gerektiği konusunda ilham vericidir.
  4. Evrensel kardeşlik ve doğaya uyum:
    • İnsanların bir bütünün parçası olduğu düşüncesi, günümüzde ekolojik krizler ve toplumsal bölünmeler karşısında birleştirici bir etik sağlayabilir.

“Yıldızların Örtüsü Yoktur” başlığının olası anlamı.

  • Gerçeklikten kaçış yoktur: Yıldızlar örtüsüzdür; her şey çıplak ve ortadadır, tıpkı Marcus Aurelius’un gerçeklikle yüzleşen felsefesi gibi.
  • Doğayla bütünlük: Yıldızlar, evrenselliği ve doğayı simgeler. Aurelius’un doğa yasalarına uyum öğretisiyle örtüşür.
  • İlahi ya da evrensel bir düzenin açıklığı: Hiçbir şey gizli değildir; evren ve yaşam apaçık ve düzenlidir.

Marcus Aurelius’un düşünceleri, çağımızda bireysel yön bulma, ahlaki sağlamlık ve içsel huzur arayışı bağlamında derin bir ilham kaynağıdır. Eğer “Yıldızların Örtüsü Yoktur” bu düşüncelerin çağdaş bir yorumuysa, felsefenin güncel ihtiyaçlara nasıl hizmet edebileceğini de göstermesi açısından değerlidir.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin