“Boşunadır, sağır kulaklara söylenen akıllıca sözler…”
—Johann Wolfhang Von Goethe
Merhaba
Goethe’nin Faust’u, büyülü güçler elde etmek ve bilinmeyenleri öğrenmek için ruhunu Mephistopheles adındaki şeytana satan gezgin hokkabazın öyküsünü anlatır.
Faust, Johann Wolfgang von Goethe’nin iki bölümden oluşan trajik bir oyunudur ve genellikle İngilizce’de Faust, Birinci Bölüm ve Faust, İkinci Bölüm olarak bilinir. Birinci Bölümün neredeyse tamamı ve İkinci Bölümün çoğunluğu kafiyeli ayetlerle yazılmıştır. Nadiren bütünüyle sahnelense de, Almanca sahnelerde en fazla seyirci sayısına sahip olan oyundur. Faust, birçok kişi tarafından Goethe’nin magnum opus’u ve Alman edebiyatının en büyük eseri olarak kabul edilir.
Urfaust olarak bilinen eserin en eski biçimleri 1772-1775 yılları arasında geliştirildi; ancak, bu gelişmenin ayrıntıları tam olarak açık değildir. Urfaust’un biri düzyazı, ikisi büyük ölçüde düzyazı ve kalan 1.441 satırı kafiyeli ayetlerde olmak üzere yirmi iki sahnesi vardır. El yazması kayboldu, ancak 1886’da bir kopyası keşfedildi. [
Eserin baskıdaki ilk görünümü, 1790’da yayınlanan Faust, Bir Fragman idi. Goethe, 1806’da şimdi Birinci Bölüm olarak bilinen şeyin ön versiyonunu tamamladı. 1808’deki yayınını, Goethe’nin kendisi tarafından düzenlenen son baskı olan gözden geçirilmiş 1828-29 baskısı izledi.
Goethe, 1831’de Faust, İkinci Bölüm’ü yazmayı bitirdi; ertesi yıl ölümünden sonra yayınlandı. Faust’un aksine, Birinci Bölüm, burada odak noktası artık şeytana satılan Faust’un ruhu değil, mistik ve felsefi konulara ek olarak psikoloji, tarih ve politika gibi sosyal fenomenlerdir. İkinci bölüm, Goethe’nin son yıllarının başlıca mesleğini oluşturdu.
Eski bir Alman masalının oldukça uç bir uyarlanışı olan Faust’u yazmak altmış yıl sürdü. Bunun sonucunda Goethe yaşamı boyunca kafasını kurcalayan tüm sorulara -ahlak yasalarından mitolojiye kadar- bu büyük dramatik ve şiirsel yapıtta yer vermeyi başardı. Faust yazarın tüm ahlaksal ve sanatsal gelişiminin capcanlı bir belgeselidir.
Rudolf Steiner, Ruhun Değişimleri adlı eserin de şöyle yazar: Goethe’nin tüm hayatının başyapıtı olan Faust’u sonlandırdığı şu sözleri hepiniz bilirsiniz:
Gelip geçici olan her şey
Sembol olarak gönderilmiştir;
Dünya'nın yetersizliği burada gerçekleşir;
Tanımlanamaz olan burada yapılır;
Dişi ruh bizi daha da ileri taşır!
Bu bağlamda “ebedi feminin” olanın erkek ya da kadınlarla hiçbir ilgisi yoktur. Goethe, eski bir kelime oyunu yapmaktadır. Mistisizmin her şeklinde ki Goethe bu satırları koroya verir, ruhta ilk önce oldukça belirsiz olan ve ruhun henüz bilmediği ve kendisini bütünleştirmediği ancak bu uğurda mücadele etmesi gerektiği bir şeye doğru bir itki hissederiz. Goethe ilk önce belli belirsiz olan bu hedefi farklı zamanların mistikleriyle uyumlu olarak ebedi feminenlik olarak adlandırmıştır ve Faust’un ikinci perdesinin tüm anlamı son dizelerle söylenenlerle uyumludur.
Az ve öz sözleriyle bu Mistik Koro, çok daha ruhani olan ama insanların da erişebileceği ebedi dişilikle bir hale gelmeye gerçek mistik düşünürler tarafından verilmiş isim olan Birlik Mistik karşısına konabilir.
Ruh bu yüksekliğe ulaştığında ve kendisini ebedi dişilikle bir olarak hissettiğinde mistik birleşmeden söz edebiliriz ve bu da bugün ele alacağımız en yüksek zirvedir…
Faust, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. “Faust”, Alman edebiyatının en önemli yapıtlarından biridir ve Johann Wolfgang von Goethe’nin başyapıtı olarak kabul edilir. Hem felsefi derinliği hem de edebi zenginliğiyle dünya edebiyatında eşsiz bir yere sahiptir.
Faust, bilgiye doymayan ve yaşamın anlamını arayan bir bilim adamıdır. Tanrı ile şeytan (Mefistofeles) arasında yapılan bir iddia sonucu Mefistofeles, Faust’un ruhunu kazanmak için onu baştan çıkarmaya çalışır. Faust, bilgi ve haz arayışında Mefistofeles ile bir anlaşma yapar.
Birinci bölümde, genç Gretchen ile yaşadığı trajik aşk, Faust’un ahlaki çöküşünü simgeler. İkinci bölümde ise Faust’un yaşamı daha simgesel ve soyut bir hale gelir; siyasi, sanatsal ve felsefi temalar ön plana çıkar.
Goethe, Faust karakteri aracılığıyla insanın sınırsız arayışını ve Tanrı’ya ulaşma çabasını dramatize eder. Eserin sonunda Faust’un kurtarılması, Hristiyan bağışlanma ve eylem etiği anlayışını da yansıtır. Bu yönüyle Faust, sadece bireysel bir hikâye değil, aynı zamanda insanlığın gelişimini anlatan bir alegoridir.

Genç Werther Acıları
“İki ömrüm olsun isterdim; biri yaşamak, diğeri okumak için. “
Genç Werther’in Acıları 1774 yılında ve iki haftada yazılmış mektup romandır. Goethe, bu romanı yazdığında 25 yaşındaydı. Romanın piyasaya çıkmasının ardından hem pek çok intihar vakası ile karşılaşılmış, hem de Almanya sokakları bir “Werther salgınına” uğrayarak, ortalığı mavi ceket, sarı pantolon giyen duygulu gençler istila etmiştir.
Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832): Alman edebiyatının dünyaca ünlü, en önemli yazarlarındandır. Hukuk eğitimi alan ve resim sanatına da ilgi duyan Goethe, doğa bilimleriyle de uğraşmış, araştırmalar yapmış, yazılar yazmıştır. Dünya görüşünü ve sanat anlayışını aktardığı Şiir ve Hakikat en dikkati çekici eserlerinden biridir. Ayrıca Roma Ağıtları, Faust ve pek çok eseri yayımlandığı dönemde büyük ilgi görmüş, yazarın yüzyıllar süren edebi ününü pekiştirmiştir. 1774 yılında yazdığı Genç Werther’in Acıları daha önce şiirleri ve oyunları yayımlanan Goethe’nin ilk romanıdır. Eser büyük bir ilgiyle karşılanmış ve 25 yaşındaki yazara kısa sürede bütün Avrupa’da ün kazandırmıştır.
Genç Werther’in Acıları (Almanca: Die Leiden des jungen Werthers), Werther adındaki genç bir hukuk stajyerinin, diğer taraftan nişanlı bir kadın olan Lotte ile intiharına kadar kurmuş olduğu ızdırap dolu münasebetini konu alan, Goethe’nin mektup tarzındaki romanının ismidir. Roman Goethe’nin ikinci büyük başarısı olan Götz von Berlichingen (1774) isimli dramasının ardından, Fırtına ve Coşku dönemi sonrasında ortaya çıkmış, aynı zamanda da Fırtına ve Coşku dönemine tekabül etmektedir. Goethe, 1772 yılında Mayıs ayından Eylül’e kadar Wetzlar Alman Yüksek Mahkemesinde asistan olarak görev yaptığı sırada âşık olduğu Charlotte Buff adındaki nişanlı kadına duymuş olduğu karşılıksız ilgisini, edebi-bağımsız bir forma dönüştürerek, bu romanla tasvir etmektedir. Wetzlar’de bir elçilik sekreteri olan arkadaşı Karl Wilhelm Jerusalem’in intiharı, bu trajik aşkın doğuşu ve Werther’in elleriyle hayatına son vermesi için Goethe’ye esin kaynağı olmuştur. Jerusalem, kendisi için erişilmez olan evli bir kadına gönlünü kaptırmıştır. Romanın kahramanı Lotte, kitabın oluşum safhasında, genç Goethe’nin tanışmış olduğu Maximiliane La Roche’den de izler taşımaktadır.
Genç Werther Acıları, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Romanın ilk basımları, 1774 ilkbaharında Leipzig kitap fuarlarında yerini almış ve aynı zamanda en iyi satan kitap haline gelmiştir. 1787 yılında bunu, yeni bir sürümü de takip etmiştir. Roman Goethe’yi, 1774 yılında Almanya’da birdenbire şöhretinin doruğuna ulaştırmıştır.
Johann Wolfgang Von Goethe, Alman hezarfen; edebiyatçı, siyasetçi, ressam ve doğabilimcidir. 1776 yılından itibaren, Weimar dukalığının bakanı olarak çeşitli idari ve siyasi görevlerde bulunmuştur. Goethe, şiir, drama, hikâye (düzyazı ve dörtlük şeklinde), otobiyografik, estetik, sanat ve edebiyat teorisi, ayrıca doğa bilimleri olmak üzere birçok esere imza atmıştır. Bununla birlikte, zengin bir içeriğe sahip olan mektup çeşidi, önemli edebi eserlerindendir. ‘Fırtına ve Coşku’ (Sturm und Drang) döneminin en önemli öncüsü ve temsilcisi olmuştur. 1774 yılında ‘Genç Werther’in Acıları’ adlı eseri ile bütün Avrupa’da ün yapmıştır. Daha sonra, 1790 yılından itibaren, Friedrich Schiller ile birlikte ortak ve dönüşümlü bir şekilde, içeriksel ve biçimsel olarak, Antik kültür anlayışı üzerinde yoğunlaşarak, Weimar Klasik’in en önemli temsilcisi olmuştur. Goethe, aynı zamanda, yurt dışında da Alman edebiyatının temsilcisi olarak kabul edilmiştir.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın