Kimi her şeyini vermek ister, karşılığında hiçbir şey alamaz, kimi hiçbir şey vaat etmez, itaatkâr bir kalp peşinden gider…
— Fyodor Dostoyevski
Merhaba
Rus roman yazarıdır. Çocukluğunu sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçiren Dostoyevski, annesinin ölümünden sonra Petersburg’daki Mühendis Okulu’na girdi. Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski, ilk kitabı ‘İnsancıklar‘ı 1846 yılında yayımladı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski’nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı.1849 yılında devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklandı. 4 ay hapishanede kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken diğer sekiz tutuklu arkadaşı ile affedildi. Cezası dört yıl kürek, dört yıl da adî hapse dönüştürüldü.
Ev Sahibesi Rus yazar Fyodor Dostoyevski’nin 1847’de yazdığı bir novella. Sankt-Peterburg’da geçen eserde soyutlanmış genç bir adam olan Vasiliy Mihayloviç Ordinov’u ve Ordinov’un habis bir falcı veya mistik olarak algıladığı kederli bir eşin karısı olan Katerina’ya olan takıntılı sevgisi anlatılmaktadır. Hikâye, Rus folkloründen izler taşımakta ve otobiyografik göndermeler içermektedir. Yayımlandığı dönemde Ev Sahibesi hem olumlu hem olumsuz tepkiler alırken günümüzde Dostoyevski’nin külliyatında eşsiz olarak görülmektedir. Novella’nın ilk kısmı Ekim 1847’de, ikinci kısmıysa aynı yılın kasımında Rus edebiyat dergisi Otechestvennye Zapiski‘de yayımlandı.
Ev Sahibesi, uzun bir hikâye ile kısa roman arasındadır. Neuhäuser’a göre hikâye, tipik halk masallarından farklı olarak belirli bir kişi tarafından yazılan ve kulaktan dolma olmayan sanatsal masallarda bulunan temaları içeriyor.
Soyut başrol kahramanı Ordinov, “Beyaz Geceler” ve Netoçka Nezvanova’da ortaya çıkacak olan gelecekteki karakterlerin prototipidir.
Ev Sahibesi, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Ezilenler
“Bir sihir ya da mucizeli bir güç, son yıllarda geçirdiklerimi unutturabilse de, dinç bir kafayla, yeni bir güçle her şeye yeniden başlasam…”
Petersburg’a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserlerini yazdı. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862’de, arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi.
Ezilenler, 1861 yılında ilk baskısı yapılan roman. Dostoyevski’nin en başarılı eserlerinden biri olan Ezilenler’de, yazar diğer romanlarında da yaptığı gibi ruh çözümlemelerine sıkça yer vermiş, okurun karakterlerin psikolojisine bürünmesini sağlamıştır. Roman, toplumda hep aşağılanan ve hor görülen insanların, nüfuzlu kimselerin bencilce hesapları arasında ezilişini ve sarsılışını işler. Dostoyevski, seçtiği sıradan ama olağanüstü yaşantıları ile bizi şaşırtan karakterleri ile okuru ürpertiyle karışık bir merakın içinde bırakmıştır. Yazar ustaca kurgusu, okuyucuyu sıkmayan anlatımı ile “Ezilenler“i en başarılı romanlarından biri olarak edebiyat dünyasına kazandırmıştır.
Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düştü. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç veCeza (1866), Kumarbaz (1866), Budala (1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlendi. Yeniden borçlandı ve kumarhanelerde gezmeye başladı. Kızının ölümünün ardından büyük bir sarsıntı geçirdi. Delikanlı (1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele aldı. Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 28 Ocak 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için 31 Ocak 1881 tarihinde yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasından yürüdü. Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlardan biri olan Dostoyevski’nin eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürünün fikirlerini derinden etkiledi.
Ezilenler, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yeraltından Notlar
“Bizim manevi varlığımızın biricik kaynağı da acı değil mi?”
Dostoyevski sadece Rus değil dünya edebiyatının da temel isimlerinden biri. Yazdığı romanların neredeyse hepsi klasikler arasına girmiş olan bu ünlü yazar, insan iç dünyasını çok iyi yorumladığı psikolojik yönü ağır eserleriyle dikkat çeker. Rus toplumunu en ince ayrıntısına kadar incelerken evrensel bir bakış açısı getiren Dostoyevski “Yeraltından Notlar” da insanın iç dünyasından dışarıyı gözlemlemeyi yazar. Bireysel ve ruhsal dünyadaki gelişmeleri ve değişmeleri dış şartlar göz önüne alınmadan sadece birey gerçeğinden yola çıkarak çözmeye çalışır.
“Yeraltı” adlı bölümde karakter kendine ait en gizli düşüncelerini, toplumumuzda varoluşunun nedenlerini açıklamak isteğindedir. II. Bölümde ise yer altı adamının yaşadığı birkaç olay, yani gerçek anıları anlatılmaktadır.
Yeraltından Notlar, Dostoyevski’nin, Camus dahil olmak üzere birçok Batılı düşünürü varoluşçu anlamda etkilemiş bir klasik olarak kabul edilen kısa romanıdır. 1864 yılında Saint-Peterburg’da basılmıştır.
Yeraltından Notlar, gerçek dünyadan kendini soyutlamış veya buna zorunlu kalmış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını ana eksen olarak belirler. Yeraltı Adamı’nın monoloğu ve ünlü “Ben hasta bir adamım.” ifadesi ile romana giren Dostoyevski bu romanıyla sonraki döneminin büyük eserlerine bir giriş yapar.
Yeraltından Notlar, modernite eleştirileri için erken sayılabilecek bir yılda, 1864’te, Rusya’da köleliğin feshedildiği 1861’den üç yıl sonra basılır. Köleliğin kaldırılması ile Rusya’da yeni bir havanın estiği bilinmektedir. Ancak Dostoyevski’nin karakteri ayrı bir alemdedir. İçerdiği temalar Rus edebiyatına dışsal olarak görülse de Rus düşünsel yaşamına dışsal değildir, ancak çoğuna ters bir yanıttır. Dostoyevski’nin bu eserini Çernişevski’nin “Nasıl Yapmalı” adlı ütopik sosyalist eserine bir nevi cevap olarak yazdığı kabul edilir. Çernişevski’nin yine Petersburg’da geçen romanındaki iyimserliğin karşısında Yeraltı’nın karanlık gurultusunu seslendirir Dostoyevski.
Dostoyevski’nin Rus aydınına karşı seslendirdiği haklı sitem ve bunun getirisi olarak romana sinen kötümserce eleştirisi aslen yine Dostoyevski’nin “Rusluk” olarak tanımladığı Batı Hayranlığına karşıdır. Batılılaşma, modernizasyonun Rusya’da şehir olarak temsili olan Petersburg’un seçilmesi batılılaşma sorununu bir şekilde ele alan veya ona dokunan tüm romanların, hikâyelerin zorunluluğudur. Çernişevski’nin “Nasıl Yapmalı”sı gibi Gogol’ün ünlü “Palto”‘su da St. Petersburg’u mekan olarak alır, keza Dostoyevski’nin bir sonraki romanı olan ve belki de en ünlü romanı olan “Suç ve Ceza”nın da mekanı St. Petersburg’dur.
Romanın ilk bölümü bu romanın ardından zamanla “Yeraltı Adamı” olarak tanınan karakterin itirafları, serzenişleri, hakaretleri, hayıflanmaları kısaca iç dünyası üzerine bir monologdur. Çevresindeki insanlardan tiksinen, nefretle insanları anan, insanları belki de hiç sevmemiş gibi görünen kapalı bir karakterin fazlasıyla açık ifadeleridir. İkinci bölümde ise Yeraltı Adamı’nın yeraltından bir anlık çıkışı ve daha önceden arkadaşı olduğu anaşılan kişilerle bir hesap görmeye çabalamasını izleriz.
Dostoyevski Yeraltından Notlar ile yeni çağına girer. Bu romanını takip eden “Suç ve Ceza” ile büyük ün kazanır. Suç ve Ceza ile Yeraltından Notlar arasında sürekli bir bağlantı kurma çabası vardır, ancak Suç ve Ceza büyük bir ahlak öğretisidir aynı zamanda, Yeraltı ise bu minvalde sert bir eleştiri olabilir ancak. Yazarın tarihi kendisini bu ahlâk kavgasında bularak başlamıştır.
Yeraltından Notlar, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Suç ve Ceza
“Bence, gerçekten büyük insanlar dünyada büyük acılar çekmek zorundadır. “
Suç ve Ceza Rus yazar Fyodor Dostoyevski tarafından yazılan psikolojik ve dram türündeki romandır. İlk olarak 1866 yılı boyunca Rus Habercisi adlı edebiyat dergisinde on iki ayda yayımlandı. Daha sonra ise tek cilt olarak yayımlandı. Dostoyevski’nin beş yıl süren Sibirya sürgününün dönüşünde yazdığı tam uzunluktaki ikinci romanıdır. Suç ve Ceza, yazarın “olgunluk” döneminin ilk büyük romanı olarak kabul edilir.
Roman, parası için bir tefeci kadını öldürmeyi tasarlayan, Saint Petersburg’da yaşayan fakir bir öğrenci olan Rodion Romanoviç Raskolnikov’un manevi ıstırabı, pişmanlığı ve ahlaki ikilemlerine odaklanır. Öldürmeden önce Raskolnikov, parayla kendini yoksulluktan kurtarabileceğine ve büyük işler yapmaya devam edeceğine inanır. Fakat karışıklık, tereddüt ve şans, ahlaki olarak haklı görülen bir öldürme planını bulanıklaştırır.
Dostoyevski, hem Kumarbaz’ı hem de Suç ve Ceza’yı zamanında bitirmek için zaman ile yarışmak zorunda kaldı. Kısa süre sonra ikinci eşi olacak olan stenograf Anna Snitkina, bu görevi sırasında Dostoyevski’ye çok yardımcı oldu. Suç ve Ceza‘nın birinci parçası, Rus Habercisi’nin Ocak 1866 sayısında ve son parçası ise Aralık 1866 sayısında yayımlandı.
Romandaki mekânların tümü, Dostoyevski’nin bu romanı ve Kumarbaz romanını yazarken Saint Petersburg’da yaşadığı Hazine Caddesi’ndeki evinin yakınlarında bulunmaktadır
Dünyanın en ünlü yazarlarından biri olan Dostoyevski’nin ününü borçlu olduğu yapıtlarından biridir Suç ve Ceza. Başarısını insan ruhunun gizlerini çözümlemedeki ustalığı, iyi ve kötüyü sorgulaması, döneminin mevcut toplumsal bakışı ve ustaca kullandığı polisiye tekniğiyle hak eden bu roman, dünya edebiyatında tartışılmaz bir yere sahiptir.
Bu romanda yaşadığımız çağa ve insan ilişkilerimize dair de bulacaklarınızın çokluğu ve tutarlılığı karşısında sarsılacaksınız!..
Suç ve Ceza, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Öyküler
“Kafamın içindeki binlerce kaynak açılıverdi. Sözlerim bir nehir gibi akmalı, yoksa boğulacağım.”
Öyküler, uyumsuz ve deliliğin sınırlarında dolaşan karakterleriyle, Dostoyevski’nin daha sonraki yıllarda yazacağı unutulmaz romanlarına ışık tutan öykülerinin yer aldığı seçki.
Beyaz Geceler
Beyaz Geceler, 1848 yılında yayımlanmış, 19. yüzyıl Rus yazarlarından Fyodor Dostoyevski’nin kısa öyküsüdür. Yazarın “hayalperest” tanımlaması ilginçtir. “Hayalperest” sıfatı kitapta aşkını, duygularını, hayatını hayallerinde yaşayan; toplumun dışına itilmiş insanlara yakıştırılmıştır.
Dostoyevski’nin diğer realist ve karamsar eserlerine göre oldukça farklı olan hikâye, romantik unsurlar barındırır ve coşkulu bir ruh halini yansıtır.
Romanın kahramanı olan genç adam Saint-Peterburg’un kasvetli ve beyaz gecelerinden birinde, tesadüfen kendisi gibi yalnız olan bir genç kız Nastenka ile tanışır. Nastenka’yla beraber tüm hayallerini ve anılarını paylaştıkları ve birbirleriyle bağ kurdukları dört beyaz geceyi Saint-Peterburg’un sokaklarında geçirir. Nastenka birkaç yıl önce tanıştığı ve bir yıl sonra evleneceklerine dair söz verdiği sevgilisini beklemektedir. Genç adam ve Nastenka geçirdikleri gecelerde birbirlerine yakınlaşırlar ve ikisi de karamsar duygularını unuttukları anlar geçirir. Dördüncü gece artık ümitleri kalmamıştır ve genç kahramanımız Nastenka’ya olan hislerini açıklar. Nastenkayla yürümeye başlarlar. Gece yarısına doğru eve dönmeye karar verdikleri sırada bekledikleri kişi onlara doğru gelirken Nastenka bir anda kahramanımızın kollarından ayrılıp o kişiye gider. Bu durum sonrasında kahramanımız eski yaşantısını ne kadar sıkıcı ve sıradan görse de o hayatına geri dönmek zorunda kalır.
Bir Yufka Yürek
Yufka Yürekli 1848 yılında yayımlanmış, 19. yüzyıl Rus yazarlarından Fyodor Dostoyevski’nin bir kısa hikâyesidir.
Dostoyevski’nin ilk eserlerinden olan “Yufka Yürekli”de patronuna minnettar bir adamın nişanlandıktan sonra yaşadıklarını anlatmaktadır. Bazı yayınevlerinde Beyaz Geceler romanının arkasında basılmaktadır.
Kahramanımız işini aksatmış olmaktan dolayı patronunun vereceği tepkiyi düşüne düşüne içinde büyütür. Ödevini yetiştirmeye çalışırken yaşadığı stres ve diğer engeller yüzünden kahramanımız iyice sıkıntıya düşer. Patronunun kendine güvenini, belki işini ve maaşını, hatta nişanlısını ve özgürlüğünü kaybetme korkusu ve dehşetine kapılarak sıyırır. Halbuki asıl korku yokolma korkusudur.
Dürüst Bir Hırsız
Dürüst Bir Hırsız Fyodor Dostoyevski’nin 1848 yılında yayımlanan kısa öyküsüdür. Hikâye trajik sarhoş Emelyan İlyiç’in hikâyesini anlatıyor.
Hikâyede, anlatıcı Astafiy İvanoviç adında eski bir asker, bir gün bir dairede oda kiralar. Burada tesadüfen kiracısının redingot’u çalınır, Astafiy İvanoviç bu duruma çok kızar ve aklına eskiden başından geçen bir olay gelir. Bu olayı kiracısına anlatmaya başlar.
Bir barda bir gece, Astafiy Ivanoviç Emelyan İlyiç diye bir sarhoşla tanışır, Emelyan daha önce bir yerde çalışmış ama sarhoşluğu yüzünden işinden çıkarılmış. Kısacası sarhoş, sefil, asalak herifin teki. Ama bunun yanı sıra Emelyan sessiz sedasız sakin sevimli bir adamdır. Fakat eline geçen her şeyi içkiye yatırmakta. Astafiy Emelyana içki ısmarlar böylelikle Emelyan Astafiy Ivanoviç’e bağlanır. Astafiy nereye giderse gitsin Emelyan peşinden gelir. Emelyan Astafiy’ye gece onunla kalması için yalvarır. Astafiy kimliğine baktıktan sonra izin verir. Ve Emelyan’a acıdığından evden kovamaz. Ardından Astafiy beceriksiz ayyaş bir adamla bir arada yaşamaya başlar.
Dürüst Bir Hırsız
“BobokDürüst Bir Hırsız ” Fyodor Dostoevsky’nin 1873’te ilk kez Bir Yazarın Günlüğü‘nde yayımlanan kısa öyküsüdür. Başlık Rusça’dan “küçük fasulye” olarak çevrilebilir ve hikâye bağlamında anlamsız ya da saçmalıkla eş anlamlı olarak kabul edilir.
Filozof ve edebiyat eleştirmeni Mikhail Bakhtin, Bobok’u Menippus hicivinin edebi geleneğindeki en iyi eserlerden biri olarak kabul etti ve Dostoyevski’nin ana romanlarının tematik kaygılarının çoğunu kapsıyor.
Hikâye, İvan İvanoviç adlı sinirli bir yazarın günlüğünden bir alıntı olarak çerçevelenmiştir. Bir gün sıradan bir tanıdık cenazesine katılır ve mezarlıkta tefekkür edilir. Yakın zamanda ölen ve gömülenlerin seslerini duyuyor ve konuşmalarını dinliyor. Kart oyunlarını ve politik skandalları tartışıyorlar ve Platon Nikolaevitch karakterine göre “bilincin” ataletinin “mezarda bile olsa” iki ya da üç ay … bazen de yarım yıl boyunca “konuşmalarına izin verdiğine karar verdiler . Vefat eden, dünyevi yaşamlarının utanç verici ayrıntılarını açığa vurarak kendilerini eğlendirmeye hazırlanırken, Ivan İvanoviç hapşırıyor. Ölüler daha sonra susuyor. İvan İvanoviç, mezarlığı, ahlâksızlığın, “bilincin son anları” bile olsa, diğer mezarlıkları ziyaret edip yazacak bir şeyleri olabileceğinden dolayı, ahlaksızlığın var olduğunu vurguladı.
“Her şeye şaşmak elbette budalalıktır; oysa hiçbir şeye şaşmamak çok daha güzeldir, hem nedense incelik olarak kabul edilir. Ama sanmam ki gerçekte de öyle olsun. Bence, hiçbir şeye şaşmamak, her şeye şaşmaktan çok daha büyük bir budalalıktır. Hem sonra, hiçbir şeye şaşmamak, hiçbir şeye saygı duymamakla aşağı yukarı aynı şeydir. Evet, budala bir insan saygı da duyamaz. … Ben…ben…hastalığım başka bir hastalığa çevirdi, birden öldüm! Doktor Schulz bir gün önce, hastalığımın başka bir hastalığa çevirdiğini söyledi, sabaha doğru da öldüm ansızın“
Başkasının Karısı
Başkasının Karısı Rus yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin kaleme aldığı kitaptır. Kitapta yazar kıskançlık üzerine ruhsal çözümlemeler yapmaktadır.
Karısının onu aldattığı düşüncesine kapılan İvan Andreyeviç’in saplantılarını okurken dönemin Rusya’sında gezintiye çıkacaksınız. Karısını suçüstü yakalayacağını sanan İvan’ın başına gelenler hayal edebileceklerinin çok ötesindedir
Öyküler, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın