Her Şeyin Başı Blog

Gözlemlediklerim

Herkes gider Blog kalır…

“Günün sonunda size ait olan ve emek harcadığınız bir blog, denizin ortasında bir fener gibi insanların imdadına yetişen yegane platform olacaktır. Bu fener internet var olduğu sürece ihtiyacı olan herkese her daim yön göstermeye ve etrafını aydınlatmaya devam edecek, gerçek bilginin peşinde olanlar sizin fenerinizden soluk alacaktır.”

— Salih Seçkin Sevinç

Merhaba

Çocuk yaşlarda, günlük tutma deneyimi kazanan her yazan olarak, doğada yürümenin, kalem ve kağıda dokunmanın verdiği hislerin, yaratım sürecine etkisiyle; digital dünyada ekrandan geçerek kalplere ulaşacak kelime ve görsel seçimler “yazar”lık anlayışını, nasıl bir noktaya taşıyacaktı.

Geçmişten, güne gelinceye kadar yayın anlayışının hızla değiştiği mavi kürede, yeni isimler verilerek meslek grupları digital dünyada yerini çoktan almıştı.

Digital dünyadaki yazarlık anlayışı için, öncelikle bir tane Kişisel Blog sitenizin olması gerekiyordu.

Yıl 2013’ü gösterirken Google da mevcut email adresinden Blog sayfası açarak aktif göreve başlamış oldum. Yazıyor olmanın verdiği duygunun içinde halen bir şeyler eksikti.

Sahi, yazınca yazar olunuyor mu?

Öğrendikçe anlayacaktım… Kelimelerin büyüleyici dansı için iki büyük sanatı öğrenmek gerektiğini.

Digital dünyayı tanıdıkça tema ve iletişim açısından farklı siteler olduğunu öğrendim. Bu keşif sırasında WordPress’le tanıştım. Ücretsiz bir sayfa açarak kalabalığa karıştım. Birkaç arkadaşta edinmiş oldum. Ne var ki halen bir şeyler eksikti.

Aldığım eğitimler, okuduğum kitaplar ve uzun vadede gerçekleşecek yazarlık için egzersizler, bilgiyle değişirken, tüm dünyaya ulaşması için sayfalara çevirmen ekledim.

Son 5,5 yıla önemli bir hastalık damgasını vururken, yaşam çarkının en önemli paydası da öğrenime açılmış oldu. Sağlık...

Yaşam çarkının tüm paydaları aktif halde çalışırken, tekerlek hedefe kitlenmiş yolunda giderken, karşılaştığım manzarada durup dinlenmek ve anın keyfini sıcak bir içecekle çıkarmak huzur veriyordu.

Peki, Blogger olarak hizmet ettiğim sayfada neler yapmalıydım?

Merak, Sabır, Azim, Araştırmak, Argüman toplamak. Düzenli aralıklarla yazı yazmak için zaman yaratmalıydım. Bu düzen içerisinde takipçi sayısı (birçoğunun gerçek olmadığını söylemeliyim, maske takan sahte hesap açan çok insan var) artarak minik adımlarla ilerliyordum.

Sosyal Medya hesaplarında satın alınan robot takipçi ve yorumcular düşünüldüğünde elimizde organik pek de bir şeyin kalmadığı, sanal büyümelerin, başarıların boy gösterdiği, parayla satın alınabilen kavramlar oluştu.

İnsanların popüler kültür beklentisi yok mu? Aldığınız her eğitimle adınızın önüne ünvan ekleyerek meslek edinmek ve eğitimler vermek. Eğitim veren çok özel insanlar tanıyorum. Bu değerleri cümle dışında tutarak; günümüz anlayışı her şeyin içini boşaltmaya çalışıyor. Bilgi kirliliği hızla ilerliyor. Doğru ile yanlış, yaratıcı olan ile olmayanı ayırt etmek her geçen gün zorlaşıyor.

Maruz kaldığım şu sorularda var tabi: “Kitap mı yazıyorsun?” “Ne zaman kitap çıkıyor?” “Kitapsız yazar mı olur?

Yazdığım ya da yazacağım kitabı merak edenler, bu soru sizlere. Blog’da yazdığım yazıları yakından uzağa kaç kişi okudu?

Okumak, ülkemizde ve mavi kürede ihtiyaç listesinde 258. sırada yer alıyor. Okumayı hayatın temel etkinliği olarak görmek gerekli. Kitap “okumaya ayrılan süre” Türkiye’de günde 7 dakika.

Sosyal medya reklamlarıyla hızla tüketen bir canavar kitlesinin olduğunu gözlemlemek, işin açıkçası tüylerimi ürpertiyor. Her yeni gün yeni küresel tüketim markaları sektörde hızla çoğalırken, açlık, şiddet, savaş artarak devam ediyor.

Denklemde bir hata olmalıydı…

Öğrenmek isteyenler için “İnsan Olmak” Blog sayfasında detayları yazdım.

Kitaplar, moda, kozmetik ürünler, güzellik araç gereçleri, tekstil ürünlerinin, önüne geçerek listede ilk sırada yerini alamıyor. Neden dersiniz? Kimin ne yaptığı ve kimin ne giydiği, ne sürdüğü ya da ne aldığı daha önemli gibi.

Bu anlamda Kitap Blogger sayfalarına ihtiyaç her geçen gün artıyor. Kitap satışı, yayıncılık, sahaf ve kitapevlerinin durumu ortada. İnternet sayfalarından ulaşılan bilgilerinde. Okuduğum kitapların farkındalık satırlarını sizlere ulaştırdıkça gelecek nesiller aydınlanacak diye düşünüyorum. Çünkü okuma kültürü kayboluyor. Bizim gibi bu kültürün son mirasçıları odalarını kitaplarla doldurarak sağlıklı beslenerek beynin gıdasını sağlıyor.

Evet, kitapları seçtim… Kitapların toprağında büyüyerek; bilginin kitaplar aracılığıyla okuyucusuyla buluşmasını seçtim. Bilginin kazı çalışmasını yaparken amaç üzerinde büyüyorum.

İyi bir yazar, okuma sanatını öğrendikten sonra, ancak yazma sanatına geçebilir.

Sevgiyle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: