Mutsuzluğun tek nedeni, insanın odasında sessizce nasıl oturacağını bilememesidir…
— Pascal
Merhaba
18 Mart 2020 itibariyle hayatlarımız bambaşka bir ritme girdi. Kimimiz bu süreci kaygı ve yargı ile karşılarken, kimimiz de yaşadığımız olaylardan anlam çıkarma yoluna gittik. Aslında gelişimin kaynağı tam da budur: İçinde bulunduğun durumu anlamlandırmak.
Ama ne yazık ki, bazen olacak her şeyi yazsanız da —ki yazıldı da— kalbi sağır olanın duyması mümkün olmuyor.
Okuduğum pek çok kitap (birçoğu blogumda da yer alıyor), insanlığın bugününe ışık tutuyordu. Gelecekle ilgili önemli mesajlar taşıyan, öngörüsü yüksek yazarlar, o mesajları verdiler. Fakat biz onları yaşamak yerine, belki de zamanında anlayıp önlem alsaydık, başka türlü olur muydu?
Yaklaşık beş yıldır içimde, medeni olup olmadığını bile çözemediğim bir enerji ile yaşıyorum. Hayatımı, durumumu, hatta hastalığımı bir öğretmen gibi gördüm. Kanseri bir gelişim kapısı olarak kullandım.
Hiç düşündünüz mü:
Kanser hastaları neler hissediyor?
Hangi salgın türleri dünyayı bu kadar etkiliyor?
Yeni virüs kimleri hedef alıyor?
Ama mesele hep aynı: Kendi içimize dönmek yerine, dış dünyaya odaklanıyoruz. Kimi ne yapmış, kim ne demiş…
Sadıklar Planı’nda şöyle yazar:
“Kendini bilmek, yani hakiki şifa, bilgi ile olur… Gökyüzündeki ve yeryüzündeki en büyük şifacı bilgi enerjisidir.”
(23.10.1970)
“Oda” ritüeli de bu yüzden kıymetlidir. Orası bir mabet gibidir. Ve odadan kim ve ne olarak çıktığınız, hayati önemdedir.
Pascal ne güzel demiş:
“Mutsuzluğun tek nedeni, insanın odasında sessizce nasıl oturacağını bilememesidir.”
Elektronik seslere bağımlı bireyin beslendiği frekans, gerçek huzuru getirebilir mi?
Sessizlikten korkmuyorsanız, bilin ki her şeyin cevabı içinizdedir.
İçinizdeki büyük hazineye ulaşabilmeniz dileğiyle.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın