Kendini Bilmek İçin Kitap!

Merhaba

Niçin konuşuruz? Özel bir amacımız var mı? Neyi vurgulamak istiyoruz? Konuşmanın yaşamımızdaki yeri nedir? Konuşma güçlüğü çekiyor musunuz?

Yalnız değilsiniz. Hepimiz bazı zamanlar bu sorularla karşılaşıyoruz. “Konuşma Sanatı” hakkında bilmemiz gerekenler için, ustalarına sorup, doğru cevapları alıp, yeni bir yazı hazırladım.

Sanılır ki güzel ve etkili konuşma, Tanrı vergisi bir yetenektir; herkesten beklenemez. Oysa yanlış bir kanıdır bu, çalışılarak kazanılan, herkesin edinebileceği bir beceriler toplamı, öğrenilen bir sanattır. Kuşkusuz her sanat gibi onun da kendine özgü kuralları, yolu yordamı, incelikleri vardır.

Bir Karekter Yaratmak, Konstantin Stanislavski Tonlama, Duraklama bölümünden, tüyümle birlikte alıntı yaparak devam edelim istedim.

“Düşüncelerimizi ileten en basit kelimeler, dünyaya bütün bakışımızı da etkiler. Dolayısıyla, kelimelerin insanın düşüncesinin en somut ifadesi haline gelmesi boşuna değildir.”

“Bir kelime insanın beş duyusunu uyandırabilir.”

“Doğa maddeleri öyle bir düzenlemiştir ki, başkalarıyla sözlü bir iletişime geçtiğimizde ilk önce zihin gözünün retinasındaki kelimeyi görür, daha sonra bu şekilde görmüş olduğumuz şeyden bahsederiz. Eğer başkalarını dinliyorsak, ilk önce onların söylediklerini kulaklarımızla algılar, daha sonra duyduğumuz şeyin zihinsel bir resmini çıkartırız.”

“Duymak, söylenmiş olan şeyi görmektir; konuşmak görsel imgeler çizmektir.”

Bir kelime salt bir ses değildir, imgelerin çağrışımıdır.

Emin Özdemir Türkiye’nin önemli isimlerinden biri. Birçok kitabını paylaştım. Yine değerli kitaplarından biri olan “Konuşma Sanatı”yla devam edelim istedim.

Kişiliğimizi de, düşünsel gelişimimizi de belirleyen ana ölçüt, konuşmamızdaki yetkinliğimizde…

Konuşma gücünü, nice yıllar sonra kazanan Helen Keller, konuşamadığı yılları “suskunun köleliği” diye adlandırmıştır. Bu adlandırmada gerçeğin payı büyüktür. Nesneler, varlıklar, olaylar, kısaca bizi kuşatan doğal ve toplumsal çevre karşısında düşündüklerimizi, duyduklarımızı sese söze dönüştüremedik mi köleyizdir. Varlığımızı kanıtlamada, dış dünya ile bağlantımızı kurmada konuşmanın bize sunduğu olanaklardan yararlanırız.

Acaba bu olanakları gerektiği gibi kullanabiliyor muyuz?

Nasıl konuşuyoruz?

Konuşma güçlüğü çekiyor muyuz?

Söylemek istediklerimizi karşımızdakilere etkili, güzel bir biçimde anlatabiliyor muyuz?

Anlatımımızı engelleyen birtakım yanlış alışkanlıklarımız var mı?

Öyleyse konuşmayı oluşturan öğeler neler?

Dinleyicilerimizin bilgi ve kültür durumu ne?

Eğer konuşmamız dinleyicilerimizin düzeyini aşarsa bir şey anlamazlar. Söylediklerimize ilgi duymazlar. Öyleyse söylediklerimizin, dinleyicimize tam iletilmesi onların bilgi ve kültür durumunu tanımamızı gerektirir.

Yeni bilgileri özümseyecek durumdalar mı?

İş ve uğraş durumlarıyla konu arasında bir bağlantı var mı?

Bu ve benzeri sorular, dinleyicilerin yeni bilgileri öğrenmeye açık olup olmadıklarını bilmenizi sağlarken, dinleyiciler açısından konuşmanızı yapılandırmanızı sağlar.

İnsanları tanımak güç iştir. Her insanın ayrı bir evreni, ayrı bir iç dünyası vardır. Nitekim ruhbilimciler bugüne değin türlü yöntemlerle insanoğlunu tanımaya çalışmışlardır.

Dinleyicilerinizin yaş durumuna görede ilgi ve gereksinimleri değişir. Yaş bu ilgilerin değişiminde önemli bir etkendir.

Bence, konuşmada en önemli şey dürüstlük. Dolaylı yollardan değil, direk anlatmalı. Dürüst bir konuşmacı, konuşma sanatını söz oyunları olarak görmez. Söyleyeceklerini en yalın şekliyle söyler. Yalınlık sağlam bir kişiliği oluşturan nitelikler arasında yer alır.

Doğadan yazmak için ilham alan yazar için, konuşmak bazen çok sıkıcı olabiliyor.

Konuşma Sanatı, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Oda Kitap aracılığıyla gelen kitap İçin teşekkür ederim.